BAYKAL KEYFİYETE DEĞİL KEMİYETE BAKTI
TBMM sinde teşkil edilen darbeleri araştırma komisyonu, bence Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli araştırmalarından birisini yapıyor.
TBMM sin araştırma komisyonlarının görev ve yetkileri TBMM si iç tüzüğünün 104.maddesinde sayılmış. Bu maddede söz konusu komisyonların hangi kurum ve kuruluşlardan ve onları temsil eden kişilerden bilgi alacağı belirtilmiş.
Komisyona çağrılan CHP eski genel başkanı Deniz Baykal, o çok bilmiş edası ile komisyona gitmiş, daha önce hazırlamış olduğu üç sayfalık metni okumuş ve ardından hiç kimseden müsaade istemeden, soru sorulmasına fırsat vermeden, komisyon başkanın “tarihe not düşmek bakımından birkaç soru sormak istiyordum” şeklindeki açıklamalarına itibar etmeden geldiği gibi gitmiş.
O bir genel başkan ve aynı zamanda hukukçu ya, her şeyi çok iyi bildiğini zannediyor.
Baykal Zeki birisi olmasına zeki, ama zekası oranında akıllı değil.
Keşke kendisine hazırlanıp verilen o üç sayfalık metne itibar etmeden bir de iç tüzüğü alıcı gözle kendisi okusaydı.
Zira TBMM Sİ iç tüzüğünÜN 104.maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesinde, araştırma komisyonlarının “kamu yararına çalışan derneklerden bilgi istemek ve buralarda inceleme yapmak, ilgililerini çağırıp bilgi almak yetkisine” sahip olduğu açıkça belirtiliyor.
Siyasi partiler de kamu yararına faaliyet gösteren derneklerdir ve onların kuruluş ve işleyişleri siyasi partiler kanuna tabi olsa da, genel değerlendirmelerde, siyasi partilerin kamu yararına çalışan dernekler olduğu açıkça kanun metinlerinde yazılı bulunmaktadır.
Deniz Baykal CHP si genel başkanlığı yapmış birisidir.
Onun darbelerde çok sık isminin geçtiği, kendisine çeşitli görevler tevdi edileceği yolunda kamuoyunda bilgiler bulunuyor.
Nitekim TBMM si darbeleri araştırma komisyonu başkanı Nimet Baş, Baykalın komisyonu terk etmesinden sonra kendisine bir mektup gönderdiğini ve bu mektupta,
"28 Şubat sürecinde size Başbakan Yardımcılığı teklif edildi mi, edildiyse nerede, kimler tarafından nasıl yapıldı bu teklif?
Dönemin 'kudretli paşalarıyla kamuoyundan gizli görüşmeleriniz oldu mu, mesela Antalya'da görüşmeler yaptınız mı?
27 Nisan muhtıra sürecinde TBMM kürsüsünden 'Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasına Silahlı Kuvvetler kayıtsız kalmayacaktır' demiştiniz. Nereden biliyordunuz?" sorularını yönelteceğini ve,
Darbelere arka çıkmanın siyasi maliyeti konusunda 28 Şubat sonrası baraj altında kalan CHP'yi, tecrübeniz üzerinden demokrasimizin dününü, bugününü ve yarınlarını konuşsaydık. Bu soruları sormak ve cevaplarını almak mümkün olmadı. Sağlık olsun" demiş
Yıllarca Parlamentonun üstünlüğü üzerinde ahkam kesen, TBMM sinin üstünde bir güç tanımadığını ifade eden Baykal’ın kendisi gibi Milletvekili olan ve Millet adına en üst kamu görevini ifa eden seçilmiş insanları küçümseyerek, ben size beyanda bulunmam, sizin benim bu konularda ifademi almaya hakkınız yok, ama sizinle özel mahiyette bu konuları görüşür, konuşurum şeklinde kahveci mantığına sığınması gerçekten yanlış oldu.
Ne demek özel mahiyette konuşma, sohbet etme. Büyüklerden masallar öyle mi?
Arkadaş, bu ülkenin en önemli konusu, daha doğrusu sorunu olan darbeler meselesini Türkiye Büyük Millet Meclisi araştırıyor,
Niye, niçin, nasıl yapıldığını öğrenmeye çalışıyor,
Bu arada milletin evlatlarının, Başbakanların, Bakanların başları, idam ilmeklerine nasıl gitti, bunu anlamaya gayret ediyor,
Ve bu fukara milletin kaç milyar doları heba oldu, bunu bulmaya gayret ediyor,
Sen tarihi fırsatı kaçırıyor, sorunları aydınlatacak bilgileri vermekten imtina ediyorsun… oldu mu ya, o üç sayfalık kilu kalle torba doldu mu ya.
Sayın Baykal bu tutumu ile millete değil, yine kendi hesabına çalıştı, ola ki, keyfiyete değil, kemiyete baktı ola ki ileriki günlerde armut pişe ağzına düşe.
SON HABER: Rahmetli Özal’ın zehirlendiğine dair bir ilk rapor ortaya çıkmış, güya Özal’ın vücudunda kreatin maddesine rastlanmış. Gazetenin haberi böyle. Ancak Adli Tıp Kurumu Başkanı yapmış olduğu açıklamada bu bilgilerin ham olduğunu ve gazetede ifade edildiği gibi rahmetlinin vücudunda Kreatin ismi ile bilinen maddeye rastlamadıklarını ifade etti.
Özal’ın oğlu Ahmet’i dinledim. O da Kreatin isimli maddenin vücuda herhangi bir şekilde girmesi halinde 15 dakikada sonuç vereceğini ve zehirlenmenin gerçekleşeceğini öğrendiğini söylüyor. Son 15 dakikada Özal’ın yanında ailesinden ve tabii ki köşk çalışanlarından başka kimse yok. Allah’ım aklıma mukayyet ol. Adamı silahla öldürmeye kalktılar yetmedi, ardından zehirlediler öyle mi?
Ak Parti Gurup Başkan Vekili Mustafa Elitaş Bey “ eğer bu olay zehirlenme ise, Ergenekon soruşturmasının daha derinlere götürülmesi gerektiğini” ifade etmiş. Aynen öyle.