ALEVİLER İLE PKK ARASINDA YOL AYRIMI
Mustafa Timisi, Türkiye Birlik Partisi adı altında Alevilerin ilk örgütlü siyasi partisini kurmuştu.
1969 yılında yapılan seçimlerde 8 Milletvekili çıkardılar.
Seçimleri Demirel’in başkanlığını yaptığı Adalet Partisi kazanmıştı.
Ama Parti içerisinde çeşitli guruplar ve hizipler vardı.
Demirel bu guruplar içerisinde daha Laik kesimlerle yürüme kararı alınca, Ferruh Bozbeyli başkanlığında bir gurup parti içi muhalefete yöneldi.
Ferruh Bozbeyli ve arkadaşları Demokratik Partiyi kurdular.
1970 yılında TBMM sinde bütçe görüşmeleri yapılır iken Ferruh Bozbeyli ve arkadaşlarının Bütçeye red oyu vereceği artık anlaşılmıştı.
Fakat usul hükümleri tabii ki yerine gelecek ve Bütçenin oylanması yapılacaktı.
Bütçe oylandı ve reddedildi.
Ardından Demirel Hükümetinin Parlamentoda güven oyuna başvurması gerektiği ortaya çıktı.
O zaman Mustafa Timisinin Türkiye Birlik Partisinden 6 üyesi yapılan oylamada Demirel Hükümetine evet oyu verdiler.
Böylece Demirel hükümeti o gün için düşmekten kurtuldu.
Fakat ardından 12 Mart 1971 yılında verilen muhtıra ile Demirel tası tarağı toplayarak hükümetten istifa etti.
Bunları yazarken tabii ki meramımız Demirel’in geliş gidişlerini nazara vermek değil.
Mustafa Timisinin Alevilerin partisi olarak kurduğu ilk siyasi hareket, işte böylece verdiği 6 fire ile tarihin derinliklerine gömüldü.
Bundan sonra Alevi oyları blok halinde hep CHP sinin terkisine aktı.
Başka partiler ne yaparsa yapsın Alevilerden zırnık oy alamadılar.
Taki PKK paralelinde siyaset yapan HEP, DEP, HADEP v.s ve bugün BDP ortaya çıkıncaya kadar.
1970 li yıllarda sol örgütler fikir planında siyaset yapmaktan vazgeçip, şiddeti kendilerine yöntem olarak seçince, Aleviler bu tedhiş eylemlerinde fazlaca rol almaya başladılar.
DHKP-C, TİKKO gibi örgütlerde Alevi gençleri ön plandaydı ve çok acımasız eylemlere imza atıyorlardı.
Bu örgüt mensuplarının etnisiteleri ile ilgili olmayan siyaset tarzları, PKK gibi hem Marksist Leninist temelde siyaset yapan ve hem de etnisiteyi ön plana çıkaran siyaset anlayışı, bir de kendisine tedhişi yöntem olarak seçince, Aleviler arasında büyük rağbet görmeye başladı.
Zaten PKK nın kuruluşunda Alevi inancına sahip kişilerden çok sayıda insan görev almıştı.
Kürt Etnisitesine sahip olmak, Alevi inancını doya doya yaşayamamak ve bu sebeple Sünni kesime karşı yüz yılların biriktirdiği hınç, PKK eylemleri ile Öç almaya dönüştü.
Bu gelişmeler özellikle Tunceli ve havalisinde oyların BDP gibi partilere akmasına neden oldu.
Tunceli’deki bu gelişme Türkiye’nin Tunceli kaynaklı olarak diğer illerine dağılmış vaziyette bulunan diğer Alevi oylarının da yön değiştirmesine sebep olmaya başladı.
Taki Alevi aidiyetinden vazgeçmeyip, ancak bunu Türkiye’nin bir madalyonu gibi boynuna geçirip gezmeyi gerek görmeyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP sinin başına geçinceye kadar.
Kemal Kılıçdaroğlu CHP sinin başına geçince, yaptığı icraatlar, attığı adımlar ve konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamaları ile Sünni kesim insanlarının da pekala kabul edeceği bir Alevi çizgisi tutturdu.
Kılıçdaroğlu, kaçırılması ile Türkiye gündemine oturan Hüseyin Aygün’ün daha önce “Aleviliğin bir din” olduğu yolundaki açıklamalarına itibar edilmesinin söz konusu olmadığını, Aleviliğin İslam içerisinde bir “mezhep” bir “yorum” olduğunu söyledi. Böylece daha uzun boylu ayrıştırmaya izin vermedi.
Kemal Beyin başında olduğu CHP 2011 Yılı genel seçimlerinde Tunceli’nin iki vekilliğini de kazandı.
Kamer Genç ve Hüseyin Aygün bu partiden Milletvekili oldular.
Bu durum belediye başkanlığını elinde bulunduran BDP nin ve pek tabii ki PKK nın hoşuna gitmedi.
Hüseyin Aygün bu süreçte yapmış olduğu açıklamalarında normal bir seçim çalışması yapamadıklarını, her yerde PKK militanlarının baskınına maruz kaldıklarını, seçim bürolarının taşlandığını ve kapatılmaya zorlandığını, seçildikten sonra da bir çok tehdit aldığını ve sonunda da kaçırılmış olduğunu ifade etti.
Hüseyin Aygün etnisite olarak Zaza.
Ama Türkiye Alevileri içerisinde Türkmenler, Araplar, Kürt etnisitesinden daha çok Zazalar, Nusayri Arap kökene sahip olanlar var.
Bu inanç sahiplerini bir teste tabi tutmak gerekse, Etnisitelerinden çok, İnançlarını ön plana çıkardıkları görülecektir.
Aleviler İslam inancı içerisinde “HOŞGÖRÜYÜ” en fazla ön plana çıkaran, kavgadan olabildiğince uzak kalmayı inancın bir gereği olarak gören, eline, beline, diline sahip olacaksın diyen imanın sahipleri olarak temayüz etmiş durumdadırlar.
İşte bu inancın pirlerinden Yunus Emre bakın neler söylüyor.
Ben gelmedim kavga için, benin işim sevi için
Dostun eli gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim.
Bir başka beytinde;
Kazandığın veresen,
Yoksulları hoş göresen,
Hak hazretine vuruben,
Oddan kurtulmak gerek.
Çünkü ahrete kavisin,
Ko bu yalancı da’visin,
Mal ve hazine sevisin,
Aşık isen nendir senin.
Hüseyin Aygün serbest kalınca yapmış olduğu açıklamada; kaçırılmasına, AB liğinin, ABD nin ve Türkiye Kamuoyunun, özellikle Tunceli’lerin ve diğer Alevi örgütlerinin yoğun tepkisinin gündeme geldiğini, örgütün bu yoğun tepkiye daha fazla dayanamadığını, kendisini serbest bıraktıklarını, aksi gibi Kandile götürüleceğini ve en azından 40 gün süreyle tutsak edileceğini tahmin ettiğini söyledi.
Hüseyin Aygün ayrıca pek akıllı bir şekilde yeni CHP sinde siyaset yapmaya devam edeceğini söylemekle Türkiye Alevilerinin bundan sonraki yönüne de önemli işarette bulundu.
Eski CHP Alevilere akıl almaz kötülükler yapmıştı, bunu kabul etmiyor ve hatta geçmişin o yönünü ret ve inkar ediyor, yeni CHP nin Alevilerin sorunlarını çözmede tek adres olduğunu belirtiyordu.
Hüseyin Aygün’ün kaçırılışından sonra ortaya çıkan tepkiye bakıldığında, Türkiye Alevileri PKK ve hatta BDP ile ciddi biçimde yol ayrımına girmiş bulunmaktadır.
Yapılanları kabul edip, yapılmayanları elde etme konusunda siyaset yapmanın, hem yaşam felsefelerine ve hem de günün konjonktürel konumuna daha uygun olduğuna, Aleviler bundan böyle daha fazla ehemmiyet vereceklerdir.
Bugüne kadar çok yoğun bir biçimde PKK ve BDP ile ittifak içerisinde bulunan Türkiye Alevilerinin bir ayrışmayı ifade eden bu tutumları, bakalım doğal müttefiklerinde nasıl karşılık bulacak?
Gördüğüm şey şu, başta Kandil olmak üzere BDP bu bağlamda telafisi hiç de kolay olmayan bir yara aldı.
TEBRİK: Bugün Ramazan ayının son günü. Allah nasip eder ise yarın Bayram yapacağız. Herkesin bayramını kutluyorum.
Ve,
Yarabbi bu bayram barışın, esenliğin, huzurun hakim olduğu Bayramları ve bayram gibi günleri beraberinde getirsin. Annelerin gözünün yaşı dinsin, babaların bağrının yanığı sönsün diye dua ediyorum. Hepimizin gönül ateşine yüce rabbim bir su serpsin inşallah