BAŞARILI OLMUŞ İHTİLALİN MEŞRUİYYETİ İLK DEFA SORGULANACAK
Ama ben artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını görüyorum.
Bir çok insan Anayasadaki bu geçici 15.maddenin kaldırılmasını sembolik bir gelişme olarak görüyor. Bunun böyle olmadığı değişiklilğin gerçekleşmesi ile ortaya çıkacak. Laf falan değil, 12 Eylül rejimini yaratanlar, başta Kenan Evren olmak üzere, tabir caiz ise kaçacak delik arayacaklar.
Bir kere şu ortaya çıkacak.
Hani hep derler ya, ihtilaller başarılı olur ise, karşımıza yeni bir "rejim" çıkar ve meşruiyyet kazanır.
OYSA
GEÇİCİ 15.MADDENİN KALDIRILMASI İLE BİZDE İLK DEFA BAŞARILI OLMUŞ İHTİLALİN-ŞİLİ VE YUNANİSTAN ÖRNEKLERİNDE OLDUĞU GİBİ- MEŞRUİYYETİ SORGULANIR HALE GELECEK.
Bir çok insan ne var canım, geçici 15.maddenin kaldırılması ile bundan böyle ihtilal yapacakların daha iyi düşünmesi gerektiğini, yoksa 12 Eylül rejimini yaratanlar bakımından zamanaşımı sebebiyle çok fazla bir şey yapılamayacağını düşünüyoruz diyorlar.
12 Eylül 1980 ihtilalini yapanlar 1983 yılına kadar eylemlerine devam ettiler. Bu rejime dayalı olarak bir çok insanın ölümüne karar verdiler. Mesela Kenan Evren’in o meşhur "biz kimse arasında bir ayırımcılık yapmadık, bir soldan astığımızda bir de sağdan astık,sanki gözlerimi kapayarak imzamı attım, hiç ellerim titremedi" dediği eylemlerin tarihi ile, 1983 yılına kadar devam eden diğer eylemlerin tarihine bakıldığında, zamanaşımı meselesi ciddi manada tartışma konusu olacaktır.
Ayırca insanlar ihtilalcilere karşı herhangi bir dava açamadılar ise, bunun yegane engeli, geçici 15.maddedir. İhtilalcilerin işlemiş oldukları suçlarla ilgili olarak zamanaşımı meselesi engelin kalktığı tarihe kadar durmuş olmaz mı?
Bunu Milletvekillerinin dokunulmazlıklarına benzetebiliriz.
Bir Milletvekili , Milletvekili seçilmeden önce suç işlemiş ise davası yasama görevinin sona ereceği zamana kadar duruyor, yasama görevinin bitmesi ile birlikte yargılama kaldığı yerden devam ediyor.
Kenan Evren ve arkadaşlarının yapmış oldukları ihtilalin hiçbir şekilde sorgulanamayacağı yolunda Anayasaya koydukları geçici 15.madde ile bir nevi elde ettikleri dokunulmazlık zırhı, bu maddenin kaldırıldığı tarih itibariyle sona ermekte ve yargılanmalarının önündeki engeller kaldırılmış olmaktadır.
Diyelim ki, Kenan Evren ve arkadaşları hakkında davalar açıldı, Mahkemelerce deliller toplandı, yargılamalar yapıldı. Sonucunda onların suçlarının SABİT OLDUĞU, ANCAK SUÇLAMALARIN DAVA VE CEZA ZAMANAŞIMINA UĞRADIĞI YOLUNDA KARARLAR VERİLDİ… (Bağlısı bulunduğumuz Avrupa Hukukunda işkence ve kötü muameleden ötürü ceza ve dava zamanaşımı söz konusu değil, bunu da burada hatırlatmış olalım)
Bu az bir şeymidir.
Bu esnada Mahkemeden Mahkemeye gidip gelen Kenan Evren ne yapar , ne eder. Basına yansıdığı gibi gerçekten ihtihar mı eder, bunları şimdiden bilmek imkansız.
Devlet Cem Uzan olayında olduğu gibi, 1980 rejiminin kuvvetli hava paşası Tahsin Şahinkaya’nın malvarlığına tedbir koydurur mu? Dünyanın ikinci büyük zengin generali olmak için hangi işleri yaptığını sorar mı? ABD deki malvarlığının Türkiye’ye getirilmesi için çalışır mı? Bakıp göreceğiz.
KONULAR "ÇOCUKLUĞA" VURULMAYACAK KADAR ÖNEMLİDİR
CHP DERSİM HALKINDAN ÖZÜR DİLEMELİDİR
Evet Kemal Beyin CHP de işbaşı yapmasından sonra üzerinde durduğu en önemli konular, işsizlik, aşsızlık gibi topluma gerçekten derinden tesir eden meseleler oldu. Bu meseleleri büyük insanlar gibi takdim etti/ediyor.
Bu memlekette iş ve aş meselesini önemseyemen iktidar mı var. Bütün iktidarlar insanların karınlarını doyurmadan, onlara çalışacakları doğru dürüst bir mekan temin etmeden iktidarlarını sürdüremeyeceklerini bilirler.
Çünkü kalkınmış olan batı ülkelerinde bile artık iş ve aş sorunu oldukça önem taşıyan konuların başında geliyor.
Oysa Türkiye’nin batılı örneklerine göre daha çok iş ve aş kapısı yaratmaya ihtiyacı olduğunu herkes biliyor. O açıdan bütün hükümetler güçlerini bu alana sevktetmişlerdir. Kimisi başarılı olmuş, kimisi de başarısız.
40 yıldan beri kimi yıllar yüzde yüzleri aşan enflasyonu tek haneli rakkamlara indiren hangi hükümet ise o başarılı ,diğerleri maalesef başarısız olmuştur.
Bir bankanın gecelik pozisyonunu koruyabilmek için yüzde 14 binle faiz aldığını herhalde hiçbirimiz unutmadık. Oysa şimdi faiz oranları tek haneli enflasyon rakkamının biraz üzerinde. Bu oranın daha da aşağı çekilmesi hepimizin isteği.
Ama hükümet etmede üzerinde durulması gereken tek konu ekonomi değil. Türkiye’nin bir Kürt sorunu var, Alevi sorunu var, azınlıklar sorunu var, din ve inanç özgürlüğü önündeki engelleri kaldırma sorunu var, geçmiş dönemlerde yapılmış olan haksızlıklarla yüzleşme sorunu var.
Hepimiz farkındayız, Kemal bey bu konularla ilgili olarak tek bir kelime söylemiyor. İŞİ ÇOCUKLUĞA VURUYOR. Hele Dersimin tek partili CHP iktidarı döneminde bombalanması ile ilgili olarak, ben henüz doğmamıştım demesi, geçekten ibretlikti.
Diyelim Kemal bey iktidara geldi. Az yukarıda saydığımız konuları önüne koydular. Kemal bey bunlar benim iktidarımdan önceki konular, ben bunlarla ilgilenemem mi diyecek?
Kemal Bey,Partinin başına geçmeden önce Onur Öymen’in Dersimin bombalanması olayını makul gösteren açıklamasını eleştirmiş ve Onur beyin özür dilemesi gerektiğini açıklamıştı. Partinin başına geçti, Onur bey ile ilgili olarak bir şey yapmadığı gibi, Dersimin CHP iktidarı tarafından bombalanması esnasında,kendisinin henüz doğmamış olduğu gerekçesi ile görmezden geldi, yani kendince tarihte kalmış olan bu olayın üstünü kapatmak istedi.
Dersim Katliamını makul gören Onur Öymen’den özür bekleyen Kemal Bey, ben o zaman doğmamıştım falan laflarını bıraksın, partisi adına DERSİM HALKINDAN ÖZÜR DİLESİN.
AMA O İŞİ "ÇOCUKLUĞA" VURUYOR.
Kemal bey bu tavrı ile partisi CHP yi , hiçbir zaman iktidar yapamaz.Türkiye’nin çözüm bekleyen köklü yapısal sorunlarını es geçen, onları ırgalayan bir kişiden, lider falan da olmaz.
DOĞMAMIŞ ÇOCUĞA DON DA BİÇİLMEZ.
DOĞDA GEL.