BDP NE YAPMAMAK İSTİYOR?
BDP bir kere siyaset üretmiyor. Eş başkanlar habire sağa sola laf yetiştirmeye çalışıyorlar. Doğrusu hiçbir lafın altında da kalmıyorlar. Okkalı okkalı laf etmekle sorunun çözümüne katkıda bulunduklarını zannediyorlar. Laf yarıştırmayı bir marifet biliyorlar. Oysa her okkalı lafın bir başka okkalı lafla karşılanması gündeme geliyor.
Bu laflarda siyaset dili, ilim dili, bilgi dili, irfan dili, izan dili, marifet dili, merhamet dili yok.
Daha çok vururuz, daha çok kırarız lafları gırla gidiyor.
Oysa TBMM sine gelmeyi siz de çok önemsediniz. Burada siyasetin dilini konuşmayı, sorunları bu yolla halletme amacında olduğunuzu siz de söylediniz.
Ardından,
1994 yılında dokunulmazlıkları kaldırılarak, yaka paça Meclisten alınan Milletvekillerinin söylemedikleri, yapmayı akıllarının ucundan geçirmedikleri söylem ve eylemlerin 100 kat fazlasını hemen her gün yapıp durdunuz.
Yanınıza basın mensuplarını ve 9 Milletvekilinizi alarak Şemdinli yollarına koyulup, burada güya Örgüt tarafından durdurulma ve orada sarmaş dolaş olma hallerini ne Türkiye’ye ve ne de demokratik hiçbir ülkeye anlatmanız mümkün değil.
Dünyanın demokrasi ile idare edilen hiçbir ülkesinde Milletvekilleri planlı, programlı bir şekilde eli silahlı örgüt mensupları ile “DÜNYA BASIN TOPLANTISI” yapmaz, yapamaz.
Ama siz biz yaptık oldu diyorsunuz ve dünyaya yeni bir örnek teşkil etmiş olduğunuzu ifade etmeye çalışıyorsunuz.
Tamam da yaptıklarınızın demokrasilerde yeri yok.
Bu buluşmanın elebaşı olarak Gültan Kışanak görülüyor.
Aslında o kendisine verilen bir rolü başarı ile oynadığını zaten ifade ediyor. “Ben PKK örgüt mensuplarının düşmanı değilim” diyor.
Örgüt Türkiye Cumhuriyeti Devletinin düşmanı, sen örgüte dost isen, T.C. Devletinin en önemli tecessüm yeri olan TBMM sinde görev yaptığın halde bunu açıkça ilan edebiliyor isen o halde sen de Devlete karşı düşmanlığını ilan etmiş olmuyor musun? O zaman Devlet de düşmanın dostu düşmanımdır derse haksızlık mı etmiş olur?
Yasa dışı örgütün amaçlarını ve silahlı faaliyetlerini göz göre göre Propagandasını yapan kişiler, bir de bunu basın yolu ile yaparlarsa TCK nun 220.maddesini açıkça ihlal etmiş olurlar.
Biliyorum şimdi birileri yasa, anayasa, devlet v.s gibi kavramları kullanmanın ne anlamı var, bu bir savaş, savaşta kural mı olurmuş diyor. Tamam o zaman savaşta kural olmaz ise, o halde Devletin kurallarının en çok geçerli olduğu Mecliste görev kabul etmenin ne anlamı var, bu büyük bir çelişki değil mi?
Aslında BDP tarihin kendisine tahmil etmiş olduğu görevi yerine getiremedi, bu basireti gösteremedi.
Onlardan bir bölümü böyle şeyler olsun istemiyor. Mesela Ahmet Türk zaman zaman garip çıkışlar yapıyor. O zaman sen de mi Brütüs deniliyor. İş öyle değil, emir demiri kesiyor.
İradelerine sahip değiller ve elleri mahkum.
İşte o zaman da siyaset kültürünü dillerine pelesenk etmelerine gerek yok.
Selahattin beyin “milletvekillerimizin 8-10 unun Milletvekili dokunulmazlığı kaldırılır ise, şöyle yaparız, böyle yaparız” lafları demokrasinin kuralları içerisinde söylenmiş ve güven veren sözler değil.
Kendileri ile görüşme imkanı bulduğum ve Ak Partiye oy vermemiş demokrat kişiler,sorunun demokrasinin kuralları içerisinde hallinden yana olanlar, BDP eş başkanı Gültan Kışanak’ın örgütle Şemdinli buluşmasını ve arkasından yaptığı açıklamaları, örgütün eli silahsız öncü fedailerinin beyanları olarak görmeye başladıklarını ve artık BDP den ümitlerini kestiklerini söylüyorlar.
Yani BDP li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını, hatta ondan sonra gelecek gelişmeleri zerre kadar umursamadıklarını beyan ediyorlar.
Son olaya katılanlar ve katılmayıp geride kalanların sahiplenme yönünde yaptıkları açıklamalar, BDP nin Kandilin talimatlarını uygulaması olarak yorumlanıyor.
Türkiye’de gerçekten demokrat kesimler, artık BDP gibi bir partinin Mecliste olup olmaması umurumuzda değil diyorlar.
Silahın gölgesine sığınınlar Gaziantep’te şehit edilen 1 yaşındaki Almina Melisa’nın o üzüm karası gözlerine bakamıyorlar.
Son bir gözlem, ki bunu şimdi çok kişi paylaşmaya başladı, BDP tarihin kendisine biçmiş olduğu o en önemli görevi yapmak istemiyor. Oyunun bir parçası olarak ilk fırsatta kaçmayı planlıyorlar.
Ne yapılabilir?
Kimi BDP li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını insanlar hemen TBMM sinden atılmaları olarak algılıyor. Oysa konu yanlış anlaşılıyor. TBMM sinde dokunulmazlıkların kaldırılması sadece ilgililerin yargılanması anlamına geliyor, yoksa hemen tutulup cezaevine tıkılmalarını kimse düşünmemeli. Yargı süreci devam eder, onlar da Mecliste görevlerine.
Türkiye 1994 yılında Orhan Doğan ve arkadaşlarına uygulanan bir yöntemi bir daha aklının ucundan geçirmiyor. Yargılama, verilecek kararın Yargıtay aşaması falan derken zaten seçim dönemi sona eriyor, yeni seçim süreci gelmiş oluyor.