BARIŞ VUVUZELALARINI ÖTTÜRECEĞİZ

2 gün üst üste 17 canın toprağa serildiği biri sırada kimileri,Sayın Başbakanın ortaya çıkarak avazı çıktığı kadar bağırmasını, her şey bitti demesini,bundan sonra teröristlere anladıkları dilden cevap verileceğini ilan etmesini bekliyordu.

MHP lideri Devlet Bahçeli terör örgütünün  teslim alınmasını, bunun için derhal olağanüstü hal ilan edilmesi gerektiğini söylüyordu.

O anda Kandil’in etrafının sarıldığını, çemberin giderek daraltıldığını ve son darbeyi vurmak isteyen orduya sanki gerekli emrin verilmesinde gecikmenin söz konusu olduğunu düşünmeye başladım.

Tabiiki böyle bir şey olmadığına göre, Devlet Bahçelinin istediğinin ne olduğunu herkes gibi bende akletmeye çalıştım.

Evet Bahçeli doğrudan doğruya ordunun Irak’a gönderilmesini , Kandil’in sarılmasını, bu arada karşı çıkma durumunda olmaları halinde Kuzey Irak Kürt yönetimi peşmergeleri ve bu bölgeyi denetimi altında tutan ABD orduları ile savaşmamızı istiyordu.

Bu mümkün mü diye falan düşünürken, birden aklıma Kuzey Irak’ta ABD ile anlaşmalı olarak görev yapan Türk Askerlerinin başına ABD askerleri tarafından çuval geçirilmesini hatırladım. Türkiye’nin bu alçakça saldırıya karşı bir şey yapmadığını, askerlerimizin kendilerini korumadıkları aklıma geldi. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak Bahçelinin de benden farklı bir konumda olmadığını düşündüm.

Yaşar Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanlığı döneminde ordu,Irak hududuna yakın bölgede 2 metrelik kar üzerinde kış tatbikatına girişmiş , askerin günlerce dağda kalacağı,teröre büyük bir ders vereceği,onları barındıkları mağaralarda vuracağı "propoğandası" yapılmıştı.

O tatbikat öyle günlerce değil, sadece 3 gün sürdü. Tatbikat sırasında 20 ye yakın teröristin öldürüldüğü haberi basına verildi. Çok başarılı bir operasyon gerçekleştirilmiş ve terör örgütüne kış ortasında gerekli dersin verildiği söylenmişti.

Ben o operasyona katılan Hakkarili  köy korucularından birisi ile konuşmuştum. Ağabey bunlar askerle birlikte bizi de kış ortasında "SARIKAMIŞ" faciasına uğratacaklardı. Çok askerin eli ayağı soğuktan dondu ve bir tek örgüt mensubu da vurulmadı demişti.

Bu operasyonun kararını veren başarılı komutan Büyükanıt, daha sonraki bir beyanatında biz ordumuzun bütününü Kandil’e göndersek, terörü bitiremeyiz diye dehası ile mütenasip bir açıklama yapmıştı.

Bu girişten kasdım şu: Türkiye’nin dağlarına çıkan da , Kuzey Irak’ın dağlarına giden de bizim çocuklarımız. 40 bin 50 bin insanımız bu dağlarda hayatını kaybetmiş ise, bu ordu ve bu halk durdukça "silahların konuşturulması" ile sorunun üstesinden gelmek artık imkansızdır.

Bir başka yolun bulunması , bir başka siyaset tarzının söylemlere hakim olması şarttır.

İşte o yolu dün Sayın Başbakan büyük bir cesaretle yine ortaya koydu.

"Savaşın ve terörün diline mahkum olmayacağız.

Onlar savaş dedikçe biz barış VUVUZELALARINI öttüreceğiz(C.T),

Bu topraklarda kardeşliği hakim kılmak, huzur içerisinde yaşamak şiarımız olacaktır.

Demokratikleşmeden, bu konuda ki açılım kararlarından geri adım atmayacağız.

Yaptığımız demokratik açılımlar sebebiyle terörün arttığını söyleyenler, yılda 3-4 bin insanın hayatını kaybettiği dönemlerde açılım mı vardı, bunu da söylesinler." Dedi.

Evet 17 insanımızın şehit verildiği günün ertesinde Sayın Başbakanın bu çıkışı, eminim terör örgütünü de bir değil, bin defa düşünmeye sevkedecektir.

Genelkurmay Başkanından sonra Sayın Başbakanın Olağanüstü hal yok sözü, bu tür girişimlerden bugüne kadar hiçbir şey elde etmeyen, sadece nemalanan bir çok kesimin o meş’um heveslerini kursaklarında bırakmış, Doğu ve Güneydoğu insanını bir kez daha ziyadesi ile memnun etmiştir.

Hükümetin bu konudaki iyiniyetinden doğu ve güneydoğu insanının artık zerre kadar şüphesi kalmamış ve sorunun barışçıl yollarla çözümünde gösterilen gayretler takdirle karşılanmıştır.

Bu açıklamalardan sona göreceksiniz, bir anda azan terör,hepimizi hayrete düşürecek biçimde başaşağı inişe geçecektir.

Bunun ilk işaretini BDP eş başkanı Gültan Kışanak’ın dün Meclis gurubunda yaptığı konuşama ile alınmıştır.

Cumhurbaşkanımız ile yaptığı görüşmeden sonra Gültan Hanım Meclis gurubuna hitap ederken, kendi iç sorunlarımızı dış güçlerin kaşımasına fırsat vermememiz gerektiğini söylemesini çok anlamlı  buluyorum.

Öyle anlaşılıyor ki, Gültan Hanım Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül bey tarafından,bizim şu anda bilmediğimiz biçimde  bilgilendirilmiş ve belki de hayatında ilk defa bu tarzda  "KİMİ GERÇEKLER İLE YÜZ YÜZE" gelme imkanı bulmuştur.

Bu cümleleri öyle es geçmeyin.

Ya birileri bizi Tavşan-Tazı yerine koymuş ise… Gültan Hanıma bu durum belgeleri ile gösterildi ise…

Tabii bizim yazılarımız bir gün önce yazılıyor,siz bir gün sonra okuyorsunuz. Benim dünkü yazım Gültan Kışanak’ın Sayın Cumhurbaşkanımız ile yaptığı görüşmeden önce yazıldı. Orada buna geniş bir şekilde işaret var. Tabii bizde ara sıra ABDAL oluruz.

ŞİMDİ BARIŞ VUVUZELALARINI ÖTTÜRMENİN ZAMANI.

BU VUVUZELALARDAN BİRER TANE ALIP, SİYASİ PARTİLERİMİZİ ZİYARET ETMEK İSTEYENLER OLURSA, BEN YANLARIMDA OLACAĞIM. FİKİR BENDEN, EYLEM SİZDEN.