BU BİR ACİL ÇIKIŞ KAPISIDIR

Her şey çok hızlı gelişiyor. 3 aydan beri Türkiye Kamuoyunu derinden meşgul eden "açılım meselesi" nin hayal olmadığı , atılan adımlardan geri dönüşün bulunmadığı dakika dakika ortaya çıkıyor.

Bu işte bir oyun oynanıyor diyenlere, "bu bir hayal değil gerçek, rol yapmıyoruz, neye mal olursa olsun biz bu adımlardan geri dönmeyeceğiz, herkes bildiğini söylesin ve bize yardımcı olsun" dediğinde Sayın Başbakan , "getirmek istedikleri şey neymiş onu bir söylesinler bakalım, eni konu belli olan bir meselenin nesini konuşacağım" diyordu muhalefetin en ılımlısı görünen CHP ve  lideri Baykal.

Ben bütün bunlar konuşulur iken  "bir odağın" ne söyleyeceğine hep bakıyordum. Askerler.

Acaba bu konuda görüşleri ne, atılan adımları desteklilyorlar mı,yoksa içten içe ne tür adımlar atsınlar bakalım ,sonra biz görüşümüzü ortaya koyarız pazarlığı içerisindeler mi diyordum.

Kim nasıl bakarsa baksın, nasıl değerlendirir ise değerlendirsin ben Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğun yakın tarihte gelmiş Genelkurmay Başkanlarından en bilgilisi, en değerlisi olduğunu, olaylara motamot Asker mantığı ile değil, aynı zamanda bir bilge adam gibi yaklaştığına inanıyorum.

Çünkü O , daha Kara Kuvvetleri Komutanlığı döneminde en büyük Askeri Operasyanlara imza attıktan sonra bile ortaya "muzaffer bir komutan" edası ile çıkmamış, her defasında, sorunun "sosyal,siyasi, ekonomik, kültürel" yanlarının bulunduğunu , bu alanlarda adım atmanın da "idareci ve siyasilere" düştüğünü anlatmaya çalışmıştı.

Yani Askerin başarısı bir noktaya kadardır, tarih boyunca toplumlar arası ihtilaflarda son sözü Askerlerin yerine siyasetçiler söylemişlerdir, neden bu konuda gerekli tedbirleri almıyorsunuz demişti.

O bakımdan bu dönemde Sayın İlker Başbuğ’un Genelkurmay Başkanlığı ülkemiz için gerçekten, bir şans olmanın ötesinde anlam ve ağırlık taşımaktadır.

Sayın Genelkurmay Başkanı açılım sürecine , demokratikleşmeye büyük önem veriyor ve sorunun bu yolla çözüleceğine olan inancını ortaya koyuyor.

TBMM sinin bu yasama döneminde açılış toplantısına tüm komutanları ile iştirakleri, Askerler, DTP ile bir araya gelmek istemiyorlar endişesini de artık ortadan kaldırdı.

Hükümet  çok yakında bazı kanunlarda değişiklik yapılması için düğmeye basacak. Bunlardan en önemlisinin TCK’nun 221.maddesindeki değişiklik olacağını zannediyorum.

Aslında anlayanlar için bu madde çok çok kötü düzenlenmiş değil.

Yasanın yapıldığı tarihe göre bir mantığı vardı.

Yasanın birinci maddesinde "örgüt kurucularının" soruşturmaya başlanmadan önce örgütün dağılmasına yönelik olarak bilgi vermeleri halinde haklarında mahkumiyete hükmedilmemesini içeriyor.

İkinci maddede örgüt adına suç işlenişine iştirak etmeksizin  "gönüllü olarak" örgütüten ayrılanlar hakkında yasal işlem yapılamıyor.

3.maddesinde örgüt adına suç işlemeden "yakalanan" kişinin pişmanlık duyarak , örgütün dağılmasına yönelik bilgi vermesi halinde yasal işlem yapılmıyor.

4.maddede suç işlemek için örgüt kuranların ve bu amaçla suç işleyenlerin pişmanlık duyarak, örgütün dağılmasına imkan verecek biçimde teslim olmaları halinde haklarında "örgüt üyeliğinden" ceza tayin edilmiyor.

Yasanın düzenlenmiş olduğu tarihe göre olan bu mantığının şartları ile, günümüz şartları arasında çık fark var.

Çünkü karşıdaki "irade de" artık savaşmak istemiyor, bu iş bitsin noktasında.

Bu durumda Devletin bu "iradenin" sahiplerini artık eski mantık silsilesi içerisinde değerlendirmekten vazgeçmesi gerekiyor.

O açıdan yapılacak olan düzenleme "çok köklü" olmak zorunda.

Umumi bir affı belki bu millet "şimdilik" kaldırmayabilir. Ama dağdakilerin % 90 dan fazlasının ülkeye serbest bir şekilde dönüşünü sağlayacak düzenlenemenin yapılmasından da eğer "silahlar ebediyyen susacak ise" hiç kaçınmamak gerekir.

Şafak göründü

İşte PKK lı olduklarında artık hiç şüphe bulunmayan/örgüt mensubu/ bir gurup bugün geldi  Savcılara teslim oldu. Hükümet işe verdiği önemi göstermek için Diyarbakır’dan özel yetkili dört Savcıyı soruşturmayı yapmak üzere vazifelendirdi. Yani işin tavsamasına izin vermedi.

 Zamanı gelenler lehine kullanmak istedi.

Ayrıca bir Vali işin koordinasyonu için görevlendirilmiş durumda. Hükümet bu tavrı ile "Kandilden ve Mahmurdan bu gelişleri ne kadar önemsediğini ortaya koydu.

Diğer yandan CHP lideri bu gelenler için " iyi bir gelişme, destekliyorum, çünkü silahla bu ülkede hiç kimse hiçbir şeyi halledemez" gibi beyanatlarda bulundu ve ardından Sayın Başbakan ile olan görüşmesi için ortaya koyduğu "görüşmemiz kameraya alınsan" önerisinden de "belki bana şu anda toplumun bilmemesi gereken konularda mahrem bilgi vermek istiyor, Devletin elinde bulunan gizli bilgileri paylaşmayı arzuluyor ise, bunu da söylesin" diyerek , görüşmeme ihtimalini ortadan kaldırdı.

Yani Sayın Başbakan ile Sayın Baykal arasında konu ile ilgili görüşme bu hafta yapılacak zannederim.

Ben bu görüşmenin yapılmamasını "imkansız" görüyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 30 yıldan beri , "çoğu da kendi hatasından kaynaklanan" devam eden uluslar arası "operasyondan" çıkışını simgeleyen adımların atıldığı ve her tarafından "denklem" fışkıran konuların görüşülmesinde CHP nin saf dışı kalmasını kimse isteyemez.

15 sene önce Devletin yaptıklarını bugün Sayın Başbakan gibi  Sayın Baykal da eleştiriyor.

Yanlıştan dönmenin erdem olduğunu söylüyor.

Ama bendeniz şu gerçeğin altının kalın çizgilerle çizilmesini istiyorum. Eğer bu gün ortaya çıkan ve tarihimiz için en önemli fırsatı değerlendirmez isek, 15 sene sonrasının Liderleri kalkar bugünümüzü yerden yere vurur.

Şehit sayısı da öyle 30-40 binle sınırlı kalmaz.

Alt katların tümü yanıyor. En üst kata çıkmış durumdayız.

İtfaiye yetişti, "acil çıkış kapısını" açtı.

Şimdi "çıkış" zamanı. İnşallah değerlendiririz.