302 - 309 - 311 - 312 - 313 - 314

Ceza kanunun örgüt suçlaması ile ilgili en önemli maddeleri bunlar.

DEVLETİN BİRLİĞİNİ VE BÜTÜNLÜĞÜNÜ BOZMA SUÇLARI

302. maddenin birinci fıkrasında “Devletin topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymak, Devletin birliğini bozmak, Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan biri kısmını Devlet idaresinden ayırmak, Devletin bağımsızlığını zayıflatmak amacına yönelik elverişli bir fiil işleyen kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir”.

ANAYASA İHLALİ

309. maddenin 1.Fırkası “Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar”

YASAMA ORGANINA KARŞI SUÇ

311. Madde Yasama organına karşı işlenmesi muhtemel suça verilecek cezayı öngörüyor. Maddenin birinci fıkrasında “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya TBMM sinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezası ile cezalandırılırlar”.

HÜKÜMETE KARŞI SUÇ

312. Madde. “Cebir ve Şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir”

TÜRKİYE CUMHURİYETİNE KARŞI SİLAHLI İSYAN

313.Madde. “Halkı Türkiye Cumhuriyetine karşı silahlı bir isyana tahrik eden kimseye 15 yıldan 20 yılı kadar hapis cezası verilir. İsyan gerçekleştiğinde,tahrik eden kişi hakkında yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. İsyanı idare eden kişi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır

VE SİLAHLI ÖRGÜT

Madde 314.Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yönetin kişi, on yıldan on beş yıla kadar hapis

cezası ile cezalandırılır. Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir”

Görüldüğü üzere yasa koyucu öyle böyle değil, etrafın mani, ağyarını cami bir tarzda Türkiye Cumhuriyeti Devletini korumaya almış.

Bir insan yaşadığı toprakları neden bölmek ister, neden isyan çıkartır, demokrasinin ve Cumhuriyetin mabedi konumunda bulunan TBMM sini neden görev yapamaz hale getirmeye çalışır, neden silahlanarak onun bunun canına düşer pek anlamak mümkün değil.

Birileri bu ülkede hem ülkeyi bölmeye çalıştı, hem isyan çıkardı, hem darbe yaptı, hem hükümeti devirmeye çalıştı, hem yasa dışı kurulan bu örgütlere üye oldu, kültürel mücadele adı altında aslında silaha dayalı olarak örgütleşti nifak ve şikakın beyni olarak hareket etti.

İsimleri farklı olabilir, ancak bu ülkede silahlı isyan çıkaranlar veya ellerindeki silahlı gücü, çıkarmayı hedefledikleri isyanın ana dayanağı olarak görenler, farklı isimler taşısalar da, hepsi son tahlilde T.C. damgalıdır.

Evet artık herkes gayet iyi biliyor ki, Türkiye’de devletin silahlı gücüne dayanmayanlar veya ondan maddi, manevi destek almayanlar hiçbir zaman toplumun can damarlarına nüfus edememişler, başarılı!!! Olamamışlardır.

Şahsen çok isterdim, MİT arşivleri açılsın, DDKO nasıl kurulmuş, daha sonra nasıl DDKD ye evrilmiş, PKK nasıl kurulmuş, MİT ajanları bu kuruluş esnasında nasıl görev almışlar, kimleri nasıl yönlendirmişler, Rızgari, Ala Rızgari ile kavgalar nasıl planlanmış, Hizbullah nasıl teşekkül etmiş, beslenip büyütülen örgütler zivaneden çıkınca, kimlere verilen hangi talimatlarla, bırakın biri birlerini yesinler denilmiş ve resmi silahlı görevlerinin ifası sırasında kimler, bu p….kler yeter yedi, şimdi sıra bizde denilerek hangi eylemler planlanmış, hangileri hayata geçirilmiş… ve bu ülkenin başına ne tür belalar açılmış görmek, öğrenmek isterdim.

İsimleri DDKO olur, DDKD olur, Rızgari olur, DHKP-C olur, TİKKO olur, PKK olur, 12 Mart Muhtırası, 12.Eylül.1980 darbesi, 28 Şubat süreci veya 27 Nisan 2007 E muhtırası olur, balyoz olur, Ergenekon olur fark etmez.

Bunların tamamı halka bir şeyleri zorla dikte ettirmek, zorla kabul ettirmek için yola çıkmış çetelerdir. Ve hepsinin temelinde devletin silahlı gücünü doğrudan veya dolaylı kullanmak vardır.

Ordu kurumlarının devletin silahlı gücünü kendi istekleri doğrultusunda kullanmayı anlarım da, PKK ve Hizbullah nasıl olmuş ta, devletin bizzat mücadele ettiği örgütler olarak, Devletin silahlı gücünü kullanacak hale gelmiş diye soranlara, cevabım şu: Erkek olan MİT arşivlerinin tamamını açar, erkek olan

Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç beye yapılmak istenen Ankara Çukurambar semti suikastından sonra Hakim Kadir Kayan beyin Seferberlik Tetkik Kurulunun Kozmik odalarında yaptığı araştırmayı ve burada ele geçirilen delilleri toplumun bilgisine sunar, işte o zaman Hanya Konya anlaşılır.

Çocukluğumda Diyarbakır Çermik’te sokakta oynarken, yaptığımız uygunsuz bir hareket sonrasında bizden büyüklerin dönüp de “hiç aile terbiyesi görmedin mi” demeleri çok zoruma giderdi. Anlardım ki, o büyükler, bak senin yaptığın bu hareket sonucu itibariyle aileni ilgilendiriyor, sen bunları yapmaya devam edersen, annenin babanın terbiyesizliği ortaya çıkar, dediklerini anlardım ve donup kalırdım, bir daha o hareketi yapmamayı kendime görev bilirdim. 5-6 yaşımdan sonra devam eden çocukluk yıllarımda söylenen o kelimeler hala hafızamda dip diri duruyor.

Evet top yekun bu ülkede hoş karşılamadığımız hareketlerin, eylemlerin, bir diğer deyimi ile suçların temelinde Devletin kuruluşundaki hatalar, eksiklikler, insanları suça meyyal hale getiren gedikler yatıyor.

Halkını bu hale getiren devletin şu andaki sistemidir.

Bu sisteme göre teşkilatlanan kuruluşlarının zerre kadar merhamete, sevgiye, saygıya ve hepsinden önemlisi Allah rızasına dayalı bir hali yoktur.

Yeni Demokrasi paketi yapılır iken bu hususa bakılması ve insanlarımızı bu hale getiren “Ahlaksız Devlet Çarkının” yenilenmesine ihtiyaç bulunduğu gözden kaçırılmamalıdır.

Demem o ki, hem çarkın yenilenmesine ihtiyaç var, hem de bu çarkın rahat işlemesini sağlayacak gücü teşkil eden insanlarının “tümünün” önüne birlik ve beraberliğe katkı sağlayacak bir kapı aralamak, hatta açmak gereği var.

Bu bağlamda KCK lılara da, İlker Başbuğa da, Salih Mirzabeyoğlu’na da, hatta ev hapsi mev hapsi neyse, Abdullah Öcalan’a da yeni bir kapı açmak, biriken sorunlarımızın üstesinden gelmek bakımından çok önemlidir. O açıdan bu paket, fırsatları kaçıran değil, yeni ufuklar açan ve yeni fırsatlar doğuran bir nitelikte olmalıdır, halk buna hazır.