BİZ DE TANIK OLDUK (2)

Çözüm sürecine ilişkin olarak Diyarbakır’lılarn Sayın Başbakandan büyük beklentileri var, ama bu defa sürecin bir diğer ve sivil en önemli ayağını oluşturan BDP lilerin, bu hususa ilişkin Başbakandan beklentilerini çok net bir dille ortaya koymaları, Sayın Başbakanın sorumluluğunu hiç kuşkusuz birkaç kat daha artırmış oldu.

Bu hususa ilişkin olarak Osman Bey Belediyedeki açıklamaları öyle alel usul söylenmiş sözler değildi. Düşünülmüş, tartılmış, kararlaştırılmış beyanlar gibi geldi bana.

Demek istediğim husus şu.

Kürt tarafı da Başbakana güveniyor, bir şeyler yapılacak ise, onun döneminde yapılabileceğine olan kanaatleri iyice pekişmiş durumda.

Başbakanın Belediyeyi ziyareti, barış sürecindeki kararlılığını ortaya koyuyor. Yani her atılan adımla sürece önemli ölçüde bir tuğla daha konulmuş oluyor.

Sayın Başbakan Mesut Barzani ve Şivan Perverin Diyarbakır da olmalarına rağmen, hadi gelin birlikte belediyeye gidelim dememesi, yani bu kişilerin sanki kendi aracılığı ile Belediyeye gidecek insanlar olarak algılanmasına sebebiyet vermemesi, ayrı bir incelikti.

Kantar mevkiindeki açılışlar esnasında Diyarbakır ve ilçeleri için bir anda 850 Milyonluk yatırımın sonucu olan yolların, toplu konutların, okulların açılışını yapacağız derken Sayın Başbakan çok mutlu idi.

Huzur ve güvenin sağlanması halinde bu bölgenin bir anda ortadoğunun cazibe merkezlerinden birisi haline geleceğini çok net olarak herkes gördü.

Belediyedeki o muhteşem ortamdan sonra Kantar mevkiindeki konuşma esnasında isim verilmeden BDP için söylenen sözler

tespitlerimiz arasında yer aldı. Zaten o cümleleri hem basından birçok kişi ve hem de Selahattin Demirtaş Bey gereksiz bulduklarını açıkladılar.

Ama tarihe geçen KANTAR konuşmasında en önemli cümle, bir yolu bulunarak dağdan inişlerin sağlanacağı ve cezaevlerinin boşalacağı yolundaki Sayın Başbakanın açıklaması idi ki, sürecin devamı konusunda verilmiş olan en önemli mesaj bu idi.

Çıkarılacak bir yasa ile ki, bu daha önce de bir çok kez deklare edilmiş çözüm sürecine ilişkin adımdır, eyleme bulaşmamış olan kişilerden silahı bırakarak eve dönmelerinin imkan dahiline getirilmesi ve yine bu bağlamda KCK sanıkları olarak bilinen kişilerin cezaevlerinden çıkmalarını sağlayacak yasal bir düzenlemenin yapılması.

Temel bir barışın en önemli adımlarından birisi olan, bir anlamda genel bir affı içeren yasa çok uzak olmayan bir gelecekte, mesela sürecin böyle devam etmesi halinde, yerel seçimlerden hemen sonra, parlamento gündemine gelebilir.

Hiç kuşkusuz bu yönde atılacak bir adım PKK nın bütünü ile Türkiye dağlarından çekilmesi ve daha doğru bir deyim ile silahlarını bırakmaları ile daha kolay gerçekleşir.

Böyle bir yasadan, Ergenekon , Balyoz gibi davalardan yargılanan Asker tutuklular da yararlanır. Ve pek tabii Abdullah Öcalan’nın durumunda da yadsınmayacak düzeltmeler meydana gelir. Bir süreliğine ev hapsi ve daha sonra tümden serbest kalması gibi.

Türkiye’nin barışını arayanlar, hani bir zamanlar Mesut Yılmaz’ın Avrupa Birliğine girişin yolu Diyarbakır’dan geçiyor dediği gibi, barışın da Diyarbakır’dan geçtiğini bu son iki günde çok iyi anladılar.

Sayın Başbakanın Ahmet Kaya’yı Diyarbakır Türküsü ile andı ve herkesi ağlattı.

Anaların gözyaşının dinmesi için en büyük ağıtlardan birisi olan o dizeleri ben buraya yazayım, siz ne demek istediğimi anlayın.

1. diyarbakır ortasında vurulmuş uzanırım ben

bu kurşun sesini nerde olsa tanırım

bu dağlarda gençliğim cayır cayır yanarken ay vurur gözyaşıma

ben gecede kalırım

üzülme sen üzülme,

başını öne eğme

gün olur kavuşuruz,

dert etme diyarbakır

ağlama sen ağlama,

kanlı bezler bağlama

bu yangın söner bir gün,

ağlama diyarbakır

diyarbakır yolunda toz olmuş dağılırım

bu hırçın depremlerle sarsılırım

kanarım arkadaşların yüzü ağır ağır solarken

gün doğar yaylalara,

kahrımdan utanırım

ey fırtınalı bayır, ey mazlum diyarbakır

dağlarında kızıl ateş,

alnında kızıl bakır

çiğdemler solar gibi,

anneler yanar gibi dizlerine döküldüm,

ağlama Diyarbakır.

Emine hanım beni her gördüğünde halimi hatırımı sorar, bendeniz de onun. Kantar meydanında yine öyle yaptı. Zerafetine hayranım. Ellerinden öperim. Sayın Başbakanın okuduğu ağıt esnasında yine ağladın, ağlama anam, dertlenmene dayanamam.