ALLAH İYİLİK SAĞLIK VERSİN KEMAL BEY DÖN GEL, AYIP OLUYOR
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun referandum sonuçlarının belli olmasından hemen sonra soluğu Batı ülkelerinde almasının iki amacı vardı.
Bunlardan birincisi Referandum çalışmaları sırasında yaşadığı stresten kurtulmak, ikincisi ise, Batılı ülkelere referandum çalışmaları esnasında "BU NASIL SOSYAL DEMOKRAT LİDER" dedirten açıklamalarının ne anlama geldiğini izah etmek.
Kemal bey Referandum çalışmaları esnasında 70 ten fazla ili gezmek, bunun yarısı kadar ilçelerde konuşmalar yapmak suretiyle gerçek anlamda bir "çalışkanlık" örneği gösterdi.
Samimiyetimle söylüyorum birçok konuşmasını can kulağı ile dinledim. Acaba ülke sorunları hakkında neler söyleyecek, Mesela Kürt Sorununun çözümü için ne tür bir çalışma içerisindeler, Referandum sonrasında bu çalışmalarını hangi zeminde izah edecekler, insanların inançlarını serbestçe yaşamalarının önündeki engeller nasıl kaldırılacak, başörtüsü sorunu nasıl çözülecek, genç insanları canından bezdiren işsizlik probleminin halli nasıl olacak, AB liğine katılım konusunda çıkarılması çok önem taşıyan kanunlara CHP si katkı sağlayacak mı, Borçlar Kanunu, Ticaret Kanunun bu sene TBMM sinden geçirmek mümkün olacak mı? AB liğine katılım konusunda çıkarılması gereken uyum kanunlarının bir an önce Meclisten geçmesi için desteğini verecek mi?
Kemal bey bu tür konulara ya hiç değinmedi veya enti püften meselelermiş gibi dokundu geçti. Onun konuşmalarından aklımda kalan Recep Bey, Recep Bey, Recep Bey, yetki verin yetki verin bunlardan hesap soralım, yaptıkları yolsuzluklardan kurtulmak için yandaş yargı organları oluşturmaya çalışıyorlar, yandaş medya oluşturdular yetmedi, şimdi de yandaş yargı oluşturup, kendilerini büyük cezalardan kurtarmaya bakıyorlar gibi laflar oldu. İktidar alternatifi Ana Muhalefet Partisinin liderinin söyleyeceği sözler bunlar mı olmalı idi.
CHP nin asıl yanlışı referanduma karşı çıkması idi. Bu büyük hata üzerine çalışmalarını bina ettiler. İnsanların büyük çoğunluğunun demokrasinin gelişmesinden, insan haklarının yüceltilmesinden, özgürlüklerin artmasından, ülkenin Askeri ve Yargısal vesayetten kurtulmasından yana olan tavırlarını anlamazlıktan geldiler.
Kılıçdaroğlu, yaşar büyükanıt’ın 27 Nisan 2007 tarihinde yayınladığı muhtırayı çok doğal olarak eleştirdi ve bu kişinin yaptığı eylemden ötürü hakkında işlem yapılması gerektiğini söyledi. Ama söylediği ile kaldı, ve bu kişi hakkında SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMA İMKANI VAR İKEN GEREĞİNİ YERİNE GETİRMEDİ. Bu kişinin eylemine yönelik olarak herhangi bir kişinin Savcılığa yapacağı başvuru ile Ana Muhalefet Liderinin yapacağı başvuru arasında dağlar kadar fark olduğunu bildiği halde kılını kıpırdatmadı. Rerefandum meydanlarında yaşar büyükanıt için söylediklerinin gereğini şimdi niye yerine getirmiyor. Veya yaşar büyükanıt ,Kılıçdaroğluna dönüp, ya sen neler söyledin öyle, gel bakalım yargı önünde hesaplaşalım diye niye ortaya çıkmıyor.
Aslında Kılıçdaroğlu yaşar büyükanıt hakkındaki sözleri ile ona zarar vermekten çok, hükümeti kendince tongaya düşürmek istiyor ve güya asker ile yeniden karşı karşıya getirmenin planlarını yapıyordu. Samimi değildi. Çünkü yaşar büyükanıt , Şemdinli de SEFERİ YILMAZ isimli kişinin dükkanına bomba atan astsubay ali kaya(Mutkili) yı tanırım iyi çocuktur diye tezkiye edip suçtan kurtarmış, soruşturmayı sürdüren Savcı Ferhat Sarıkaya’yı ise kazığa oturtacağı tehdidi ile görevinden attırmıştı.
SAYIN KILIÇDAROĞLU yaşar büyükanıt’ın BU EYLEMİNİ DE ŞİKAYET KONUSU YAPSA VE BU İŞE ALET OLAN HSYK YI DA ELEŞTİRİSİ İÇERİSİNE ALSA İDİ , İNANIN HERKES ONUN İYİYE, GÜZELE OLAN YÖNELİŞİNİ BÜYÜK BİR ŞEREFLE TAKDİR EDERDİ. YA BİR DE FERHAT SARIKAYANIN HAKKINI BEN SAVUNACAĞIM DESE İDİ, BU MİLLET ONA MADALYA TAKARDI.
Sayın Kılıçdaroğlu bunları yapmadı. Başörtüsü ile ilgili olarak söylediklerini sanırım bir daha zor duyarız. Çünkü Sayın Başbakan 13 Eylülden tezi yok, ver kanunu destek olalım veya kanun teklifi üzerinde beraber çalışalım, sorunu çözelim dedi. Başbakanın bu restine "o , 2006 yılında TBMM sine örgüt liderinin affını içeren bir kanun teklifi verdi mi vermedi mi, onu izah etsin, ben başörtüsü ile ilgili istemine hemen cevap veririm" diyerek "ada vapuru yandan çarklı" anlamında kıvırtmanın enfes örneğini gösterdi.
Sen hem Kürt, hem Dersimli ve hem de Alevi(ehlibeyt) meşrebli ol, ama ülkeyi kasıp kavuran bu meseleler hakkında bir tek kelime söyleme. Bunları ağzına bile alma. Korkun ne?
Kılıçdaroğlu tebdili mekanda HAYIR vardır diyerek kapağı Brüksel’e attı. Adamlara referanduma destek verdiler diye, meydanlardan "özellikle İzmir meydanından, o yana bakarak" kınama üzerine kınama gönder, bu sözlerin yarattığı ISLAKLIK henüz kurumadan, git eteklerine yapış. Herhalde şimdi orada YAŞ kararlarının neden yargı denetimine açılmaması gerektiğini , HSYK nın meslekten ihraç ettiği kişilerin niçin yargı yoluna başvurmalarının yanlış bir şey olduğunu , batı dünyasının en önemli kurumlarından birisi olan OMBUDSMANLIKIN/HALKIN HAKEMLİĞİ MÜESSESESİNİN/ onlar için bile yanlışlığını, toplu sözleşme hakkı verilmesini memurlarımızın kaldıramayacağını, işçilerimizin çift sendika üyeliğinin hiç şık olmadığını, KADINLAR VE ÇOCUKLARIMIZA POZİTİF AYIRIMCILIK HAKKI VERİLMESİNİN KÖTÜLÜĞÜNÜ, izah edecektir… SİZLER GİBİ ONLARIN DA KATILA KATILA GÜLMESİNE VESİLE OLACAKTIR.
Allah iyilik sağlık versin Kemal bey, dön gel Vallahi ayıp oluyor.
Bunlardan birincisi Referandum çalışmaları sırasında yaşadığı stresten kurtulmak, ikincisi ise, Batılı ülkelere referandum çalışmaları esnasında "BU NASIL SOSYAL DEMOKRAT LİDER" dedirten açıklamalarının ne anlama geldiğini izah etmek.
Kemal bey Referandum çalışmaları esnasında 70 ten fazla ili gezmek, bunun yarısı kadar ilçelerde konuşmalar yapmak suretiyle gerçek anlamda bir "çalışkanlık" örneği gösterdi.
Samimiyetimle söylüyorum birçok konuşmasını can kulağı ile dinledim. Acaba ülke sorunları hakkında neler söyleyecek, Mesela Kürt Sorununun çözümü için ne tür bir çalışma içerisindeler, Referandum sonrasında bu çalışmalarını hangi zeminde izah edecekler, insanların inançlarını serbestçe yaşamalarının önündeki engeller nasıl kaldırılacak, başörtüsü sorunu nasıl çözülecek, genç insanları canından bezdiren işsizlik probleminin halli nasıl olacak, AB liğine katılım konusunda çıkarılması çok önem taşıyan kanunlara CHP si katkı sağlayacak mı, Borçlar Kanunu, Ticaret Kanunun bu sene TBMM sinden geçirmek mümkün olacak mı? AB liğine katılım konusunda çıkarılması gereken uyum kanunlarının bir an önce Meclisten geçmesi için desteğini verecek mi?
Kemal bey bu tür konulara ya hiç değinmedi veya enti püften meselelermiş gibi dokundu geçti. Onun konuşmalarından aklımda kalan Recep Bey, Recep Bey, Recep Bey, yetki verin yetki verin bunlardan hesap soralım, yaptıkları yolsuzluklardan kurtulmak için yandaş yargı organları oluşturmaya çalışıyorlar, yandaş medya oluşturdular yetmedi, şimdi de yandaş yargı oluşturup, kendilerini büyük cezalardan kurtarmaya bakıyorlar gibi laflar oldu. İktidar alternatifi Ana Muhalefet Partisinin liderinin söyleyeceği sözler bunlar mı olmalı idi.
CHP nin asıl yanlışı referanduma karşı çıkması idi. Bu büyük hata üzerine çalışmalarını bina ettiler. İnsanların büyük çoğunluğunun demokrasinin gelişmesinden, insan haklarının yüceltilmesinden, özgürlüklerin artmasından, ülkenin Askeri ve Yargısal vesayetten kurtulmasından yana olan tavırlarını anlamazlıktan geldiler.
Kılıçdaroğlu, yaşar büyükanıt’ın 27 Nisan 2007 tarihinde yayınladığı muhtırayı çok doğal olarak eleştirdi ve bu kişinin yaptığı eylemden ötürü hakkında işlem yapılması gerektiğini söyledi. Ama söylediği ile kaldı, ve bu kişi hakkında SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMA İMKANI VAR İKEN GEREĞİNİ YERİNE GETİRMEDİ. Bu kişinin eylemine yönelik olarak herhangi bir kişinin Savcılığa yapacağı başvuru ile Ana Muhalefet Liderinin yapacağı başvuru arasında dağlar kadar fark olduğunu bildiği halde kılını kıpırdatmadı. Rerefandum meydanlarında yaşar büyükanıt için söylediklerinin gereğini şimdi niye yerine getirmiyor. Veya yaşar büyükanıt ,Kılıçdaroğluna dönüp, ya sen neler söyledin öyle, gel bakalım yargı önünde hesaplaşalım diye niye ortaya çıkmıyor.
Aslında Kılıçdaroğlu yaşar büyükanıt hakkındaki sözleri ile ona zarar vermekten çok, hükümeti kendince tongaya düşürmek istiyor ve güya asker ile yeniden karşı karşıya getirmenin planlarını yapıyordu. Samimi değildi. Çünkü yaşar büyükanıt , Şemdinli de SEFERİ YILMAZ isimli kişinin dükkanına bomba atan astsubay ali kaya(Mutkili) yı tanırım iyi çocuktur diye tezkiye edip suçtan kurtarmış, soruşturmayı sürdüren Savcı Ferhat Sarıkaya’yı ise kazığa oturtacağı tehdidi ile görevinden attırmıştı.
SAYIN KILIÇDAROĞLU yaşar büyükanıt’ın BU EYLEMİNİ DE ŞİKAYET KONUSU YAPSA VE BU İŞE ALET OLAN HSYK YI DA ELEŞTİRİSİ İÇERİSİNE ALSA İDİ , İNANIN HERKES ONUN İYİYE, GÜZELE OLAN YÖNELİŞİNİ BÜYÜK BİR ŞEREFLE TAKDİR EDERDİ. YA BİR DE FERHAT SARIKAYANIN HAKKINI BEN SAVUNACAĞIM DESE İDİ, BU MİLLET ONA MADALYA TAKARDI.
Sayın Kılıçdaroğlu bunları yapmadı. Başörtüsü ile ilgili olarak söylediklerini sanırım bir daha zor duyarız. Çünkü Sayın Başbakan 13 Eylülden tezi yok, ver kanunu destek olalım veya kanun teklifi üzerinde beraber çalışalım, sorunu çözelim dedi. Başbakanın bu restine "o , 2006 yılında TBMM sine örgüt liderinin affını içeren bir kanun teklifi verdi mi vermedi mi, onu izah etsin, ben başörtüsü ile ilgili istemine hemen cevap veririm" diyerek "ada vapuru yandan çarklı" anlamında kıvırtmanın enfes örneğini gösterdi.
Sen hem Kürt, hem Dersimli ve hem de Alevi(ehlibeyt) meşrebli ol, ama ülkeyi kasıp kavuran bu meseleler hakkında bir tek kelime söyleme. Bunları ağzına bile alma. Korkun ne?
Kılıçdaroğlu tebdili mekanda HAYIR vardır diyerek kapağı Brüksel’e attı. Adamlara referanduma destek verdiler diye, meydanlardan "özellikle İzmir meydanından, o yana bakarak" kınama üzerine kınama gönder, bu sözlerin yarattığı ISLAKLIK henüz kurumadan, git eteklerine yapış. Herhalde şimdi orada YAŞ kararlarının neden yargı denetimine açılmaması gerektiğini , HSYK nın meslekten ihraç ettiği kişilerin niçin yargı yoluna başvurmalarının yanlış bir şey olduğunu , batı dünyasının en önemli kurumlarından birisi olan OMBUDSMANLIKIN/HALKIN HAKEMLİĞİ MÜESSESESİNİN/ onlar için bile yanlışlığını, toplu sözleşme hakkı verilmesini memurlarımızın kaldıramayacağını, işçilerimizin çift sendika üyeliğinin hiç şık olmadığını, KADINLAR VE ÇOCUKLARIMIZA POZİTİF AYIRIMCILIK HAKKI VERİLMESİNİN KÖTÜLÜĞÜNÜ, izah edecektir… SİZLER GİBİ ONLARIN DA KATILA KATILA GÜLMESİNE VESİLE OLACAKTIR.
Allah iyilik sağlık versin Kemal bey, dön gel Vallahi ayıp oluyor.
Yazarın Önceki Yazıları