BİR KEZ DAHA BASİRET KANALLARI AÇIK TUTULMALIDIR

Askerleri kim öldürdü?????? Görgü tanığının anlattığına bakılırsa savaş uçakları bombalamış. Aklınız alıyor mu hiç el bombasıylan 13 asker ölsün ve hepsinin cesetleri yansın?????? Gerçekler er geç çıkar ortaya çıkar.
Bahoz Onar Sydneyden atmış bu mesajı.
O bölgeyi çok iyi biliyorum. Onlarca davanın keşfi için gece yarıları gittiğimiz zamanlar oldu.
Bizim zamanımızda Kulp’a bağlı Bahamdan, Şeyh Hamza bölgelerine Kulp üzerinden  gidemezdik. Önce Silvana gider, Silvandan belirli bir bölgeye kadar araba ile gittikten sonra, eşeklerle olay mahallerine ulaşırdık.
13 Askerimizin araçları ile bölgeden geçişleri sırasında pusuya düşürülerek şehit edildikleri yolundaki haberler gerçekten içimizi acıttı.
Her birisinin kim bilir ne hayalleri vardı.
Anneleri, babaları, kardeşleri, sevdikleri, sevenleri ve birçok yakınları.
20 yaşında ellerine koca koca silahlar verilerek vatanı korumaya yollanmışlardı.
Sahi vatan neresi idi, düşman kimdi?
Vatan içerisinde vatanı kime karşı koruyacaklardı?
Onlar hep bu tür garip hislerle o bölgeye gittiler ve maalesef hain pusuda, kalleş saldırıda hayatlarını kaybettiler.
Elazığ-Bingöl arasında 33 erin şehit edilmesi olayında bir sürü yanlışlığın olduğu sonradan kabul edildi.
Sorunsuz bir bölge olmasına rağmen Malatya’dan Elazığ Kömürhan köprüsüne her türlü güvenlik önlemi alınarak getirilen Askerler, bundan sonraki aşamada sellemehusselam bir vaziyette yollarına devam etmişler ve Bingöl kırsalında pusuya düşürülerek şehit edilmişlerdi. Korumasız, korunaksız. Ellerine bir çatapat tabancası bile verilmemişti.
Bu eylemi PKK militanlarının yaptığında şüphe yoktu da, militanların bu kadar rahat hareket etmelerine sebep olan ortamın oluşmasını sağlayan kişilerin hareketlerinde kuşkular vardı.  O kuşkular şimdiye kadar hiç kimse tarafından izale edilemedi.
Çok güzel bir seçim dönemi yaşadık. Kıran kırana da olsa, medeni ölçüler içerisinde geçen seçim dönemi sonrasında Türkiye insanının % 95 inin görüş ve düşünceleri Parlamentoda temsil imkanı buldu.
Tam da herkesin söz verdiği üzere yeni bir Anayasa yapılacak, oluşacak sistemde Anayasal Vatandaşlık hakkı sağlanacak, terör bitecek, örgüt üyeleri dağdan inecek, artık gençlerimiz hayatlarının baharında aramızdan kopup gitmeyecekler dediğimiz sırada, oyun içerisinde oyunlarla karşı karşıya kaldık.
Çok büyük bir yargı darbesi ile 80 bin oy iptal edildi.
Vekillik şundan alınıp, buna verildi. O zaman  Adalet Adalet Adalet başlıklı bir makale yazdım. Demoklesin kılıcı bize balta olmasın dedim.
Birilerinin kaybettiği evlatları sebebiyle üzüntüsünün sonsuz olduğunu biliyorum, amma, başkalarının da daha büyük ve tahammül edilmez acılar çekmesine sebep olacak davranışlardan uzak kalamazmıyız dedim. O gün bu gün 20 den fazla şehit var. Kaçırılanlar var.
BDP liler TBMM sine gelip yemin etmiyorlar. TBMM sinin 1.Ekim. 2011 gününe kadar tatile gireceği son çalışma gününde, üstelik 13 şehit verilmiş iken, gelip yemin etmeleri beklenmiyor.
YANİ ATIŞIN SERBEST OLDUĞU ÇOK KÖTÜ BİR DÖNEME GİRDİK.
Makalenin başındaki mesaja dönmemizi gerektiren çok şey yaşadı bu ülke.
İlk açıklamalar yapıldığında, tamam dedim, Allah kahretsin, o bölge Askerlerimiz pusuya düşürüldü.
Siz kamyonetlerde sırt sırta oturan ve her türlü saldırıya açık vaziyette askerleri arazi arama taramasına götürürseniz, derin vadilerin iki yanında pusuya yatanların saldırısını kolay kolay def edemezsiniz, amma, hani sizin istihbaratınız, gündüz gözü ile pusuya düşürülmek de ne demek cümlelerini ardı arkasına sıraladım.
Sonra çelişkili beyanlar biri birini izledi. Askerler silahlı saldırıya uğramış, ilk saldırıda dört şehit verilmiş,  ormanlık alanda bulunan teröristlere cevap vermeye çalışmışlar, bu sırada el bombaları atılmış,  orman yangını çıkmış ve bu yangın sonucunda Askerlerimizden 9 u daha şehit düşmüş, 7 si yaralanmış. Olabilir mi? olabilir.
Amma taaa Sydney’den gönderilen, bölge savaş uçakları ile bombalandı, görgü tanıkları böyle söylüyor, her şey en yakın zamanda ortaya çıkacak sözlerini de herhalde geçiştiremeyiz.
O nedenle: 1- Şehitler defnedilmeden Adli Tıp Uzmanlarınca otopsi yapılması,
2- Vücutlarındaki yaralanmaların, parça tesirli el bombası ile mi meydana geldiği, orman yangınının sebebiyet verdiği ateş yanığı mı, yoksa uçaklardan atılan ve vücutta yakıcı tesir bırakan silahlar sonucu mu oluştuğu,
3- MİT’in ve Güvenlik Müsteşarlığının  ulaştığı istihbari bilgilerin nelerden ibaret olduğu bir bir kamuoyuna açıklanmasının büyük önemi var.
Hani yakında Askeri Şura var.
Terfi sırasında olup Cezaevinde olanlar var, yargılandıkları için terfi edemeyen ve bu münasebetle kadrolarında tutulmaları sıkıntı yaratacak olanlar var,
Emekli edilmelerinin ortaya çıkaracağı sorunlar var,
Kandil’in ve Öcalan’ın yaptığı "artık barış istiyoruz ve savaşı sonlandırmak istiyoruz" beyanından rahatsız olan terör vampirleri var,
bu bölgede savaşın sürmesini isteyen silah tüccarları var,
terörü bir maşa gibi kullanmak isteyen dünya Devletleri var,
Türkiye’nin geldiği gelişme düzeyini çekemeyen, Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıdan ötürü "ya özür diler, tazminat öder ve Gazzeye saldırılarını durdurur ve uyguladığı ambargoyu sona erdirir veya İsrail ile münasebetlerin düzelmesi mümkün değil" denilen bir İsrail var…
Evet Türkiye bu son saldırıyı bütün bunlara bakarak değerlendirmek ve daha fazla tedhişin oluşmasına fırsat vermeden basiretle götürme mecburiyetindedir.
Kan kanı temizlemez.