ABD GEZİSİNİN EN BAŞARILI YANI

Sayın Başbakanımız önemli bir heyetle birlikte ABD ziyareti yaptı. Bu ziyarete katılan siyasilerden benim için pek tabii en önemlilerden birisi, Bülent Ağabeydi.

 O içimizde yanan ateşin, imanla, inançla parlayan yüzüdür.

Vefalıdır.

Dosttur.

Bürüdetli rüzgarın haşin yüzünü gösterdiği günlerde, onu oraya, bunu buraya süpürün demez.

Onun, olduğu gibi görünmesini, göründüğü gibi olmasını şimdiye kadar kimse engelleyememiştir. Zaten kendisinin de böyle bir niyeti yoktur.

Bu alanda daha fazlasını yazmama gerek yok, aslında o da bundan fazlasını istemez. Sadece kadir kıymet bilinsin istemek hepimizin hakkıdır.

Sayın Başbakan Yardımcımız, Başbakanımızın samimi olurunu da alarak, eşi ile birlikte Fethullah Gülen Hocaefendiyi ABD de ziyaret etmiş.

3 saat süren bu ziyaret sırasında, pek tabii başta Türkiye olmak üzere dünya meseleleri konuşulmuştur.

Son zamanlarda özellikle Ak Parti ile Cemaat arasında bir takım anlaşmazlıkların olduğu ve bunun sonucunda da taraflar arasında soğuk rüzgarların estiği çokça ifade edildi. Biz fitnecilerin uç vermeye başladığı günlerde, ülkemizin görüp göreceği en büyük zararın bu olacağını yazılarımız ile ifade ettik. Çok şükür.

Bülent Ağabey görüşme ile ilgili bilgi verir iken, bunların söylentiden ibaret olduğunu, bir bilgi kirlenmesinin ortaya çıktığı zamanlarda, o konuya ilişkin olarak ilk elden bilgi paylaşımında bulunulmasının ehemmiyeti üzerinde durulduğunu söylemekle, nifak çıkarmaya yönelik adımları atanların varlığını bir anlamda ifade etmiş oldu.

Bülent Ağabeyin yapmış olduğu açıklamada benim en fazla dikkatimi çeken husus, aşağıdaki cümlelerde yatıyor.

Bülent Ağabey,        

"Sonucu, Fevkalade iyi bir görüşme oldu. Bize çok büyük iltifatlarda bulundu. Dostane karşıladı, geçmiş dostluğumuzun hiç eksilmediğini, belki arttığını gördük, hükümetimizle, Sayın Başbakanımızla ilgili düşünceleri de müspet. Daha başarılı olmamızı, daha çok temkinli ve dikkatli olmamızı, hem çevremizdeki, bölgemizdeki olaylarda hem dünya politikasında hem de bazı konularda hassasiyet göstermemizi istiyor. Onları tek tek not ettik. Sayın Başbakanımıza da kısmen aktardım. Ama daha geniş görüşme imkanı da en kısa zamanda bulacağım."

Bu cümlelerde benim en fazla dikkatimi çeken husus,

Fethullah Gülen hocaefendinin, Ak Parti Hükümetinin çok başarılı olmasını istediği, ancak ülkemizdeki ve bölgemizdeki olaylarla ilgili olarak daha çok temkinli ve dikkatli olunmasını, dünya politikaları açısından da bazı alanlarda hassasiyet gösterilmesini arzu ettiği yönündeki beyanları oldu.

Ülkemizde dikkat edilmesi gereken konuların başında, acaba kimi istihbari kuruluşların Cemaati jurnalleyeme kalkışması konusundaki gayretleri gündeme taşınmış olabilir mi?

Bölgemizdeki olaylar açısından dikkat edilmesi gereken hususun Suriye olayında Türkiye’nin bire bir işin içerisinde gösterilmesine sebep olan kimi tutum ve söylemler konuşulmuş mudur?

Dünya olaylarında itina gösterilmesi gereken konunun, ABD nin askeri güçlerinin doğrudan veya dolaylı olarak bölgeye çekilmesinin doğuracağı mahzurlar ve bunun sonucunda Rusya,Çin ve İran’nın da müdahil olacağı bir çatışmada, bir anlamda İsrail ile birlikte hareket etme mecburiyetinde kalacak Türkiye’nin geleceğinden duyulan endişe mi dile getirilmiştir.

Bülent Ağabey en kısa zamanda yeniden görüşmelerde bulunmak üzere Fethullah Gülen Hocaefendiye gideceğini söylerken, anlaşılan o anda Sayın Başbakan Yardımcımızın elinde söylenenlere cevap verecek doneler belki de hazır değildi.

Bendeniz, gerçekleştirilecek bu görüşmeden sonra, Türkiyenin, ülkesinde, bölgesinde ve dünya ölçeğinde, kimi meselelere bakışında ciddi değişiklikler bekliyorum.

                    GEZİNİN BİR BAŞKA SONUCU MU?

ABD senatosu dış ilişkiler komisyonunda Suriye’ye yapılacak yardımın içerisine, muhaliflerin silah alımını da sağlayacak bir madde de konulmuş.

Evet bu aşamadan sonra bölgemiz ile ilgili konularda daha fazla endişe etmeye başladım.

Biliyorsunuz, şimdiye kadar ABD muhalif guruplara doğrudan para yardımında bile bulunmuyordu. Ama şimdi aldığı bir kararla hem maddi yardım yapmayı yasal bir hale getirdi, hem de bu yardımlarla muhaliflerin silah alabileceğini karara bağladı.

Şimdi düşünelim biraz.

Muhalifler silahı kimden alacak ve alının bu silahlar hangi yolla ve hangi muhalif kesime ulaştırılacak? Silahların teslimi sırasında Türkiye bir geçiş güzergahı haline getirilecek mi?

Suriye muhalefeti batıdan gerekli desteği görmüyor diyen Türkiye, şimdi silahların verileceği dönemde, bu denklemin dışında nasıl kalacak?

Esed öyle de ölüm, böyle ölüm deyip, elinde olduğu söylenen kimyasalları, bölgeye yayarsa iş nereye varacak.