AKIL HASAR TESPİT ZAMANI DİYOR
Dünyanın neresinde ne oluyor, kim ne söylemiş, kim ne yapmış, kim hangi konularda halkın ve hakkın istekleri doğrultusunda hareket etmiş, kim bunları karşı çıkmış, neyiniz var, neyiniz yok, hangi kararı, hangi amaçla aldığınızı artık insanlar avuçlarının için gibi biliyorlar.
Avrupa Parlamentosu üyeleri ile görüşmek üzere Sayın Başbakan Brüksel’e gittiğinde, Türkiye’de yaşanan şu olaylardan bilgi isteneceğini hepimiz biliyorduk.
1- Yolsuzluk soruşturmasını yapan emniyet görevlilerinden hiçbirisi neden şu anda görevlerinin başında değil. Bir anda 3 bine yakın emniyet görevini ifa eden insanın başka başka görevlere atanması nasıl oldu?
2- Bu olaylarda soruşturma yapan Savcılar neden görevlerinden alındılar.
3- Yine bu olaylarda önlerine gelen dosyalarda tutuklama kararı veren Hâkimler neden şu anda başka görevlere tayin edildiler.
4- Savcıların verdiği şu şu kişileri alın ve onları şu şu eylemleri sebebiyle sorgulayın emirlerini, yeni tayin edilen Emniyet Müdürleri, neden yerine getirmiyor? Polisin görev yapmasına neden müsaade etmiyor? Savcıların başkaca bir, soruşturmaları yürütecek imkanı olmadığına göre, Adli Tahkikat görevi nasıl yerine getirilecek?
5- Adli tahkikat görevi yerine getirilmez ise, suça bulaşan insanları takip etmek nasıl sağlanacak?
6- İzmir Savcısının, kendisine Adalet Bakanı Müsteşarı tarafından verilen “İzmir Limanındaki Yolsuzluk Soruşturmasını Kes” emrine, yasa dışı bir işlemi yapmam mümkün değil şeklinde cevaplaması üzerine, ikinci kez Bakan Müsteşarı tarafından gördüğü baskıyı tutanağa bağlamasından 4 saat sonra Samsun iline kağıt üzerinde kurulu bulunan Bölge Adliye Mahkemesi Savcılığına atanmasına neden izin verdiniz?
7- HSYK’ nın yapılan iş ve eylemlerde Hukukun sınırları dışına çıkılmaması yönünde yaptığı bir açıklama üzerine, bu kurumun birden hedef tahtasına oturtulmasına neden sebebiyet veriyorsunuz?
8- Bağımsız Yargı görevinin ifa edilemediği yerlerde, Hukuk Devleti ortadan kalkar, bütün yetkiler tek elde toplanır, o zaman da orada seçimlerle iş başına gelen iktidarlar da olsa, bu bizim demokrasi anlayışımıza uymaz gibi
sorulara muhatap kalacağımızı biliyorduk.Siyaset yaptığımız yıllarda batıyı biraz tanıma imkanı bulduk.
Onlar bizim gibi hemen her şeyi basının önünde tartışmıyorlar, çok fazla polemik yapmak hoşlarına gitmiyor, hani tabir caiz ise sorumluluklarının önemi sebebiyle daha bir ciddi davranmayı kural haline getirmişler.
Amma kapalı kapılar arkasında söylemedik lafı bırakmıyorlar bir, ayrıca kendilerinin de hatası var ise, bunun yüzlerine karşı söylenmesinden gocunmuyorlar iki.
Eskiden siyasi liderlerimiz batılıları Şeriat gelecek, İrtica hortlayacak gibi argümanlarla korkutuyorlardı. Batı dünyasının bu alanlarda ciddi bir endişeye sahip olduklarını söylemeden geçemeyeceğim.
Türkiye ŞER İ dedikçe batı dünyası AT AT AT diye tekrarlıyor ve gemilerini bu şekilde yürütme sevdasındaki kaptanlar, Vardar ovası havasında yollarına devam ediyorlardı.
Şimdi ise Paralel yapının batıya bir güzel izah edildiği ve onların bu alanda ikna olduğu konusunda bilgiler veriliyor.
Ama şurasını unutmayalım, bizim verdiğimiz bilgilerin daha fazlası, kimse hiç kuşku duymasın ki, biz gitmeden oralara ulaştırıldı/ulaştırılıyor.
BATI DÜNYASI NİZASIZ KAVGASI, MÜSPET İLİMLE YOĞRULMUŞ İSLAMI ÇOK SEVDİ VE BUNA BÜYÜK ÖNEM VERİYORLAR.
Hem batı dünyası şu paralel yapının kendi içlerindeki uzantısı durumunda bulunan eğitim yuvaları sayesinde kimin ne yapmak istediğini bilebilecek durumdalar. Görünen köy kılavuz istemez sözü, görüşmeler esnasında gözlerden ırak tutulmamıştır.
Hepimizin bildiği üzere Hırsla( bizim ilçemizde buna Hers derler, hers “sinir” anlamınadır bizde) kalkan zararla oturur.
Kişisel yararlara yönelik atamalar, tayinler, görevden almalar, yasal değişiklikler Avrupalıları büyük ürküntüye soktu. Ve ilk iş olarak HSYK nın yapısının tümden değiştirilmesini öngören yasa değişikliğinin durdurulmasını talep ettiler. Nereden biliyorsun diyeceksiniz. Bir şey bildiğimden değil, Avrupalıların yapısını az çok kavramış olmamdandır söylediklerim.
Sayın Başbakan yasanın ilk 20 maddesinin Adalet Akademisi ile ilgili olduğunu, diğer kısımların ise görüşülmesinin şimdilik durdurulduğunu ifade etti.
İşte o zaman neden bizim söylediklerimizin batılılar kadar değeri olmuyor düşüncesi akıllara üşüşüyor.
Bizim söylediklerimizin kıymeti harbiyesi olmayan konulardan birisi daha.
Burhan Kuzu.
Biz sınıf arkadaşıyız.
Anayasayı bilir, ama Hukukun diğer dalları hakkında ve 12 seneyi bulan siyaset hayatında/cümleyi kesmek durumundayım/
Şu son bir ay içerisinde Burhan Bey,önce 2000 kişiyi bulan fişlemeler hakkında Twit attı. Bülent Arınç bey Hükümet sözcüsü olarak, sen bunu nereden biliyorsun kardeşim, mecbur musun böyle şeyler yapmaya, sonra körlü mörlü laflar söyledi.
Burhan bey sözünü geri aldı. Bilgim yok, basından duyduklarımı şutladım dedi.
Burhan bey şimdi de Suriye’ye TIR’LARLA taşınan malzemeler ile ilgili olarak “velevki bu Tır’larla MİT tarafından, hergün Esed’in bombaları altında kalan Özgür Suriye Ordusuna veya Bucak Türkmenlerine silah taşınıyordu, bunun neresi gayrı ahlaki, gayri vicdani” demiş.
TBMM sinin Anayasa Komisyonu Başkanlığı gibi gerçekten çok önemli bir görevi ifa eden kişinin yapmış olduğu “Suriye’ye velevki silah götürülüyor kardeşim kime ne” açıklaması, uluslar arası arenada Türkiye’yi zora sokar, hatta ilzam edilmesine sebep olur, gün gelir hesap vermeyi gerektirir.
Türkiye Suriye’de savaşan ülke konumunda değildir. Suriye’de şu anda çarpışma halinde olan 1000 tane örgütten ve öyle veya böyle meşru bir Suriye devletinden söz edilmektedir. Siz birisine silah yardımı yapıyor iseniz, bin tanesini karşınıza almış oluyorsunuz.
Evet şu anda Suriye’de tarihin ender kaydettiği insanlık dramlarından birisi yaşanıyor. Sarin gazlı katliamlar, konvansiyonel silahlarla yapılan toplu cinayetler, kadın, kız, çoluk çocuk, yaşlı demeden şerefsizce yapılan işkenceler almış başını gidiyor.
Peki bunları kim yapıyor, kime yapıyor diyecek olursanız, herkes biri birine yapıyor. Hiç kimsenin eli diğerinden daha temiz değil.
O halde bu yangına silah taşımak, yani yangına körükle gitmek niye?
“bir kişiyi haksız yere öldüren bin kişiyi katletmiş olur ve bir kişinin yaşamasına sebep olan bin kişiyi yaşatmış olur” diyor Allah(c.c)