BU CÜMLENİN ALTINI ÇİZİN
Geçen hafta üst üste üç yazı yazdım ve 28 Şubat sürecinde yaşadıklarımızı, o sürecin en önemli kilometre taşlarından birisi olan ve 2003 yılından itibaren uygulama safhasına konulan Sarıkız, Ay Işığı, Yakamoz, Zir Vadisi, Balyoz, Ergenekon darbe girişimlerini, İnternet andıçlarını, 27 Nisan bildirisinin ben ve yakın çevreme yansıyan yönlerini örnekleri ile anlattım.
Yaşar büyükanıt’ın Genelkurmay İkinci Başkanlığı veya KKK lığı döneminde Jandarma Genel Komutanı olarak görev yapan Fevzi Türkeri’ne emir vererek Bakanları, Milletvekillerini takibe aldıklarını ve yersiz isnatlarla fişlediklerini belirttim, belgelerinin elimde olduğunu söyledim, ardından o kişiler hakkında açılacak davaya müdahil olmak üzere sıramı beklediğimi ifade ettim.
Konu ile ilgili olarak Türkiye çapında yayın yapan Uzay TV ye davet edildim ve Pazar günü 3 saat süre ile bu meseleleri konuştuk.
Ben orada açık ve net olarak bu ülkede Genelkurmay Başkanlığı gibi gerçekten mümtaz bir göreve kadar yükselmiş olan , ki ben onun bu görevi hakkettiğine vicdanen hiçbir zaman kani olmadım, Yaşar Büyükanıt ile onun emirleri doğrultusunda yasa dışı işlere bulaşmış olan Fevzi Türkeri hakkında işlem yapılmasını beklediğimi ifade ettim.
Çok şükür fazla geçmeden bugün aldığım habere göre, Fevzi Türkeri hakkında inceleme, araştırma, evinde arama işlemi başlatılmış olduğunu öğrendim.
Hiç lamı cimi yok, sıra yaşar büyükanıt’a geldi.
Dünkü yazımda Pazar günü gerçekleşen tartışmanın geniş özetini inşallah okumuşsunuzdur.
Türkiye hiç tahmin etmediğiniz kadar büyük gelişmelere gebe.
Bu cümlenin altını çizin.
Bu arada bazı şeylerin daha iyi anlaşılması için, Şemdinli’de Seferi Yılmaz’ın dükkanına bomba atılması, bir kişinin ölümü ve bir çok kişinin yaralanması ile ilgili dosya Sayın Savcılar tarafından yeniden ele alınmalıdır.
Biliyorsunuz bu olay üzerine TBMM sinde Şemdinli Olaylarını Araştırma Komisyonu kuruldu.
Bu komisyon onlarca kişiyi dinledi ve ardından ŞEMDİNLİ’DE incelemelerde bulundu.
Şemdinli Olaylarını Araştırma Komisyonu bu ilçede gerekli araştırmaları yaptı.
Ancaaakkk
Komisyon Şemdinli’de Askeri Garnizona değil sokulmak, yaklaştırılmadı bile.
Şimdi Savcılar bu ülkede nelerin olup bittiğini anlamak için, Şemdinli Askeri Birliğinde bulunan ve Mutkili Ali Kaya’nın Seferi Yılmaz’ın Umut Kitapevine attığı bomba ile ilgili olarak yapılan görevlendirilmesine ait belgelere el koymalıdırlar.
Bu belgelere el konulduğunda kimlerin bu ülkenin birlik ve bütünlüğün sarsılması için ne tür yasa dışı örgütler kurduğu ayan beyan ortaya çıkacaktır.
Ayrıca TBMM sindeki ŞEMDİNLİ OLAYLARINI ARAŞTIRMA KOMİSYONUNUN RAPORU Kİ, BU RAPOR TBMM SİNDE GÖRÜLÜŞÜP KABUL EDİLMEDİ SAYIN SAVCILAR TARAFINDAN BİR ÖRNEĞİ BÜTÜN ALT BELGELERİ İLE İSTENMELİ VE ŞEMDİNLİ DOYASI YENİDEN AÇILMALIDIR.
Şemdinli olayı Özel Harpçilerin yönetime el koyma konusunda attıkları adımın en önemli kilometre taşlarından birisidir. Sarıkız da, Yakamozda belki eylem yok, ama Şemdinli’de örgütün en önemli eylemi var. Serçe parmak içeride, başparmak dışarıda.
YILMAZ ÖZDİL’E: Sayın Başbakan Salı günü Ak Parti gurup toplantısında yapmış olduğu konuşmada; Cumhuriyetin ilanından, özellikle 1927 den sonra İslam dinine ve onun mukaddeslerine karşı, hiç kimsenin kabul etmeyeceği eylemler yapıldığını, Kur’an Kurslarının kapatıldığını, camilerin satışa çıkarıldığını, birçoğunun ahır, hayvan barınağı, askeri depo yapıldığını söyledi. Ve bu konuya ilişkin olarak verdiği örneklerden birisi de, İzmir Seferihisar’da bir caminin ahır haline getirilmesi idi. Yılmaz bey bugün yazısını bu konuya ayırmış ve söz konusu caminin İzmir Seferihisar merkezinde değil, köyünde yıkılmaya yüz tutmuş bir cami ile ilgili olduğunu belirtmiş ve böylece güya Sayın Başbakanı yalanlamış oldu.
Yılmaz Bey ben Diyarbakır Çermik’liyim.
Dedem 1914 yılında Seferberliğe gitmiş ve Hasankalede şehit düşmüş.
O nedenle babamı kendi ili dışına yollamamışlar, Askerliğini depo haline getirilen ve çok önemli tarihi özellikler taşıyan Diyarbakır Kurşunlu Camiinde depo çavuşu olarak yapmış.
Ayrıca ilçemizde Artukoğullarından kalan ve nerede ise 1000 yıllık tarihi özelliği olan Medrese bu dönemde KASAPHANE haline getirilmişti. Orada atlar eşekler barındırılır, arka bahçede hayvanlar kesilir, Medrese odalarında et satışı yapılırdı. Medresenin kitabesinin üzeri betonla sıvanmıştı. Çermiklilerden 50 li yaşlarda olan kime sorsanız bu durumu size teferruatı ile anlatır.
Allah’a şükürler olsun 1970 li yıllara doğru Medrese hayvan barınağı olmaktan çıkarıldı, at, eşek ve kan kokusundan kurtarıldı.
İlçemiz tarihinin altın kolyesi biçimindeki bu eser şimdi Cami olarak hizmetine devam ediyor.
Böyle bir rezaleti içinize sindirdiğiniz için Sayın Başbakanı yalanlama gayretine giriyorsunuz. Allah’tan korkun, kuldan utanın. İlim, irfan, iman yuvasına eşek bağlamak, hayvan kesip et satmak nasıl bir duygunun eseridir, Başbakanın açıklamalarını, lütfen bir de bu açıdan değerlendirin.