BATININ TÜRKİYE PROJESİ ALLANIP PULLANIP GERİ BİZE SATILIYOR

İsrail’in Suriyeyi bombalaması üzerine çeşitli değerlendirmeler yapılmaya başlandı.

Suriye şu anda bir iç savaş yaşıyor ve çok zor durumda.

Nerede ise 22 aydan beri süren ve olabildiğince kanlı geçen bu iç savaşta insanlar ekmek bile bulamayacak haldeler.

Halep sokakları zaman zaman televizyon ekranlarına geliyor. Her taraf bomboş, dükkanlar kapalı, insanlar çaresizce işsiz güçsüz aylak aylak sokaklarda dolaşıyorlar.

Kimileri de fırın kuyruklarında bir iki ekmek almanın peşinde. Suriyelilerin ekmek kuyruğunda bazen 6-7 saat zaman sarf ettiklerine şahit oluyoruz.

Bunlar bizim insanlarımız, dindaşlarımız, komşularımız, akrabalarımız, ırkdaşlarımız. Bir süreden beri devam eden politik duruşumuz sebebiyle, biz de onlara karşı çok fazla bir şey yapabilme istidadında değiliz. Sadece bir yolunu bulup da Türkiye’ye sığınanlara karınca kaderince yardımcı oluyoruz.

Bu konumda olan Suriye’ye İsrail’in saldırısı Türkiye’de bile öylece geçiştirildi.

Suriye’nin bu en zor gününde İsrail kalleşçe saldırıyor. Çünkü biliyor ki, Suriye böyle bir ortamda bir başka ülkeye savaş açamaz, yapılanlara cevap veremez.

Hem Türkiye gibi bu meselelerde olabildiğince duyarlı halkı olan millet, yönetim erkinin siyasi duruşu sebebiyle hareketsiz. Ne cami çıkışında bir eylem, ne televizyonlarda bu saldırıyı lanetleyen büyük açık oturumlar yapılabiliyor ve ne de yönetime İsrail’in tutumu hakkında ne düşündükleri sorulabiliyor.

Üstelik İsrail’in bu eylemi Türkiye ve ABD nin icazeti ile yaptığına dair iddialar var. Ben buna asla inanmıyorum ama bu ortam sebebiyle işte böyle laflar pek ala edilebiliyor ve insanımızın moralinin bozulması çok rahat temin edilebiliyor.

Ve maalesef bu duruş sebebiyle, ülkemiz insanının kılı kıpırdamıyor.

Merhum Akif şöyle diyordu.

Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak

Alçak bir ölüm varsa, emimin budur ancak,

Dünyada inanmam hani görsem de gözümle

İmanı olan kimse gebermez bu ölümle

Ey dipdiri meyyit iki el bir baş içindir

Davransana ellerde senin baş da senindir

His yok, hareket yok, acı yok, leş mi kesildin

Hayret veriyorsun bana, sen böyle değildin.

Biz bu şiirleri çok okuduk, karanlık mazimizin atiye bu hali ile yansımaması için, var gücümüzle çalışmamız gerektiğini söyledik. Dualar ettik. Göz yaşları döktük. Şimdi ikbal peşindeyiz ve nerede ise Merhum Akif, keşke böyle şeyler yazmasa idi, demenin günlerindeyiz.

İsrail’in Suriye’ye saldırısı üzerine, Dış İşleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu oldukça manidar bir açıklamada bulundu. Suriye yönetiminin kendi halkına olan tavrını eleştiren Ahmet Bey “Suriye 22 aydır kendi insanına karadan, havadan, denizden saldırıyor, her gün onlarca insanı öldürüyor, ama İsrail’in saldırısına karşı diğer  tarafa çakıl taşı bile atamıyor” dedi.

Sevgili dostum bir şey söylediğiniz zaman, gelecek diğer bir şeye verecek cevabınız olmalı değil mi? Filinizi, atınızı verirsiniz, Veziri almayı hedeflersiniz. Ama veziri alayım derken, şahtan olmamak lazım. Çünkü oyun biter.

İsrail ile savaş halinde olmadığımız halde bizim Marmara yardım gemisini bastı, on insanımızı feci şekilde katletti. 17 yaşındaki gencimizin alnından vurarak şehadetine sebep oldu.

Bunun karşılığı uluslar arası kurallarda aynı ile mukabele etmektir değil mi?

Bakın Türkiye Heybeliadadaki Ruhban okulunun açılması isteği gündeme geldiğinde, Yunanistan’a hep şunu söyledi. Siz de Yunanistandaki Türklerin dini hayatlarını tanzimde yaşadıkları sıkıntıları kaldırın, adımlar karşılıklı atılsın, böylece Heybeli adadaki Ruhban okulunun açılışı daha kolay olur. Uluslar arası ilişkilerde karşılıklılık kuralı bunu gerektirir dedik.

Sanki bizim Rum vatandaşlarımız aynı zamanda Yunanistan Vatandaşı imiş gibi bir değerlendirmede bulunduk.

Doğrusu bu tür değerlendirmelerden ben her zaman incinmişimdir. Biz vatandaşlarımızın hakkını veririz, diğer yerlerdeki vatandaşlarımızın, dindaşlarımızın hakkını almak için de canla başla çalışırız.

Sen bu hakkımı vermez isen, ben de senin isteğine uygun davranmam demek, kendi insanımız da olsa mağduriyeti gidermemek, yinede dış ilişkilerde önemli bir al gülüm ver gülüm kuralı haline gelmiş.

İnsanlarımızın en doğal haklarının verilmesinde bile karşılıklılık kuralını işletiyoruz, bize düşmanca davranan, barış için yola çıkan insanlarımızı katleden İsrail’e Sayın Bakanımızın dediği gibi bir çakıl taşı atmıyoruz.

İsrail askerlerini Türkiye durduk yere öldürse idi, İsrail böyle mi davranırdı? Hem zaten Türkiye’nin aklından böyle bir şey geçmez, ama İsrail aklından geçmemesi gerekeni uygulamaya koyar, seni öldürür, uygulanan politikalar sebebiyle sahipsiz kalan Suriyeli dindaşlarına bomba yağdırır. Zalime muhabbet onun iştahını arttırır, seni yer, ardından gelir dişinin kirasını ister.

Suriye olayı, başta ABD olmak üzere batının Fransa-Almanya büyük bir operasyonu idi. Amaç Ak Parti iktidarının bölgede zayıf düşmesini sağlamak, gözlerin İsrail’den başka tarafa kaymasını temin etmek ve hepsinden önemlisi İsrail’in güvenliğini sağlama alıp, burası üzerinden İran’ı vurmak.

Şimdi burada niye hep Türkiye’nin duruşu bir anlamda eleştiri konusu oluyor da, İran’nın bu son mesele öncesinde söylediklerini uygulayamaması menfi anlamda değerlendirilmiyor diye sorabiliriz. Evet İran da son günlerde yaptığı açıklamalarda, Suriye’ye yapılacak bir saldırıyı kendi ülkesine yapılmış olarak kabul edeceğini söyledi. İşte İsrail saldırdı, hadi ne yapacak ise yapsın deme hakkımız var mı?

Biz küçük iken bizden büyük birisinden dayak yediğimizde, bah abemi çağırırsam görürsün, derdik. Bizim şu anda İran için böyle bir şey söylemeye hakkımızın olmadığını düşünüyorum. Tabii Müslüman bir ülke olarak İranlıların da söylediklerine dikkat etmelerini istemek hakkımızdır, hepsi o kadar. Yoksa niye İran İsrail’e saldırmıyor deyip, kendimizi temize çıkarmak gibi bir hakkımızın olduğunu düşünmüyorum.

İşte gelip gidip, batının bizim ittihadımızı neden istemediğine ve bu yönde atılan adımları er geç neden yerle yeksan ettiğine.

Suriye ile Ak Parti iktidarında kurulan ve 2011 yılının Mart ayına kadar devam eden ilişkilerin neden bir anda yıkıldığı, Türkiye, Irak, Suriye ve İran münasebetlerinin  bu gelişme üzerine niye akıl almaz biçimde zarar gördüğü, İsrail’in Suriye saldırısı ile şimdi daha iyi anlaşılıyor.

Müslümanlar batı karşısında global bir bütünlük içerisinde hareket etme istidadını göstermez ise, hiçbir şekilde sömürge olmaktan, batının emperyal oyunlarının oyuncağı haline gelmekten kurtulamazlar.