AB LİĞİ REFERANDUMDA GÖZLEMCİ GÖNDERMELİ
Türkiye’nin hiçbir yerinde olmadığı kadar referandum süreci Diyarbakır’da konuşuluyor.
Kendileri ile konuştuğumuz bu insanlardan çok istisnalar haricinde kimse, referandumda hayır oyu vereceğini söylemedi.
Hayatları boyu ülkede cereyan eden olağanüstü olaylardan oldukça etkilenen,zindanlara atılan,hapisler yatan, evlatlarını kaybeden, maddi ve manevi büyük kayıplara maruz kalan Diyarbakır’lıların, birazcık olsun demokratik nefes almalarını sağlayacak olumlu gelişmelere hayır demelerini kimse beklemiyor.
Ancak BDP ye yakın siyaset güden insanların söyledikleri şey şu, madem bir Anayasa değişikliği yapıldı/yapılabildi/,neden bizim taleplerimiz doğrutlusunda düzenlemelere gidilmedi, o halde bu konu bizi fazla alakadar etmiyor,biz de sandığa gidip hayır demeyiz, oyumuzu da vermeyiz.
Fakat BDP liler de gayet iyi biliyorlar ki, onların istediği Anayasa değişikliğini bu iktidar yapamazdı. Çatışmanın sürdüğü, silah seslerinin ülkenin her tarafından acı acı yankılandığı hengamda, bundan sonraki hükümetler de onların istediği değişikliği gerçekleştirmez.
BDP lilerin istediği değişikliklerin gerçekleştirilebilmesi için, silahların "susması" yetmez, PKK nın, BM lerin gözetimi altında "uluslar arası bir kuruluşa" silahlarını teslim etmesi, Kandili boşaltması gerekmektedir. Biz ateş kes ilan ederiz, taleplerimizin gerçekleşmesini bekleriz,isteklerimiz yerine gelmez ise, savaşa devam ederiz düşüncesi, birilerine pek tatlı gelebilir. Ama herkes gayet iyi bilmeli ki, bu bir çıkmaz sokaktır ve Türkiye’nin daha radikal tedbirler alması, Kürt sorununda ve diğer insan haklarında iyileştirilmiş adımlar atması , ancak PKK nın silah bırakması ile mümkün olacaktır.
Referandum geçmeden, yeni seçimler yapılmadan,BDP lilerin sözünü ettikleri ileri demokratik adımlar atılamaz ve bu konular görüşme gündemine gelemez.
Yeni seçimlerin sağlıklı bir ortamda yapılabilmesi, referandumun olumlu bir biçimde neticelendirilmesine bağlıdır.
Referandumun sonucunun olumsuz neticelenmesi halinde, sertlik yanlıları ekmeklerini yağlama imkanı bulacaktır.
Referandumu Ak Partiye hayıra çevirmek isteyenlerin amacı da budur. Onların bu tavrının altında yatan, memleketin iyiliğinden ziyade ,siyasi rant elde etmek ve iktidarı ele geçirmektir.
Kargaşadan rant sağlamaya çalışanların , bu milletin evlatlarını, gencecik çocuklarını, kınalı kuzularını düşündüklerini kim söyleyebilir.
Referandumda evet oylarının fazla olması ülke çapında büyük rahatlama sağlayacak, herkeste yeniden ümitvar olmamız için demek çok sebep varmış duygusu oluşacak iken, hayır oylarının fazlalığı, kaosu,karmaşayı oluşturacak, başta Ergenekon gibi yapılanmalar olmak üzere, bir çok kesimin Ak Partinin üzerine çullanmasına sebep olacaktır.
YAR-SAV cılar, HSYK cılar,Ergenekoncular,Kandilciler hep bir ağızdan mutluluk naraları atacaklardır.
Referandumda hayır oylarının fazlalığı, elbette hükümetin icraatlarına devam etmesini engellemez.Ancak onlar bundan sonra atacakları her adımın, insanlar tarafından hüsnü kabul görmeyeceği endişesini taşımaya başlarlar, elleri ayakları soğur.
Böyle bir durum hepimizin büyük kayıplara uğramasına yol açar.
Bu açıdan herkesin çok çalışması , insanların seslerine kulak vermesi şarttır.
Öyle kalabalık guruplar halinde oraya buraya gidip, afralı , tafralı davranışları artık kimse yutmuyor.
Bu açıdan geçen hafta Mustazaf Der ve Memur Sen ile kimi basın kuruluşlarına yapıtğım ziyaretler benim için öğretici oldu.
Mustazaf Der Başkanı Av.Hüseyin Yılmaz bey, referandum bizim için birinci mesele değil, ancak bu konuyu önemsiyoruz, Türkiye’nin demokratikleşmesi için atılan adımların ne anlama geldiğini biliyoruz, o açıdan biz üzerimize düşeni yapacağız, fakat bizim gibi İslami duyarlığı fazla olan insanlar bakımından fazla bir değişiklik olmuyor,başörtüsü zulmü devam ediyor, kızlarımız okullarına gidemiyorlar, derneğimiz için kapatılma kararı verildi, ilgililerin bu konulara biraz daha eğilmesini, haklarımızı teslim etmesini bekliyoruz dedi.
Memur Sen’i Çermikli üç beş arkadaşım ile ziyaretimde başkan Yasin Yıldız il dışından yeni gelmiş, benim ziyaret edeceğimi öğrenince, eve gitmeden Sendikaya gelmiş. Memur Sen’e bağlı bütün iş kolu şube başkanları toplantıda hazır bulundular. Çok güzel bir görüşme oldu. Başkan YASİN YILDIZ BEY, Cavit Bey senin bizi ziyarete geleceğini öğrenince, çok yorgun olmama rağmen eve gitmedim ve sendikaya geldim dedi.
Sendikada arkadaşlar başta ülke sorunları olmak üzere kendi sorunlarına değindiler. Öncelikle, referandumda evet oyu vereceklerini büyük bir açık yürüklilik ile ifade ettiler. Fakat başta TOPLU KONUT OLMAK ÜZERE KİMİ HAKLARINDA HALA YETERLİ İYİLEŞTİRMELERİN yapılmamış/yapılamamış/ olmasından ötürü, gidip de insanlarda oy verin diyemeyeceklerini ifade ettiler.
Memur Sen’in toplu konut sorunu ile ilgili olarak vekilliğim sırasında çok ilgilenmiş ve üç büyük parsel halinde araziyi onlara tahsis ettirmiştik. Ancak bu arazilerin bir kısmının satılmış olduğunu bu ziyaretimde öğrendim. Ayrıca o günden bu güne toplu konut ihtiyaçları ile ilgili olarak aşama kaydedilmemiş olmasından haberdar oldum. Mehmet isminde bir başka arkadaş/emekli memur/ Cavit bey bu ay bize 9 lira zam verildi, bu Allah’a revamı,biz bu zam ile nasıl evimizi idare ederiz, bu ülkede 9 milyon emekli var, eşleri ile birlikte 18 milyon insan eder, bunların verecekleri oylara hükümetin ihtiyacı yok mu diye intizarda bulundu. Konuyu araştıracağımı ve ilgililere yazımla da olsa duyuruda bulunacağımı ifade ettim.(Konuyu araştırdım. Emekli Sandığı G.M. lüğünden Sadık bey, memur emeklilerine en düşük zammın 32.37 Tl olduğunu söyledi) Bu arkadaş ile referandumda kullanılacak oy meselesini de konuştuk. Önceleri hayır meylinde olan Mehmet Bey, ayrılırken "vekilim merak etme, senin için de olsa evet verececeğim" dedi. Bunun üzerine "aslında benim resmi bir görevim falan yok, ben sadece bu ülke için, çocuklarımızın geleceği, daha müreffeh bir ülkede yaşama sevincini elde edebilmek için gayret gösteriyorum" dedim.
AB LİGİ GÖZLEMCİ GÖNDERSİN.
Özellikle Doğu ve Güneydoğuda ve kısmen Güney illerimizin bir kısmında kullanılacak olan oyların akibeti bakımından,demokratik bir sürecin cereyan edip etmediğini tayin için,AB liğinden siyasi gözlemcilerin gelmesi şart.
Onlar oy hakkına ve bunun serbestçe kullanımına büyük ehemmiyet veriyorlar.
İnsanlara baskı yapılacağı ve oy kullanmaya gidecek olanların akibetlerinin iyi olmayacağı propoğandası almış başını gidiyor.
Sayın İç İşleri Bakanımız bu konuda çok sert tedbirlerin alınacağını ve aksine davranış içerisine girecek olanlara asla müsamaha gösterilmeyeceğini ifade etti. Bunu önemsiyorum, ancak yeterli olduğunu düşünmüyorum.
Hükümet yetkilileri belki açıkça AB liğine "gelin, bizim seçimlerimizi takip edin"demez/diyemez/ ancak bir vatandaş olarak biz buradan böyle bir çağrıda bulunuyoruz. AB liğinden siyasi gözlemcilerin referandum süreci boyunca yapacakları incelemeler hepimiz bakımından çok önemli. İşte o zaman kim Demokrasiye, insan haklarına inanıyor, kim sürekli koas üreterek isteklerini elde etmek istiyor,yani koaston beslenmeyi alışkanlık haline getirmiş ortaya çıkar.