BAŞBAKAN YILDIZLAŞTI

Türkiye her gün biraz daha normalleşiyor.

Evet Türkiye’nin demokratik bir ülke olması için geçmişi ile yüzleşmesi, olan bitenler konusunda herkesin bilgi sahibi olması gerekiyor.

Cumhuriyetin kurulması ve takip eden günlerde neler yaşandığının bilinmesi, hepimizi gerçekten büyük ölçüde rahatlatacak.

Savaş yorgunu Türkiye yeni Cumhuriyetin temellerini atarken, sanki hiç sorunsuz günler geçirmiş gibi bir algıya sahip olmamız özellikle istendi.

İstiklal Mahkemelerinden, idam sehpalarından, toplu katliamlardan insanların bir şekilde haberi vardı, ama bunları dillendirmek o kadar kolay değildi.

Özellikle Dersimde topluluklar halinde insanların katli söz konusu olmuştu ama, bu nasıl gerçekleşmişti, neden olmuştu, durduk yere mi Devlet eyleme kalkışmıştı, yoksa, orada bir takım hareketlenmeler vardı da, o sebeple mi Askeri harekat gündeme gelmişti, bunları bilmiyorduk.

Şimdi biliyor muyuz, hayır. Bazı bilgiler ortaya çıktı, özellikle Sayın Başbakan tarafından bazı belgeler açıklandı ve bu açıklamalar karşısında Sayın Başbakan gibi bizlerde duygulandık. Ama hepsi bu. Daha çok bilgi ve belgeye ihtiyacımız var.

 Biz önemine binaen Sayın Başbakanın yaptığı o konuşmanın Dersim ile ilgili bölümünü olduğu gibi aktarıyoruz.

"Dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı Dersim'de analar ağlamadı mı" demişti. Yine o dönemin Grup Başkanvekili "Dersimli olmakla gurur duyarım" diyen Kılıçdaroğlu bu sözler karşısında sessiz kaldı. Ardından tepkiler üzerine gereğini yapın dedi. Daha sonra yine çark etti, arkadaşına destek çıktı. Onun için kendisine "Çarkçı Kemal" diyorlar.

Öyle kitaplar vardır ki, hayatınızı değiştirir. Size burada öyle bir kitap göstermek istiyorum. Necip Fazıl Kısakürek'in "Son devrin din mazlumları". Bu kitap yakın tarihimizde yaşanan mağduriyetleri anlatıyor. Resmi tarihin anlattıklarıyla yetinmeyen bir nesil o güne kadar kendisine anlatılmayan birçok şeyi öğrenme fırsatı buluyor. Bu kitap zaman zaman yasaklatıldı. CHP ortak yönetimleri zamanında ağırlıklı olarak yasaklandı. Benim dönemimin Dersim'le tanışması bu kitap sayesinde oldu. Üstad Alevi dememiş, Din ve namus uğruna hayatını feda edenlerden söz etmiş. Sayın Kılıçdaroğlu sen niye demiyorsun. Metiner sizin aşiretten bahsetti bunlardan neden bahsetmiyorsun. Üstad Kürt dememiş Alevi dememiş. Sadece din mazlumları olarak bunları ele aldı. Ama sen gelip beni Ermeni diasporasıyla ayın kefeye koydun. Sana yazıklar olsun. Beni Ermeni diasporasıyla aynı kefeye koyanın alnını karışlarım. Haddini bileceksin.

Seyit Rıza'nın düşmana karşı savaştığından, dönemin valisi tarafından ödüllendirildiğinden kimse bahsetmiyor. Bakın bu rapor(Hamdi Bey diye birisinin hazırlamış olduğu) sadece yüz adet bastırılarak zata mahsus olarak belirli yerlere gönderilmiştir.

ÇOCUKLAR VE KADINLAR KATLEDİLDİ

Bu raporun 199. sayfasında, Dersim Türkiye için bir çıbandır. Bu çıban üzerinde ameliyat yapmak memleketin geleceği açısından farzı ayındır. Dikkat edin Farzı Ayın diyor. 201. sayfasında Dersim Türkiye için cehalet, dahili ve harici Kürtlük temayülüyle ortaya çıkmış bir çıbandır. Bunu engellemek için evvela silah toplayıp, ıslahat yapmak gerekir.

237 ve 246 saflarında önlemlerini açıklıyor.

Belge 1: 1935’te çıkan kanun: Tunceli vilayeti kanunu. İlk maddede Tunceli vilayetine kor komutan ve vali seçilmesi gerekir diyor. Vali ve kumandan gerek görürse aileleri bir yerden bir yere göç ettirebilir. Mahkemelerin verdiği kararlar, İdam dahi olsa, Vali istemedikçe temyiz edilemez ve gereği yerine getirilir.

1937 ve 1938’de havadan ve karadan yapılan müdahaleyle hareket eden her şey bombalanıyor.(BOMBALAMA İŞİNE ATATÜRK’ÜN MANEVİ KIZI SABİHA GÖKÇEN DE KATILMIŞTIR. C.T.) Çocuklar ve kadınlar katledildi. O dönemde başka parti yok. CHP kendisini bu işten kurtarmaya çalışıyor. Faturayı bana kesmek istiyor.

Orada asker olan Muhsin Batur anılarında şunları anlatıyor. “2 aya yakın Dersim’de görev yaptım. Okuyucularımdan özür diliyorum ve hayatımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum.” Diyor.

Üstat Necip Fazıl “İki tane çocuk süngületilerek babalarının yanına gönderiliyor. Bir kişi alevlerin içine atılıyor. Köy kurşunlanıyor, evler yakılıyor.” Diyor. Üstat kitabında şöyle anlatıyor “Birisi çocukları saklamaya çalışıyor. Çocukların öldürülmesi emri veriliyor. Fakat bunu kimse üstlenmek istemiyor”. Nihayet kara suratlı bir adam bulunuyor ve 20 çocuk öldürülüyor. Murat Suyu’nun kıp kırmızı aktığı rivayet ediliyor. Bunlar sana mı sıkıntı veriyor Kılıçdaroğlu.

Dönemin Malatya Emniyet Müdürü İhsan Sabri Çağlayangil şöyle anlatıyor, “Fındık Hafız idam edildi. İdam edilirken, Seyit Rıza görmesin diye, önünü kapattım. Seyit Rıza şunu diyor “Evladı Kerbalayık, bi hatayık, ayıptır günahtır” diyor. Binlerce insan öldürülüyor. Binlerce insan göç ettiriliyor. Binlerce kız çocuğu evlatlık veriliyor. Rahatsız mı oldun Kılıçdaroğlu. CHP’nin geçmişinde işte bu var. Hamdolsun bizim geçmişimizde bu yok.

DEVLET ADINA ÖZÜR DİLERİM

BELGE 2: 1939 tarihli bir belge. Jandarmadan gönderilmiş. Dersim’e yapılan zulmün bilançosunu açıklıyor. Ölü diri teslim olanların rakamlarını gösteriyor. 1936-1937-1938’de 13836 kişinin öldürüldüğünden bahsediyor. Deprem felaketinden bahsetmiyorum. Resmi belge bu. Belgenin altında dönemin İçişleri Bakanı’nın Faik Öztrak’ın imzası var. Kılıçdaroğlu nereye kaçıyorsun. Ben mi özür dileyeceğim sen mi? Eğer devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ben bu özrü dilerim.

BELGE 3: 1938 yılında Tunceli’den 11683 kişini sürdürülmesi için talimat veren belge. Altında dönemin Cumhurbaşkanı İnönü ve Başbakan Celal Bayar’ın imzası var. Bütün bu öldürülmelerin ardında İnönü’nün imzası var. Bütün bu katliamların altında İsmet İnönü’nün imzası var. Biliyorsunuz, Atatürk öldükten sonra İnönü Cumhurbaşkanı oldu. Bir imza daha var Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya. Kim bu Ali Çetinkaya, biliyorsunuz değil mi?(Kel Ali lakaplı Ali Çetinkaya Atatürk’ün en yakın arkadaşı idi. TBMM sinde bir tartışma esnasında Ardahan Milletvekili Halit  Paşayı vurarak öldürdü. Daha sonra Atatürk tarafından Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası mensuplarının yargılanmasında görev aldı. Verdiği kararlar çok tartışmalara sebep oldu, onlarca kişi parti kurdular, arkasından Atatürk’ü hal’ edecekler diye idam edildiler C.T.)  “Kel Ali”. Bu Kel Ali’yi Kılıçdaroğlu kahraman ilan etti. Sizin kahramanlarınız buysa bu ülke batar.

Sayın Başbakan sorumlu bir Devlet adamı olarak Dersimlilerden Özür diledi.
Tabii ki Dersimde hayatını kaybeden CHP si genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’da bu özürden nasibini almıştır, anladı ise.

Ama ben bu bilgilerden ve belgelerin açıklanmasından sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerinde olsaydım, kesin olarak CHP si genel başkanlığından istifa ederdim. Hele ki, ben Dersimin çocuğuyum sözünü göğsünü gere gere söylemiş iken.

İnsanlar zulmeder, ama kader adalet eder. CHP si Dersimlilere zulmetti(yalnız Dersimlilere mi, o ayrı bir konu) ama kader adalet etti ve Kılıçdaroğlu’nu getirdi CHP ni başına oturttu.

O bunu fırsat bilerek sadece Dersimlilerden değil, o dönemin zulmüne maruz kalan herkesten, Hanili Salih Beğden ve ailesinden, İskilipli Atıf Hoca’nın aziz ruhundan ve ailesinden özür dilemesi gerekir/di/.

Ama O, aynı zihniyetin insanı olan ERGENEKONCULARI  getirdi vekil yaptı.

Yakın gelecek için, onun bu özrü dileme basiretini gösterebileceğini düşünüyor musun diye soracak olursanız,

Hayır, hiç ümidim yok. Bu açıklamalardan sonra ya Alevi federasyonları ne yapacak, göreceğiz.