ASKER RAHATSIZ

Önemli bir rütbeye sahip olan Askere sordum. Bu olup bitenlere ne diyorsun, gelişmelere Asker nasıl bakıyor. Bir sürü darbe planı ortaya çıkıyor. Planlar fahşoldukça , adamlar hakkında davalar açıldıkça, bıkmadan, usanmadan ve dahi korkmadan yeni darbe planları hazırlanmış, siz bu olup bitenleri görmüyor musunuz, yoksa bunları  "rutin" çalışmalar olarak mı değerlendiriyorsunuz, yani herkes işin içinde mi, bu hali ile Ordunun darbe planları yapmaktan başka bir işi gücü olmadığını mı düşünmemiz gerekiyor diye sorduğumda,

Bana aynen şunları söyledi:

Ağabey gerçekten bu gelişmelerden ordunun büyük kesimi çok rahatsız. Hiç öyle oturup sabah akşam darbe planları yapmak, hükümeti devirmek, iki yüz bin insanı alıp stadyumlara tıkmak, cezaevlerine koymak, yeni cezaevleri ihdas etmek, vurmak, kırmak, tepelemek gibi kavramların ,düşüncelerin Ordunun büyük çoğunluğunda karşılık bulması asla söz konusu değil. Biz de hayret ediyoruz. Nedir bunlar diye. Ve Ordunun artık ,kendini matah bir şey zannederek, ikide bir de izzet ve şerefimizi ayaklar altına alan kendi içlerindeki ahlaksızlara,dayanacak gücü kalmadı. Bakınız bu Ordunun yakın zamana kadar kamuoyu önündeki itibarı hep % 90 ların üzerinde olmuştur. Bu oran % 85 lerin altına hiç düşmemişti. Geçen gün önemli bir kamuoyu kuruluşu tarafından yapılan araştırmada itibarımızın halk nazarındaki değerinin yüzde altmışbeşlere kadar düştüğünü görmekten hepimiz büyük üzüntü duyduk. Bu ahlaksızlar yüzünden halk nazarında itibarımız kalmadı. Biz bunu hakketmiyoruz. Çünkü gece gündüz demeden bu milletin bekası için gayret sarfediyoruz. Dünyanın en belalı coğrafyasında , ülkemizi korumak, milletimizin bekasını sağlamak için her türlü tehlikeyi göğüsleme mücadelesi veriyoruz. Tüm olumlu gelişmelere rağmen sağımızın solumuzun ateş çenberi içerisinde olduğunu kimse hatırdan çıkarmasın. Bugün Balkanlarda her zaman patlamaya hazır sorun alanları var. Bu sorun alanları elbette bizim yakın gözlemimiz altında.  Batı Trakyada, Bulgaristanda ki soydaşlarımızın durumu bizi yakında ilgilendiriyor. Irak’ın durumu malum.Ermenistan’ın talepleri, Azerbaycan’ın Yukarı Karabağ problemi bizim en önemli sorun alanlarımızdır. PKK sorunun çözümünde önemli adımlar atılmış olsa da, bugünden yarına çözülmüş gibi durmuyor. İsrail ile olan münasebetler kaygı verici duruma geldi. İsrail yaptıklarına hak verince, sizi dost kabul ediyor. Fakat eksiğini ,gediğini ortaya koyduğunuzda,her an sizi parçalamaya hazır kaplan kesiliyor. Bunu görmezden gelemeyiz. İran’ın nükleer enerji santrallerine, nükleer bomba üretiliyor gerçekçesi ile bir HAÇLI SEFERİ başlatılabilir. Bu tufan sırasında önümüzü görmemiz, halkı ile bütünleşmiş, güçlü bir ordu sayesinde olabilir. Aksi gibi katlanılması güç zararlarla karşı karşıya kalırız. O açıdan Ordunun yıpranmaması lazım, dedi.

Peki sizi kim yıpratıyor, hem bu halkın sizi sevdiğini söylüyorsunuz, hem de olan biteni halk size yakıştıramayıp , eleştirince kızıyorsunuz, burada suç halkın mı? diye sordum.

Hayır ben halkta zerre kadar kusur bulmuyorum. Bu güne kadar neden bu silahlar alındı, neden bütçenin büyük kesimi Ordunun ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılıyor, bir milyon Orduyu biz neden besliyoruz diye halktan bir tepkiyi hiç duymadım. Milletimizin kahir ekseriyeti , Askerliğini yapmayan oğlunu, evlattan saymıyor. İnsanlarımız seve seve vatan görevine koşuyorlar, biz daha ne istiyelim. Benim bütün karşı çıkışım, içimizdekilerin bu oyunlara gelmesine. Maalesef Ordu içerisinde , artık gelenek midir, nedir bilmiyorum, her zaman "cuntalar" var ve biz bunu bir türlü temizliyemiyoruz. Özellikle General sınıfına geçenlere bir hal oluyor. O aşamadan sonra sanki bunların Milletle, Ordu ile ilgileri kesiliyor. Bir başka dünyanın insanı olup çıkıyorlar. Bakın size bir şey söylüyeyim, bu yazılanlar az bile, herkes uyanık olsun. Gerelkurmay Başkanı hayret ediyorum, nasıl oluyor da bunlar sızıyor diye bir cümle kullandı. Ne demek sızmak. Testi içerisinde su varsa sızar, yoksa sızmaz. Testideki su kokmuş ve maalesef sızıyor. General seviyesine gelmemiş subaylar arasında "disiplinsizlik sebebiyle ordudan atılanlar" diye bir tabir duyarsınız. Orda burda ana avrat küfürle eylemlerini matah bir şey gibi sunmaya çalışanlar, iyice fahşolduklarından , haklarında soruşturma açılır ve ordudan tardedilirler, fakat General seviyesine gelmiş olanlar için aynı şey yapılamaz. Onlar büyük bir koruma zırhına bürünürler. Çünkü ipi çekince çorap sökülür. Çoğu zaman buna ceraset edilemez. Genelkurmay’ın bu alanı dizayn edebilmesi için, İç Hizmet Kanunun 35.maddesinin ve Milli Güvenlik Siyaset belgesinin yeniden düzenlenmesi lazım. Kara göründü. Darbe planlarının, cuntaların böylesine fahşolmasının sebebi, Askerin rahatsızlığıdır. Yalnız siviller sağlam durmuyor, kendi hırsları, ihtirasları için, orduyu gaza getirmeye çalışıyorlar. O zaman da bu sergerdeler ortaya çıkıp, bakın halk bizim arkamızda, siz gerçekleri görmüyorsunuz diye ahkam kesiyorlar. Ben suçun en büyük bölümünü halk desteğini elde edemeyen siyasetçiler ile bu alanı kullanarak bir yerlere gelmeye çalışan bürokratlarda görüyorum. Hatırlarsanız, bir kısım Yüksek Yargı Organına atanacak  Hakim ve Savcılarla ilgili olarak Asker kişilerin devreye girdiğinden söz edildi. Bu olacak şey mi? siz bir General desteği ile bir yere gelirseniz, onun emir eri olursunuz. O zaman ortada hak kalır mı, adalet gerçekleştirilebilir mi? Bunlar al gülüm ver gülüm hesabıdır. Unutmayın bizim gibi Vatanını , Milletini seven ve bu gibi değerleri her şeyin üstünde tutan subaylar, gerçekten rahatsızız dedi. Kalktı bir ruh gibi ortadan kayboldu. Çayını bile yarım bıraktı.

BELLİKİ ÇOK KIZGINDI.