BAŞSAVCININ AB VURGUSU/EVET İŞTE BU
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yaptığı basın toplantısında Anayasa değişikliklerine değindi. Başsavcı doğal olarak,Anayasanın Parti Kapatma davalarında yapılmak istenen değişiklik kısmına vurgulu eleştiriler getirdi.
İnsanlar bir kısım makam/mekan/ları ellerine geçirince, bir daha orayı terketmemek için azim gayret içerisine giriyor.
İnsanlar "Adaletten" yana tavır takınmayı "tabiat/huy/karekter" haline getirirlerse, kendi düşüncelerinin her zaman doğru olmadığını, başkalarının da doğru şeyler söyleyebileceğini kabul ederler ve ÇOĞU ZAMAN SÖYLENENLERE "KULAK KABARTIRLAR", ya doğruyu "O" söylüyor ise…
Sayın Savcı bu defa üzerindeki yoğun baskıya rağmen bir Cuma öğlen sonrası "kapatma davası" açmak yerine basın toplantısı ile işi geçiştirdi, ama yine de kendi kurumu ile ilgili olarak yapılmak istenen Anayasa değişikliğinin uygun olmadığını ifade etti.
Niye ki?
Niyesini/niyetini anlamak için Ak Parti hakkında açılan kapatma davasına geri dönüp bakmamız gerekiyor.
O dava kapatma ile neticelenmedi, ama Ak Parti, Laikliğe aykırılığın odağı haline geldi hükmü ve hazine yardımının 2/3 ünün kesilmesi ile sonuçlandı.
Fakat topluma dönülüp sorulduğunda; Anayasa Mahkemesinin bu hükmünün hüsnü kabul görmediği yapılan anketlerle ortaya çıktı.
Laiklik "dinin bütün hükümlerinin" insan hayatından çıkarılması ise, doğru Ak Partililer bunu yapmadılar. Diğer insanlara göre biraz daha dindarane bir hayat yaşadılar. Hepsi o kadar. Yoksa onların da ticari hayatları, almaları, vermeleri, banka kredisi kullanmaları, evlenmeleri, boşanmaları tamamen Medeni Kanunun hükükmlerine göre cereyan etti. Siz hiçbir Ak Partili erkeğin eşinden ayrılır iken, gel şu malı mülkü şer’i hükümlere göre paylaşalım dediğini, durumu kabullenmeyen bayanın konuyu Mahkemeye intikal ettirdiğini veya verdiği borcu zamanında ödemeyen arkadaşından faiz olmadığını duydunuz mu?
Bugün Müslümanların muamelat bakımından hiçbir işlerinin İslam ve onun kuralları ile ilgisi yoktur. Varsa yoksa öne çıkardıkları başörtüsü meselesi,Sayın Savcı tarafından Laikliğe aykırılığın baş sebebi sayıldı ve Anayasanın 10 ncu maddesi ile 42.maddesinde yapılmak istenen değişiklikler bu kapsamda mütalaa edilerek kapatma davası açıldı.
Ne Yargıtay Savcısının açtığı davada ve ne de bu açılan dava sonucunda verilen kararda,bugünkü hukuk düzeninin kabul ettiği en önemli alan olan "hukuka uyarlıktan" söz etmek mümkün değildi.
Toplumun biraz daha dindarane bir hayat yaşadığı vehmine kapılan ve siyasetin diğer cenahında yer aldıklarından zerre kadar şüphe edilmeyen "makam" sahipleri davayı açtılar , kendilerince de bir sonuca ulaştılar.
Sayın Savcı,parti kapatma davası benim iki dudağımın arasında değil,ben kapatma davası açarım, ama Mahkeme davanın görüşülmesi için kabul veya red kararı verir. Davayı görmeye başlayınca da sonuç olarak ya partiyi kapatır veya kapatma davasını reddeder diyor. Yani ikili bir barajın varlığını, bu sebeple TBMM sinin açılmak istenen davaya cevaz vermesinin gerekli olmadığını beyan ediyor.
Sayın Savcım iş öyle değil ki.
Şimdi sabah akşam Başsavcıdan kendilerine dava açılmasını bekleyen Anayasa Mahkemesi üyelerinin çoğunlukta olduğunu bilmeyen mi var?
Kapatma davasında aksine oy kullanan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç bey "kapatma davalarının bu şekilde önümüze gelmemesi için siyasilerin gerekli kararları almaları lazım, aksine durum devam eder ve önümüze bu türden davalar gelir ise, yapacağımız bir şey kalmaz"uyarısında bulundu. Yani üyelerimizin oyları kapatma yönünde hazır bekliyor demiş oldu.
Sayın Başsavcı basın toplantısında Yargının Siyasallaşmaması için bu değişlik teklifinin geri çekilmesi gerektiğini söyledi.
Amaan Savcı bey şimdiye kadar siz siyasetten başka bir şey mi yaptınız Allah aşkına. Birazcık olsun kafanızı kaldırır, benim gibi başka insanlar da varmış bu dünyada deme lütfunda bulunursanız, Siyasi Parti kapatma davalarında şimdi getirilmek istenen yolun hiç de akla, mantığa, hukuka aykırı olmadığını görürsünüz.
Herşey rağmen hakkınızı yemiyelim.
Yaptığınız basın toplantısında Anayasada yapılmak istenen değişikliklerin büyük çoğunluğuna katılmanız, hatta YAPILMAK İSTENEN DEĞİŞİKLİKLERİN AVRUPA BİRLİĞİ NORMLARINA UYGUN OLMASI GEREKTİĞİNİ söylemenizin ap ayrı bir anlamı olduğunu kabul etmeliyiz.
Bunca baskıya rağmen hem kapatma davası açmadınız, hem de Anayasa değişikliklerinin AVRUPA BİRLİĞİ NORMLARINA UYGUN OLMASI GEREKİR VURGUSUNDA BULUNMANIZ, bazı meselelere kulağınızı açtığınızı gösteriyor. Tebrik ederim. Hayırlı olsun.
İnşallah basiretiniz de açılır, bizim göremediklerimizi görür, millete yol yordam olursunuz.