BİR MUSTAFA SARIGÜL YAZISI
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül bağımsız da koysa bulunduğu ilçenin oylarını alıyor ve Belediye başkanı seçiliyor.
Bu durum İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı için de söz konusu olur mu?
Yani Sarıgül herhangi bir parti üyesi olmaksızın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olursa seçimi kazanabilir mi?
Bu konuda hem Ak Partinin ve hem Mustafa Beyin anketler yaptırdığına inanıyorum. Ama şimdiye yapılan bu anketlerden dışarı sızan bir şey olmadı.
Hani bağımsız araştırma şirketlerinin de araştırmaları oluyor mu? Veya olması gerekmez mi? Onlardan niye ses sada çıkmıyor, doğrusu anlamak mümkün değil.
Veya hiç kimse bu alanda bir araştırma yaptırmadı mı? Ben o kadar kimsenin saf olduğunu düşünmüyorum.
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül CHP sinde siyaset yapmaya başlamış ve kendisi her kesime hitap eden çalışmaları olduğunu ifade etse de, herkes onun muhafazakar bir demokrat olmanın dışında sosyal demokrat bir siyasetçi olduğunu biliyor.
İmkan bulsa CHP sinin başına geçmek ister.
Zaten bir dönem Deniz Baykal’ın karşısına bu sıfatla çıktı, ancak kongre sırasında eski eşi Aylin Kotil’in bütün frenlemelerine rağmen, kendisine karşı agresif tutum sergileyenlere karşı hücum vaziyetini alarak harekete geçme çabası, tam da kendisine kurulan tuzağa düşme olarak görüldü ve seçimi kaybetti.
Onun bu hareketi hiç kuşkusuz tümü ile halk nazarında olan kredisinin bittiği anlamına gelmedi.
Zaten o olaydan sonra yapılan seçimlerde bağımsız olarak Şişli Belediye Başkanlığına adaylığını koydu ve kazandı.
O, Şişlide ne şiş ve ne de kebabın yapmasına fırsat vermeyen hareketleri ile hala bir fenomen olarak görülüyor.
Cumaları Camiye gidiyor(veya ben öyle biliyorum) hangi sınıftan olursa olsun Şişli ve Teşvikiye Camilerindeki cenaze törenlerine katılıyor, ilçesinin varoşlarında yaşayan insanlara el uzatıyor, Camiye olduğu kadar Cem evine de itibar ediyor(ben kendisinin Ehli Beyte sevgi besleyen Alevi kökenli olduğunu zannediyorum), Camiye de Cem evine gidenlerin de bir Allah’a kendi kavillerince
ibadet ettiklerini, bunlar arasında bir ayırıma gidilmesinin kimseye bir yararı olmadığını söylüyor.
Mustafa Beyin inançlı insanlara karşı bugüne kadar tek bir olumsuz sözünü duymadık. Laiklerin hukuku kadar, baş örtüsü takan insanlarımızın da hukukunun korunması gerektiğini her fırsatta ifade ettiğini biliyoruz.
Hepsinden önemlisi İstanbul’un en önemli ilçelerinden birisinde görev yaptığı ve Laik kesimin kendisini sosyal statü olarak olabildiğince ifade etme imkanı bulduğu bu ilçede, diğer inanç kesimlerinin ezilmesine, horlanmasına fırsat vermeyen bir “derviş” gibi davranması, bu alandaki taviz vermez tutumu sebebiyle, hem İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ve hem de Ak Parti ile doğrudan bir sorun yaşamamasını sağladı.
Mustafa Bey CHP sinden dışlanınca, bilindiği üzere TDH yi kurdu. Bu hareket bir partileşme sürecine girmeden, Türkiye’nin hemen her tarafında teşkilatlar kurdu. İnsanlar bulundukları partilerden ayrılarak bu harekete katıldılar. Hareketin yüzde 7/8 ler dolayında bir oy oranına ulaştığı belirtiliyordu.
Ancak 2011 Genel seçimlerine giden süreçte, CHP sine bir şans tanınması istendi. Mustafa Sarıgülün bir bölen olmaması için yoğun baskılar geldi. CHP sinin genel başkanı değişmiş, Mustafa beyin ifrit olduğu Baykal gitmiş, yerine kendisi ile aynı meşrepten Kemal Kılıçdaroğlu partinin başına geçmişti. Kim nasıl değerlendirir ise değerlendirsin, Mustafa bey bu konuda vefasını gösterdi, hareketini partileştirmekten vazgeçti, zımni de olsa CHP sine destek oldu.
CHP sinin Kemal Kılıçdaroğlu ile girdiği İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı seçiminde yüzde 36.80 ler dolayında aldığı oy ile partisinin biraz önüne geçti. Belediye seçimlerinde bu oy nispetinin korunduğunu insanlar ifade ediyor.
Ak Partinin siyasi işlerden sorumlu Genel Başkan yardımcısı Mir Mehmet Dengir Fırat beyin, Kemal Kılıçdaroğlu ile katıldığı bir televizyon mülakatı sonrasında görevinden istifa etmesi, Kemal Kılıçdaroğluna epey prestij sağlamıştı. Bu hızla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday oldu ve bu partinin son yıllardaki en büyük başarısını göstererek işte % 37 ler civarında bir oy nispetine ulaştı. Ardından partideki fevkalade gelişmeler üzerine Kemal Bey CHP si genel başkanı oldu.
Şimdiii Şişli Belediye Başkanı olan ve kariyeri İstanbul’un bir ilçe Belediye Başkanlığının üstüne çıkamayan Mustafa Sarıgül, ne yapacak, neyi söyleyecek, neyi vaat edecek ki, Kadir Topbaş beyin, Ak Partinin önüne geçsin ve Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazansın…
Açık söylemek gerekirse, ben bunu imkansız bir gelişme olarak görüyorum. Zira İstanbul ili Ak Parti ve Kadir Topbaş döneminde tarihinin en büyük yatırımını aldı.
Tabii öncesinde Sayın Başbakanın Belediye Başkanlığı yapmış olduğu dönemi de katmak lazım. Türkiye tarihinde hiçbir parti İstanbul Belediye Başkanlığını bu kadar uzun süreli ve fasılasız kazanmamıştı. Hani deyim yerinde ise Ak Parti ile İstanbul Türkiye’ye, Türkiye İstanbul’a bakar hale geldi. Boğaz tüp geçitleri ve üçüncü köprü ile trafik sorunu da aşılacak, insanlar bunu biliyor. O halde neden gidip bu kişi Mustafa Sarıgül de olsa ona oy versinler. Heleki Türkiye genelinde Ak Partinin % 50 nin üstünde oy alacağı kamuoyu anketleri ile ortada iken.
CHP si Genel Başkanından başka, Mustafa Sarığül’ün partiye dönmesini isteyen kimse de yok. Kemal Kılıçldaroğlu da, parti sözcülerinin açıklamalarını dayanak yaparak, onun adaylığı için, öncelikle parti meclisinin vermiş olduğu ihraç kararının kaldırılması gerektiğini söylüyor. Peki bu nasıl olacak? Prosedür belli. Mustafa Sarıgül CHP ye başvurarak, cezasının/ihraç kararının/ kaldırılmasını isteyecek, parti meclisi bu cezayı kaldırır ise, Mustafa bey partiye dönecek ve aday adayı olduğunu açıklayacak, CHP yetkili kurulları onun hakkında olumlu karar verir ise Mustafa Bey İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığına aday olacak…
Sürecin ne kadar netameli olduğunu görüyorsunuz değil mi? bir kere Mustafa bey benim bir suçum yoktu ki, ceza aldım ve partiden ihraç edildim,
Yani Mustafa Sarıgül, CHP sine dönüp, siz oturun benim hakkımda verilmiş olan ihraç kararını kaldırın ve beni böylece partiye davet edin, ben de geleyim, sizin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayınız olayım diyor.
CHP sinin de böyle bir şeye Mahkum olma niyetinde olmadığı açıkça görülüyor. Adnan Keskin, Gürsel Tekin gibi CHP sinin önde gelen isimleri, her hal ve hareketleri ile Mustafa Sarıgül’ün sıradan bir insan olarak partiye üye olma işlemlerini yaptırmasını ve diğer aday adayları gibi işlem görmesini istiyorlar. Açıkça elimiz sana mahkum değil diyorlar.
Bu durum iyice belli olduktan sonra, Mustafa Sarıgül, herhangi bir parti üyeliği olmadan, Şişli de olduğu gibi, bağımsız olarak Büyük şehir Belediye Başkanlığına aday olur mu? Bilmiyorum.
Yukarıda yazdıklarım ortada, siz olsanız göz göre göre aday olur musunuz?
Eğer Mustafa bey her şeye rağmen aday olacak ise, geçen gün kendisi ile ilgili şarkı sözlerine iştirak ederken, sözlerin gidişatı gereği ellerini yumruk yaparak veya işaret parmaklarını öne çıkararak konuşmasın. Bu hal halkta psikolojik olarak, başınıza tokmak vurur, parmaklarım ile gözlerinizi çıkarırım diye algılanıyor. 5 parmak açık el ile hitap ise, benden emin olun, bana güvenin, ben vurucu, kırıcı, alan el değil, veren elim anlamlarına geliyor.