AYAZ
Sultan Mahmut’un 30 veziri vardı. Bunlardan yirmi dokuzuna aylık bin lira maaş verir iken, Ayaza 30 bin lira veriyor ve durum vezirler arasında büyük tartışmalara, dedikodulara sebebiyet oluyordu.
Bizden fazlalığı neymiş ki, Padişah ona bizim tam otuz katımız miktarında maaş veriyor diyorlardı.
Her birisi kerli ferli olan vezirler, Anadolunun bir köyünde eğitim almamış, saray terbiyesi görmemiş Ayaz’ın hangi amaçla Saraya getirildiğini de bilmiyorlardı.
Ama 29 vezirin tamamı Ayaz’da belirli bir feraset bulunduğunu da görmüyor değillerdi.Ayaz’ın gerçekten kabul edilemeyecek miktarda bir maaş almasının nedenini de anlayamadıklarını ifade etmekten çekinmiyorlardı.
Bu konuşmalar zaman zaman Ayaz’ın yüzüne karşı yapılıyordu.
Ama o tüm bu söylenenlere aldırış etmiyor, işine bakıyor, görevini yerine getirmeye çalışıyordu.
Padişah bir gün emir verdi.
Bir Kervan tanzim edilecek ve Payitaht dışında bir yere gidilecekti.
Sefere 30 vezirin tamamı da katılacaktı.
Padişah ve beraberindekiler epey yol aldıktan sonra bir yerde konaklamaya karar verdiler.
Vüzera heyeti sebebi açıklanmayan bu yola çıkışın ne anlama geldiğini anlamaya çalışıyorlardı.
Çeşitli yorumlar yapılıyor, sonunda kimse bu seyahatin sonucunun nereye varacağını bilemiyordu.
Seyahatin 3. Gününde, bir yerlerden gelen kalabalık kervanın kendilerine yakın bir alana konakladıklarını gördüler.
Padişah vezirlerden birisini çağırdı.
Git bak bakalım, bu Kervan nereden geliyor?
Vezir gitti, Kervanın nereden geldiğini sordu.
Aldığı cevabı Padişaha getirdi.
Efendim REY şehrinden geliyorlarmış.
Padişah bir başka vezirini çağırdı, git bak bakalım Kervan nereye gidiyor sor gel dedi.
Vezir gitti, döndü geldi. Efendim kervancı başına sordum. İsfehana gidiyorlarmış.
Padişah bir başka vezirini yanına çağırdı.
Git sor gel bakalım, bu seyahatin amacı neymiş?
Vezir gitti sordu geldi, efendim ticaret yapmak amacındalarmış dedi.
Padişah bir başka vezirini çağırdı.
Sor gel bakalım, ne zamandan beri yoldalarmış.
Vezir gitti kervancı başına sordu ve geri döndü.
Efendim 3 günden biri yola koyulmuşlar, şimdi istirahate çekilmişler dedi.
Padişah şöyle derli toplu bir cevap alamamış olmanın ve işi daha fazla uzatmanın anlamsızlığını düşünüp, Ayaz’ı çağırdı. Ayaz git sor bakalım, yolları ne kadar kalmış, öğren gel dedi.
Ayaz gitti döndü.
Ve
Devletlu Padişahım.
Kervan 3 gün önce Rey’den yola çıkmış, İsfehana ticaret için gidiyorlarmış. Kervanda 30 atlı, 40 develi, 30 katırlı toplamda yüz binekli insan var. Her bineğe iki kişi biniyor. Böylece Kervandaki insan sayısı iki yüz. Yolları Payitahtınıza uğramış. Bu topraklarda hüsnü kabul görmekten mutlu olduklarını ve size karşı büyük sevgi ve ihtiram beslediklerini ifade ediyorlar. Ayrıca bir emrinizin olup olmadığını soruyorlar. Eğer imkan verirseniz, bir heyetin bağlılıklarını beyan etmek üzere huzurunuza gelmesini murad ediyorlar, dedi.
Padişah vezirlerine döndü ve sizin her birinize verdiğim maaşın tamamını Ayaz’a vermemdeki sebebi anladınız. Her birerlerinize bir takım emirler verdim, gidip verdiğim emrin gereğini kendinizce yerine getirdiniz. Adeta bir köle gibi davrandınız. Mülkümüze uğrayan bu kişilerin en ince ayrıntısına kadar, mülkün sahibi gibi ne yapmak istediğini araştırmadınız. Ama Ayaz, efradını mani ağyarını cami bir tarzda kendini ülkemin bütün meselelerinden sorumlu bir insan olarak gördü, akletti, gitti işi her yönüyle araştırdı ve cevabını getirdi. İşte bunun için ben Ayaz’a size verdiğim maaşın 30 katını veriyorum dedi.
Vezirler manzara karşısında ne diyeceklerini şaşardılar. Ayaz’a dönüp, sen okumamış, ümran görmemiş birisi olarak nasıl oluyor da bizim yirmi dokuzumuzun göremediğini gördün dediler.
Ayaz onlara döndü ve dedi ki, Allah Resulü de okumamıştı, Peygamberlik öncesi Veli idi. Verdiği sözü tutar, yalan söylemez, harama bulaşmaz, hırsızlık yapmaz, herkes onun elinden ve dilinden emindi. Onun için Muhammedül Emin sıfatını müşrikler vermişti ona. Verdiği söz üzerine gittiği yerde 3 gün beklemişti muhatabını. O sebeple Peygamber oldu. Vahiy ile müeyyed hale geldi.
Salla başı al maaşı vezirler çoktur. Çoğu zaman bunlar en akıllı insanlar olarak kabul edilir. Olsun.
Amma beş kuruş almasalar da her Padişahın bir Ayaz’a ihtiyacı var.
Japon Başbakanı Şintao Abe’nin her önemli karar öncesinde, bir yanlış yapmamak için, Buda Manastırına giderek, Budist Rahipten heyet huzurunda sırtına yediği sopalar, aklıma MEVLANANIN bu hikayesini getirdi. Bana sorsalar kafa göz yarmayacak dünyalık sopa mı, yoksa zebanilerin cennah mı, hangisini tercih edersin.
Aman gözüne kurban olayı Sultanım,
Dünya sopasını yemeyi tercih etmemizin sebebini anlamıyor musunuz?