BİR HATIRLATMA
Çok olmadı şu son bir ay içerisinde, Sonuçları Bilmek Hakkımız başlıklı bir makale yazdım.
O makalede; ülke gündemine bomba gibi düşen kimi olaylarla ilgili bilgilerin eskiye göre daha az olmakla birlikte, yine de gizlenmeye çalışıldığı hususundaki sıkıntılarımı dile getirmiş ve özet olarak.
“Çukurambar semtinde Başbakan Yardımcımız Bülent Arınç beyin, Genelkurmay İstahbarat Dairesi Başkanlığında görevli biri binbaşı, diğeri Albay iki şahıs tarafından takip edilmesi ile ilgili hadise ne oldu?
19 Aralık 2009 dan bugüne kadar 2 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen konu niye aydınlanmadı,
İlgililer hakkında dava açıldı mı,
Hakim Kadir Kayan beyin Kozmik odada yapmış olduğu incelemenin sonucu ne oldu?
Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanlığında arama yapılması kararını veren Kadir Kayan bey, elde etmiş olduğu bilgileri soruşturma Savcısına verdi mi? Olayı soruşturan Savcı ne karara vardı? Bunların hiçbirisini bilmiyoruz, ama bilmek hakkımız” demiştim.
İnternet Andıcı davasından Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ tutuklanınca, Bülent Arınç bey bilgilerimizi tazeleyecek açıklamalarda bulundu.
“19 Aralık 2009 tarihinde Emniyet Müdürlüğüne bir ihbar yapılıyor. O ihbarda bana suikast yapılacağı bilgisi de var. Emniyet yetkilileri gerekli tertibatı alıyorlar ve iki asker kişiyi derdest ediyorlar. Bu kişiler kendilerinin asker olduğunu söyleyerek işin içinden sıyrılmak istiyorlar. Ama istihbarat yerli yerinde olunca, görevliler asker kişileri bırakmıyor ve Emniyete götürüyorlar. Orada bu kişilerden birisi bir bardak su istiyor. Kendisine verilen suyu içmek isterken, bir kağıdı da yutmaya çalışıyor. Ama polisler buna imkan vermiyor. Askerin yutmak üzere olduğu kağıdı ağzından çıkarıyorlar.Söz konusu belgede ismim yazılı ve evimizin krokisinin çizilmiş olduğu görülüyor. Şüphelilerin daha sonra Genelkurmay’da görevli iki asker kişi olduğu anlaşılıyor. Bunun üzerine şahısların görevli bulundukları Seferberlik tetkik kurulunun kozmik odasında özel yetkili Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Soruşturma sürerken dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un İnternete bir ses kaydı düştü. İlker Başbuğ o konuşmasında:
"Ankara Seferberlik Kurulu Bölge Başkanlığı'ndaki yaşadığımız bir olay. Evet, bunlara biz görev verdik. Ben verdim, hiç kimse de ırgalamasın, ben verdim. O görevi arkadaşlar icra ediyorlar. Uzun süredir icra ediyorlar. Yapılan ne, bu adamlar sürekli orada, yapılan ne? Nedir yapılan? Daha görev yaptığınız bölgenin karakteristiğini bir kere tam bilmeniz lazım yani. Bölge hassas bir bölge ve bir yığın adam var orada. Benim adamımın bunu görmesi lazım, görmüyor... Efendim işte bu Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı'na gelecekler, arayacaklar. Yani ne yapacaksınız? Bir: Aratmayacaksınız, Aratmazsanız ne olacak? Arayabilirler mi? Girdim. Giremezsiniz desen ne yapacaklar, girebilirler mi oraya? Nah girerler..." demiş.
İnsan aklı nisyan ile malül.
Doğrusu eski Genelkurmay Başkanının böylesine fütursuzca bir konuşma /olayla ilgili değerlendirme/ yapmış olduğunu unutmuştum. Bülent Arınç Bey bu vesile ile hepimize yeniden hatırlatmış oldu.
Aslında eski Genelkurmay Başkanı kendi astları konumunda olan Genelkurmay ikinci başkanının İnternet Andıcı soruşturması kapsamında kendisini de suçlayan itiraflarda bulunacaklarını elbette aklının ucundan geçirmediği dönemlerde, bu tür konuşmaları çok sık yaptı. Atışın serbest olduğu günlerdi.
Islak imzalı ihanet belgelerine kağıt parçası dedi.
Poyrazköyde bulunan bir çok silahın tehlikesini gözlerden kaçırmak için, bunlar bir borudur ve hiçbir işe yaramaz açıklamasını yaptı.
İlker Başbuğun, içerisinde bulunduğu organizasyonun alt birim elemanlarının eylemlerini küçültmek için açıktan yapmış olduğu açıklamalar hatırımızda kalmış da, Çukurambar semtinde Hükümetin Başbakan Yardımcısına yapılmak istenen suikast girişimi ile ilgili internet ortamına düşen konuşmalarını unutmuşuz.
İlker Başbuğ, sahili selamette bulunduğu sırada esip savurmuş, Çukurambar eylemini üstlenmişti.
Tabii ki Savcılar da bizim gibi, İlker Başbuğun, Bülent Arınç Beye yönelik eylemle ilgili sorular sormamış ve yapmış olduğu o konuşmayı hatırlatmamış olabilirler.
Bülent Ağabey bir anlamda Savcılara “niye bana yönelik eylem ve bu eylem faillerinin yakalanması üzerine İlker Başbuğun yapmış olduğu konuşma ile alakalı sorular sormadınız” diye hatırlatmada bulunuyor haklı olarak.
Gerçi O, ben böyle bir hatırlatmada bulunuyorum demiyor ama, işin ehemmiyetine binaen ÇUKURAMBAR DOSYASININ İlker Başbuğ hakkında soruşturma yapan Savcılar tarafından istenmesi ve her iki DOSYANIN birleştirilmesinin, soruşturmanın selameti bakımından çok önemli olduğunu biz buradan hatırlatmış olalım.
Bülent Ağabey, “Allah’ım kalmasın hiçbir hakikat dünyada nihan, Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler” diyor.