BİR TATİL İÇİNDE AKIP GİDENLER

Çermik’liler bizi Askerden dönen evlatları gibi karşıladılar, yemin billahlar ederek, bu işi yarıda bıakmayacaklarını ifade ettiler. Evet Çermikliler siyasi tarihlerinde ilk defa yakalamış oldukları bir fırsatı maalesef kaybettiler. Siyaseten "düzgün" bir temsil imkanının kendilerine neler kazandırdığının çok iyi bir şekilde farkındalar. Hep geçen dönem ile bu dönemin mukayesesini yapıyorlar. Öksüz kaldıklarını söylüyorlar. Ama bunda onların bir kusuru yok.

Yıllar yılı Çermik insanı,genel geçer Diyarbakır siyasetinin temelini olşuturan "ağa, bezirgan, şıh" üçgeninin baskısı altında, hep bir dolgu malzemesi gibi kullanıldı. Her Çermik’e gelen siyasetçi "ooo Çermikliler şöyle kıymetli, böyle değerli insanlardır"  dediler, ama siyasetin tepe noksatında görev almaya sıra geldiğinde, Çermiklilerden bu konuda talep ortaya çıktığında, "bu kadarı da fazla" anlamına gelen tavırlar sergilediler. Çermikli de sustu yerine oturdu. Geçen dönem yakalanan fırsat "yerel anlamdaki çirkin oyunlarla" alt edildi. Ama şu andaki "Gariplik" içlerine oturmuş. Hele Çermik’in Erganiye bağlanma isteği onları Çileden çıkartıyor. İlçenin önemli yazan ,düşünen insanlarından birisi olan Bülent Boztepe "Abi bizi Erganiye niye bağlayaycaklar.Erganinin neyi bizden fazla. Çermik’in binlerce yıllık tarihi,kültürü, medresesi,haburman köprüsü, 1000 yıllık tarihe sahip Ulu Camii, tarihi hamamları, turistik kaplıcaları, kısmen de olsa ayakta duran Sinagogu var.Oysa Erganinin bu anlamda bir zenginliği yok. Ergani toplasınız 100 yıllık bir tarihe bile sahip değil. Artukoğlu İmparatorluğunun Başşehri olan Diyarbakır’a , tarihi ve kültürel değerleri ile bağlı olan Çermik’i Erganiye bağlamak kelimenin tam anlamı ile cinayet olur" dedi. Bir başka arkadaş "Cavit Abi bu Diyarbakır’ı küçültme planının bir parçası olmasın, buna prim verilmemesi lazım" dedi. Biz Çermikliler olarak bu düşüncelere sonuna kadar sahip çıkıyoruz.

Çermik ziyareti sırasında kendisi ile çalışmalarımız bağlamında yakın diyaloğ içerisinde olduğumuz Kaymakam Murat Erkan beyi ziyaret etmek istedik. O esnada Aydın ilinde izinde imiş. Telefon görüşmemizde "Vekilim haftaya Çermik’e dönüyorum, muhakkak görüşelim, çünkü sana YİBO’yu gezdirmek istiyorum" dedi.

Bir hafta sonra akşama yakın saatlerde Diyarbakır dönüşü hanım ile birlikte ilçeye gittik. Murat bey bizden önce Milli Eğitim İlçe Müdürü ile yardımcısını YİBO’ya göndermiş. Sonra kendileri de eşleri ile birlikte oraya geldiler. Yeni yapılan YİBO’nun ana binasını, yatakhaneleri en kestirmesinden bir saatte zor gezebildik. Öylesine mükemmel bir eser olmuş, öylesine ilçeye yakışmış ki, her görende "daha önce neden bizde böyle eserler yapılmadı" biçiminde buruk sevinç yaratıyor. Milletimiz Sayın Başbakan’a, bu eserin oluşumuna direkt katkı veren, destekleyen, projelendirme aşamasından yapımına kadar her aşamasında ilgisini esirgemeyen ,dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik beye çok çok teşekkür ediyor. Ama bu arada Çermikliler İki yan yana büyük eserler olan Hastahane ile YİBO’nuna açılışına Sayın Başbakan’ın gelmesini bekliyor. Gelir mi, gelebilir mi? Bilmiyoruz. Çünkü Çermik tarihinde şimdiye kadar hiçbir Başbakan’ı ağırlama fırsatı bulamadı. İnşallah bu eserler bir vesile olur diyorlar. Ama Milli Eğitim Bakanımız Nimet Çubukçu hanımın açılışlar için ilçeye gelişine kesin gözü ile bakıyorlar. Tabii Hüseyin Çelik beyin de. Tarım Bakanı zaten garanti.

YİBO ziyaretimiz sonrasında Kaymakam beyin sayın eşi ÇATOM’u gezdirmeden sizi bir yere bırakmayız dedi. Gezdik, gördük. Gerçekten güzel bir eser olmuş. Emeği geçenleri kutluyoruz. İnsanlarımız ÇATOM un havuzlu bahçesinde oturuyorlar, nefes alma imkanı buluyorlar. Ancak bahçenin yan tarafında Belediyemize ait eski soğuk hava deposu, yıkılmak üzere ve Çirkin bir görünüşü var. Bu alanın ÇATOM’a verilmesi halinde , hem görüntü kirliliği ortadan kalkmış olacak, hem de bahçe büyüyerek Çermiklilerin aileleri ile birlikte sıcak günlerde rahat nefes almaları sağlanacak.
Belediye Başkanı Mehmet Aktaş bey ne düşünür bilmiyoruz ama biz, bu güzellikten ilçeyi mahrum etmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Zaten Başkan beyi Cumhuriyet İlköğretim okulunun yan sokağında kilit taşlarının döşendiği yerde işin başında gördük. Her alanda özverili çalışanları halk takdir eder.

Çermik’te yeni, güzel bir takım gelişmeler de şahit olduk. Sinek Çayının kenarında baraka birkaç balık lokantası kurulmuş. İnsanlar eşleri ve çocukları ile akşam saatlerinde buraya gelip, çayın içerisine ve kenarına kurulan kürsülerde yalın ayak oturuyor. Çaydan yakalanmış taze balıklarını yiyorlar. Bülent Boztepe ve eşi Hatice Hanımın ısrarlı isteklerini biz de kırmadık, burada balık ekmek yedik. Üstüne üstlük Hatice hanım bir de hemen orada çiğköfte yapmaz mı? bu durum beni yıllar öncesine götürdü. Her sene ilk baharda ve Sonbaharda anam eşşek yükü çamaşırları(halılar, kilimler,yolluklar) Sinek çayı kenarına getirir. Sabahtan akşama kadar yıkar. Fetir ekmeği açar, yemek yapar yedirirdi. Biz çocuklar da çayda çimerdik. Ama ne çimme? Sırt derilerimiz kızıla keserdi. O günün keyfini sabaha kadar sırtımızın yatağa gelmemesinin acısı ile öderdik.Anam sırtıma yoğurt sürerken "yere giresin ben sahan o keder suya girme demedim mi" diye söylenir, bir taraftan da vah vah vah ederdi.

Sinek çayı kenarında gecenin ilerleyen saatlerinde de olsa, bu çay üzerine kurulacak olan KALE BARAJINI ve hemen yanı başımızdan geçmesi, geçen dönem planlanan ve Jeodezi ihalesi yapılıp bitirilen Diyarbakır Çermik, Adıyaman Gerger yol olayını konuşuyoruz. Çermikliler olarak bu iki işe çok büyük ağırlık vermemiz gerektiğinde müttefik kalıyoruz. Bu iş için bir sivil inisiyatif gurubu oluşturmayı öneriyorum. Derhal kabul görüyor. İleriki günlerde nasıl bir çalışma yapacağımızı Çermik’te planlayacağız inşaallah.

Tatilimiz Diyarbakır, Çermik, Hazar Gölü üçgeninde geçti. Bu geliş gidişlerde eski siyaset arkadaşlarımız olan Muhtar Hayri Beyin yemeğinde Ak Parti İlçe eski Başkanı Sehit Kaya ve diğer arkadaşlar ile de buluştuk. Herkes eski ihtişamlı çalışma günlerini özlemiş. Biz 8 sene çalışmaktan başka ne yaptık abi dediler.

Ben "çalışanın yeri yoktur" sözüne inananlardan değilim. Çünkü ben " çalışana konulacak yer bulunmaz" düşüncesini taşıyorum. Zaman haklı olduğumu ortaya çıkaracak. Yaşayan görür. Bizde tatil dediğin böyle olur.