ADLİYE İŞLERİ

K  ilinin T köyü vardır.
Bu köyde ardı arkasına ev kurşunlama, silahla yaralama, adama öldürme fiilleri gerekleşir.
Köyü bir korkudur almış, insanlar eylemleri yapanları bildiği halde korkularından gizleme gereği duymuşlardır.
Serçe bir sıçrar, iki sıçrar, üç sıçrar,  sonra, sonrası yoktur.
Şimdi önce köyde cereyan eden olayları sıralayalım.
2000 yılında A’ ya köyde silahla ateş edilir.
Ayağından yaralanır.
Ateş edenler U ile oğulları V,Y, Z dir.
Yakalanırlar, yargılanırlar, ceza alırlar.
U ile oğulları V,Y, Z bu yargılanma işini içlerine sindiremezler, her yerde A ile oğullarını sıkıştırır, dururlar.
Yıl 2009.
Köyde bir gece yarısı ardı arkasına silahlar patlar. M ve N nin evleri 5 er dakika ara ile kurşunlanır.
OLAY YERİNDE BOŞKOVANLAR BULUNUR.
Ancak gece karanlığında gerçekleşen bu olayın failleri bulunamaz.
Bu olaydan 5 ay sonra.
"O" isimli birisi köyde gece yarısı öldürülür.
Ölen "O" U nun yeğeni V, Y, Z nin halalarının çocuğudur.
Eve gelir giderler, hadiseden çok müteessir olduklarını söylerler.
Bu iş nasıl bizim başımıza geldi, bunu yapanları bulup hesabını sormamız lazım, bizim gücümüz ortada, kim yeğenimizi öldürmeye cesaret edebilir diye köyün içerisinde gezinip dururlar.
Bu öldürme sebebiyle "O" nun ailesinin kimden şüphelendiği aynı gece Jandarmaca sorulur. Onlar da L den şüphelendiklerini söylerler. Aile, olaydan bir iki gün önce "O" nun bir iş meselesinden ötürü L  ile tartıştıklarını, muhtemelen bu öldürme işini L yapmıştır derler. Jandarma ekipleri gece yarısı L nin evini basarlar, onu sorguya alırlar, eylemi yapıp, yapmadığını sorarlar. L, ben adamı durduk yere niye öldüreyim. Bu bir iftira dese de bir süre yakasını kolluk güçlerinden kurtaramaz. Olay Savcılığa intikal eder, öldürme eylemini L nin yaptığına dair yeterli delil bulamayan Savcılık, L yi serbest bırakır.
Fakat U sürekli olarak yeğeni "O" nun evine gelir. Ablasına ve kız yeğenine "yav sizin evinizde erkek yok mu, yeğenimi L öldürdü. Ama adam elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Valla, bu iş benim onuruma dokunuyor, siz yapmaz iseniz, ben gidip L yi öldürecem, sizin intikamınızı alacağım" der.
Ölenin annesi H, kardeşi U ya "ya sen bizim kız çocuklarımıza bile size silah vereyim, gidin L yi öldürün diyorsun. Ama biz de insanız, durduk yere gidip el alemi niye öldürelim, elimizde delil, yok bir şey yok. Fakat etraftan insanlar senin, oğlumu sıkıştırıp sürekli para istediğini, dükkanını basarak kamyonu dayayıp eşya alıp köye getirdiğini söylüyor. Son olarak oğlum "O"  "dayı artık dükkanıma gelme, sen dükkana gelince, insanlar benden alışveriş yapmıyorlar" demiş, bunun üzerine sen gece gelip, oğlumu  öldürmüşsün, millet böyle söylüyor, sen buna ne diyorsun" diye sıkıştırınca; U ablasının evine gidip gelmekten vazgeçer.
OLAY YERİNDE BOŞKOVANLAR BULUNMUŞTUR. VE HADİSE FAİLİ MECHULLER LİSTESİNDEKİ YERİNİ ALMIŞTIR.
Bu olaydan 3 ay sonra
A nın evinin önünde gece saat 01.30 sularında Ezan okunur. A uyanır, doğrulur ve bir süre yatakta oturur. Gerçekten duyduğum ezan sesi mi, yoksa rüya mı görüyorum der. Gözlerini ovuşturur, iyice uyanınca, gerçekten evlerinin önünde ezan okunduğuna kanaat getirir, gecenin bu saatinde "büyük bir iman aşkı ile" ezan okuyanın kim olduğunu görmek için, kapıyı açar. Kapıyı açar, açmaz silah sesleri gelir, vay anam vuruldum diyerek kapıyı kapatır.
Evdekiler pencereye koşarlar vuranları görmeye çalışırlar. Ay dede her tarafı aydınlatmaktadır. Hem A ve hem de çocukları vuranları tanımışlardır.
Zaten eylemi yapanlar giderken, anasını avradını s.k ettiğimin işini bitirdik derler.
Bir taraftan yaralı hastaneye götürülmeye çalışılır iken, diğer taraftan Jandarmaya haber verilir.
OLAY YERİNDE BOŞ KOVANLAR BULUNMUŞTUR.
Jandarma gerekli tedbiri alır. Havanın aydınlanmasını bekler. Ve yaralı A ile ailesi üyelerinden aldıkları ilk ifadeler doğrultusunda U,V,Y ve Z nin yakınlarında tertibat alırlar. Jandarma içerisinde iki Kürtçe bilen er vardır.
U,V,Y ve Z kendi aralarında güya gizli konuşurlarken, "ortada delil, melil yok iken bu adamlar bizim bu işi yaptığımızı nasıl anladılar, hele ortalık biraz sakinleşin onlar görür derler.U oğlu  Y yi A nın evine gönderecem, neslini kurutacam der. Y de he valla baba, onların evine gidem, nesillerini kurutam,dönem, der.
Ancak onlar bu konuşmaları yaparken, yaralı ve çocuklarının kendi isimlerini jandarmaya verdiklerinin farkında değildir.
Jandarma da bu konuşmayı tutanağa bağlar.
Bu hikayede 4 ayrı hadisenin rumuzlarla oluşumunu okudunuz.
Birincisi 2000 yılında meydana gelmiş ve failleri belli olan U,V,Y ve Z cezalandırılmışlardır.
2009 yılında ise 3 ayrı olay meydana gelir.
Birincisi, M ve N nin gece yarısı evlerinin 5 er dakika ara ile kurşunlanması. Boş kovanlar var, failler belli değil.
İkincisi "O" nun evinin penceresinin kırılmak suretiyle öldürülmesi olayı. Failler meçhul. Fakat olay yerinde boş kovanlar var.
Üçüncü olay 2000 yılında U,V,Y ve Z tarafından yaralanma eylemine maruz kalan A nın 2009 yılında gece yarısı evinin önünde Ezan Okunma sonrasında kurşunlanmasıdır. Olay yerinde boş kovanlar elde edilmiştir.
Savcılık araştırma yapar son üç olaydaki boş kovanların  9 mm çapında, çap ve tipine uygun tek bir silahtan atıldıklarını Adli Tıp kurumundan aldığı rapor ile tespit eder.
U,V,Y ve Z hakkında M ve N nin evini kurşunlamaktan, O yu öldürmekten ve A yı öldürmeye teşebbüsten dava açar. Yargılama aşamasında son üç olaydaki boş kovanların tek bir silahtan atıldığına dair alınan rapora itiraz edilmez.
Son duruşmada Savcı mütalaasını verir ve sanıkların müsnet suçlardan ötürü cezalandırılmasını ister.
Mahkeme yargılamasını yapar ve hükmünü verir:
U,V,Y ve Z nin, M ve N nin evini kurşunladığına, O yu öldürdüklerine dair yeterli delil bulunmadığından beraatlerine , ancak A yı aralarındaki husumet sebebiyle öldürmeye teşebbüsten 10 ar yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verir.
Dosyayı bir Avukat arkadaş verdi. Oku dedi. Okudum.
Dosyayı biz Avukatlar kural olarak sanıklar yönünden inceleriz.
Avukat Bey, Ağabey okudun mu? dedi. Evet okudum, sanıkların babası hakim olsa, bundan iyi karar veremezdi dedim.
Meğer dosya bize ölen "O" nun yakınları tarafından getirilmiş.

TEBESSÜM: Not ihtiyacı olan Hâkimler verdikleri kararın temyiz edilmesini isterler. Sulh Ceza Hakimi kararını verir ve şahsa "sana ceza verdim ama temyiz et" der. Aradan birkaç gün geçer, Sanık cezayı temyiz etmez. Hakim şahsı çağırır, sen cezanı niye temyiz etmedin diye sorar, sanık: "bana ne hakim beğ, sen pisledin, sen "temizle".