ARZİ MEVUDA SELAM MI VERİLİYOR

Her ikisi de ETÖ davası kapsamında yargılanıyor. Evleri , arazileri deşildikçe inanılması güç silahlar, belgeler ele geçiriliyor.
Bedrettin Dalan’ı adam edip, gün yüzüne çıkaran Rahmetli Turgut Özal’ın şimdi kemikleri sızlıyordur.
Ben insan neslinden kimsenin(dönememizi kast ediyorum, genelleme değil) öyle yere göğe sığdırılamayacak varlıklar olduklarını hiçbir zaman düşünmedim. Mesala Rahmetli Özal’ı da iktidarı döneminde yaptığı "çok şükür , bu memlekete şu viskiyi, bu şarabı(markalarını şimdi hatırlamıyorum) serbestçe getirme kararı aldık" demesini , geçmişte eleştirmiştim. Hiçbir melanetin ülkeye sokulmasının şükürle karşılanacak tarafı olmadığını ifade etmiştim. İşte o da insandı, yaptığı dünya kadar güzel işler arasında ithal içki serbestisi getirmiş, Dalan gibi birisini ülkenin başına musallat etmişti.
Bay Dalan Rahmetli Özal sayesinde gün yüzüne çıktı, Karun kadar zengin oldu. Yetmedi, pusup oturacağına, millet , memleket hesabına işler yapacağına , şimdi gayet iyi anlıyoruz ki, bu ülkeyi en azından 50 yıl geriye götüren 28 Şubat sürecinin içindeymiş. Toplantılar yapmış, Askerlere talimatlar vermiş. Dönemin güçlü komutanı Çevik Bir’i 4 saat süreyle  yapacakları işler konusunda brife etmiş. O da notlar almış. Kendisi o esnada "örgüt şemasının" üçüncü sırasındaymış.
Dalan olan biten bütün gelişmeleri "askerin zimamına/namusuna" havale etmiş. İsmi fahşolmuş mu ne, bundan Ergenekon tutuklusu Tümgeneral Levent Ersöz’e şikayette bulunuyor.
Levent bey Dalan’a "ama siz zaten bundan korkmuyorsunuz ki. Kendinizi 3.Sıraya koymuşsunuz, biraz çekingenliğiniz için" deyince, Dalan "Ben korktuğum konuyu biliyorum, ama benim ülkemin silahlı kuvvetleri, yani eğer bir gizlilik derecesi yapmışsa, onun şerefidir, onu korumak onun yükümlülüğündedir, benim görevim değildir" diye cevaplıyor ve devamında " bugün benim elimde bir güç(ordunun silah gücünü kastediyor) olsaydı, Demokrasi nasıl olurdu gösterirdim.Güç zamanı geldiği zaman kullanılır" diyor.
Hey gülüm hey. İşe bakın. Ülkem insanının vergileri ile toplanan paraları bir yolunu bulup zimmetine aktaran, şiştikçe şişen, zenginleşen, karunlaşan Dalan, 28 Şubat sürecindeki etkin rolünden sonra 2002 yılı seçimleri ile oluşan Millet iktidarının gelişini hazmedemiyor, verip veriştiriyor, ETÖ’nin niçin hala harekete geçmediğini, Şırnak’ta, Cizre’de görev yaptığı sırada ÖLÜM KUYULARI/ASİT KUYULARI oluşturan Levnet Ersöz’e şikayette bulunuyor. Elimde güç olsaydı, demokrasi nasıl olurdu gösterirdim diyor. Zahir Levent’in yaptıklarından haberdar.
Nasıl olacakmış?
Türkiye her ihtilalden Demokrasisini daha da güçlendirerek mi, yoksa, her ihtilal sonrasında binlerce, onbinlerce evladını feda ederek, demokrasisi yaralanmış, berelenmiş olarak mı çıktı?
Bunlar açıkça yamyam ya.
Ve bu Dalan "onlar sıkıyı görse New York’ta, Paris’te yaşamayı göze almış adamlar.Gidiyorum kuşun kanadı ile Türkiye’ye dönüyorum.10 gün sonra , idama razı olur, geri dönerim.Benim yapım bu". Diyor, böylece ağababasınının "ben kendim için bir şey istiyor isem namerdim" havalarına bürünüyor, merdi kıpti şecaaat arzedeyim derken sirkatini ortaya koyuyor. Hadi dön.
Bu nasıl memleket sevgisi ki, binlerce , onbinlerce memleket evladının kanının akmasına neden olacak, acılara , elemlere sebebiyet verecek olaylar/ihtilal/ için "askerlere daha ne duruyorsunuz, hadi hareketlenin" demek aymazlığını gösterebiliyor.
Hani idam da edileceğini bilsen geri dönecektin, hadi dön bakalım. Niye New York’lara çakıldın kaldın?
"TSK dan ümimidimi kestim, Yahudilere dalıyorum" dediği bu olsa gerek.
Şimdi New York’larda daldığı Yahudilerden BU MEMLEKET İÇİN MEDET UMUYOR!!!
Öyle anlaşılıyor ki, adam buraları Filistine çevirecek. Hele bir denesin, görelim mevla neyler, neylerse güzel eyler. Yahudileri orada , biz buradayız.
İlliyeti iyice kavramak için dava arkadaşı Şener Eruygur’da yakalanan dökümanlar arasında çıkan bir belgeyi daha görüşlerinize arzedeyim.
Jandarma Genel Komutanlığına kadar yükselttiğimiz Paşamız Şener Eruygur’da ele geçen,Mason Biradelerin Convent Otelde yaptıkları toplantıda aldıkları kararları içeren belge gözümüzün fal taşı gibi açılmasını gerektirmektedir.
Buna göre
1-Türkiyede özellikle "hassas noktalarda ve basın sektöründe çalışan mason biraderler uyarılacak, deşifre olmamaları sağlanacak,
2-Dinci teşekküllerin önlenmesi konusunda basındaki arkadaşların rolleri hatırlatılacak, tedbir almaları istenecek,
3-Halkçı Partilerin kadrolarındaki biraderlerin miktarının çoğaltılması ve bunların etkilerinin takviyesi sağlanacak,
4-Türk Devletlerinin Türkiye Cumhuriyeti ile birleşmesini önlemek üzere kamuoyunun böyle birliğin zararlı olacağı yolunda yönlendirilmesi temin edilecek,
5-Dini guruplar arasındaki ihtilaf ve bölünmelerin körüklenerek, Masonluk aleyhindeki etkilerinin zayıflatılması sağlanacak,
6-İsmi geçen mason biraderlerin dayanışmalarının güçlendirilmesi .
Sevgili dostlar inanamıyorum, gerçekten inanamıyorum.
İstanbul gibi bir ilin ŞEHRİEMİNLİĞİNİ yapan ve bu sayede Türkiye zenginleri arasına giren bir insanın söyledikleri, konuştukları, arazisinde saklanan silahlar ile Jandarma Genel Komutanlığına yükselen bir kişinin yaptıkları bu ülke insanını hakikaten şaşırtıyor.
Nasıl bir sarmal ile karşı karşıya olduğumuz ayan beyan ortaya çıkıyor.
Ve bu "arzı mevud" inancının öyle saflıkla geçiştirilecek bir talep olmadığı iyice kendisini fahşediyor.
Arzı Mevud da mı ne? Onu da siz bulun.Benden bu kadar.