ASKERİ MÜDAHALE Mİ YANLIŞ(2)

Dünkü yazımda belirttiğim zikzaklı da olsa bizi doğruya götüren hareketler, aşağıdaki gelişmelere sebebiyet vermemelidir.

Yukarıdaki doğrular, kendi mantığı içerisinde kimi zaman çelişki gibi gözükse ve zikzak çizse de, bizi genel doğrulara götürdüğü için, doğru doğru idi ve çok mükemmel gelişmelere gebe idi.

Ama olan oldu, Suriye Arap Baharına gafil avlandı, tüm yeniliklere açık Beşşar Esed’i, Baas rejiminin şiş göbeklileri fena yanılttılar. Aman başkan dikkat et, bunlar ülkeyi bölmeye çalışıyorlar, seni başkanlıktan al aşağı edecekler, bu gidişin geri dönüşü yok, biz gidersek rejim sarsılır, halk biri birine girer, İhvani Müslimin(Müslüman kardeşler) işe el koyar, mezhebimizin(Nusayri) attığı temeller sarsılır, kan gövdeyi götürür, mezhep mensuplarının malları mülkleri paymal edilir, bu işe ancak sen dur diyebilirsin, diren, senin ciddi devlet adamlığın, kuvvetli şahsiyetin bu işlerin üstesinden gelir, nerede bir yapılanma varsa vur, kır, tankları üstlerine sür, öldür, bitir onları başkan bitir, dediler ve maalesef bugünlere geldik.

Beşşar Esed, maalesef tarihten ders almadı, yeniden kendi halkının üzerine otomatik silahlar, tüfekler, roketatarlar, tanklar ve toplarla gidiyor. Alçak yiğitsen İsrail’in üzerine gitseydin ya.

Halk sefil ve perişan, durmadan evlatlarının cansız bedenlerini bu aziz mübarek ayda caddelerden toplayarak, toprağa veriyor.

Buna kimsenin gerçekten dayanması mümkün değil.

Hele İslami Hassasiyeti ve duygu yönü Ramazan ayı münasebeti ile en üst seviyesine çıkmış olan Sayın Başbakanın tahammül etmesi nerede ise imkansız. Sokaklardan parçalanmış insan cesetleri toplanmasına daha fazla dayanamayan Sayın Başbakan, Salı günü Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Beyi Suriye’ye göndereceğini ve gelişmelere en üst perdeden son sözlerin söyleneceğini ve alınacak cevaba göre sonraki adımların atılacağını söyledi.

Suriyeliler buna aynı tonda cevap verdiler. Ahmet Davutoğlu bize sert mesajlarla gelirse, daha fazlasına muhatap olur dediler.

Giden ve alınacak olan mesaj ne olursa olsun, ortaya çıkan netice, Türkiye’nin bir başına veya herhangi bir organizasyon ile Suriye’ye bir Askeri Müdahalesine sebebiyet vermemelidir.

ZATEN SAYIN DIŞ İŞLERİ BAKANIMIZIN MESAJLARIN BU DOĞRULTUDA OLMASINA ASLA İHTİMAL VERMİYORUM.

ÇOK DEĞEİL, DAHA DÜN GİBİ, TÜRKİYE ABD İLE BİRLİKTE IRAK’A GİRMEK İSTEMİŞ, ANCAK BU DURUM TBMM Sİ TARAFINDAN ENGELLENMİŞTİ.

Irak’ta ABD nin içerisine düştüğü batağın dehşetli günlerinde Sayın Başbakan ve dönemin Dışişleri Sayın bakanı Abdullah Gül bey, aynı batağa saplanmadığımız için ALLAH’A şükrettiklerini açıklamışlardı.

Sayın Başbakan bir çok kez, Irak’da bir Milyondan fazla insanın öldüğünü, yüz binlerce kadının dul, milyonlarca çocuğun babasız kaldığını, insanların ırzına geçildiğini, KOSKOCA BİR MEDENİYETİN YERLE BİR EDİLDİĞİGNİ ve DEVLET ADAMLARININ BU GELİŞMELERDEN DERS ÇIKARTMASI GEREKTİĞİNİ söyledi. Bu sözler tarihin sayfaları arasında var.

Suriye’yi yere serecek, İsrail’i güçlendirecek yeni bir Operasyonda Türkiye yer alırsa, Iraktakinden daha beter bir batağa saplanmış olur. Orada muhtemel bir başarısızlık, yani Suriye halkının top yekun, ülkemiz bir işgal ile karşı karşıya, bunu önlemek hepimizin görevi diyerek, kurtuluş mücadelesine girmesi, bu bölgedeki dengeleri allak bullak eder.

İŞE İRAN DA KARIŞIR İSE, TÜRKİYE İSLAMA KARŞI KÜFFAR İLE İŞBİRLİĞİ YAPAN BİR ÜLKE KONUMUNA İTİLMİŞ OLUR.

BÖYLE BİR HALDE AK PARTİ ÜLKE İÇİNDE VE DIŞINDA, DAYANMIŞ OLDUĞU MANEVİ DİNAMİKLERİNİN TÜMÜNÜ KAYBETME TEHLİKESİ İLE KARŞI KARŞIYA KALIR.

Yazı daha da uzayabilir.

Ama sonuca gelmeliyim.

Şimdi Türkiye’ye düşen, gidip Suriye’ye savaş notası vermek değildir.

Ne yapıp edip, kardeşlerin arasını bulmaya çalışmalıdır. Suriye’nin silahlı bir müdahaleye maruz kalmaması için, Şam’da adeta kamp kurulmalıdır. Gittim,söyledim, geldim, olmadı olmaz.

Bölgede ve dünyada Ak Parti iktidarları zamanında elde edilen kazanımlar bir anda heba edilmek istenmektedir.

Bu tuzağa ne Ak Parti ve ne de Sayın Başbakan düşmeyecek kadar salim akıl sahibidir. Ne doğrudan ve ne de dolaylı olarak topraklarımızın bu iş için kullanılmasına imkan vermeyeceklerdir.

Tabii bir de Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül beyin bu konuda takınacağı tavır çok önemlidir. Beşşar şimdi ülke dışına çıkamaz. Ama Sayın Cumhurbaşkanımızın Suriye’ye bir gezi planlaması ve Suriye rejiminin her ne olursa olsun "BİZİM DIŞIMIZDA" başına gelecek belayı iyi hesaplaması gerektiğini açıklaması büyük ehemmiyet taşıyor.