BÜLENT BEYDEN TARİHİ KONUŞMA(2)
55 mafyayı çökerttik, suç örgütünü çökerttik. Türkiye biz gelmeden önce mafyanın cennetiydi. Her önüne gelen çek senet tahsilatından tutun, neşterine, balinasına, bilmem nesine kadar alfabede harf kalmamıştı mafya örgütleri için. Hepsini çökerttik, yargıda hesap veriyorlar. Bunlar çıkar amaçlı suç örgütleri. Başkalarının da tepesine bindik, bugün bağımsız yargı bunların hesap soruyor. Bak; özel harpçiler, 'şurada şurada ceset var, ben de gördüm' dedi. Bugün mahkeme karar verdi, mezar açılacak, DNA testleri yapılacak, o kişiye ait olup olmadığı... Faili meçhullerden, siyasi suikastlara kadar Türkiye'de işlenmiş ne kadar çirkin, ayıp varsa onları aydınlatmak bizim görevimiz. Üzerine gideceğiz. 10 senede çok şey yaptık, bir 10 senede daha çok şeyler yapacağız. Allah'ın izniyle merak etmeyin.”
Genç'e, “Sen o kirli fenerinle git sokakları dolaş”
Arınç, kendisine laf atan CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç'e, “Sen o kirli fenerinle git sokakları dolaş. Burada Genel Başkanın var, ben ona, Genel Kurula hitap ediyorum. Sen onu boşa taşıyorsun. Kamer Genç ile geçirilecek bir dakika bile ziyandır” karşılığını verdi.
Arınç, “Dersim olayı bir faciadır. NTV Tarih Dergisi'nin son sayısında çok acı fotoğraflar var. Bunlar seni hiç ilgilendirmiyor. Sen bir Dersimli olarak yıllarca bu konuları ağızına almadın, konuşmadın bile. Sen bunlardan hiç bahsetmedin. Ne tarihle ne bugünle bağlısın sen. İçi yanan bu arkadaşlar, olayları konuşanlar bunlar. Sen otur yerine”
Buldan'a “Sizin literatürünüz farklı...”
“Öldürülenlerden bahsettiniz; sizin tabirinizle bunlar 'gerilla.' Hiç terör, terörist demediniz. Demek ki literatürünüz farklı sizin. Siz terörün olmadığına inanıyorsunuz, gerilla olarak öldürülenler var onların ağıdını yakıyorsunuz. Bu yanlış. Türkiye'de terör var, terörist var. Terörle mücadele var. Siz bu olmasın mı diyorsunuz? Yani kundaktaki bebek ölüyorsa, 4 kızımız araba içinde öldürülüyorsa, Batmanlı annenin karnındaki 8 aylık çocuk gün görmeden hayata veda ediyorsa, şu konuşmanızın içinde niye buna yer ayırmadınız? Polislerimiz ölüyor, askerlerimiz şehit oluyor, Hâkimlerimiz, memurlarımız, amirlerimiz kahpece öldürülüyor, Kumrular Sokakta masum ayakkabı boyacısının hayatına kastediyorlar.
“Kimyasal silah kullanmadık, kullanmayız”
“İnsanların hayatını kastedenlere, 'ne kadar güzel işler yapıyorsunuz' diyecek halimiz yok. Başı parçalanmış, eli gitmiş; bunlar kötü şeyler, görmek istemediğimiz şeyler ama arkadaşlar işin bu tarafına bakıyorsunuz. Bu tarafta da 24'ü birden şehit olmuş, 33'ü birden dolmuşta öldürülmüş askerlerimiz yok mu? Köprülerin havaya uçurulduğu, mayınlarla insanların uzaktan kumandayla patlatıldığı, masum köy korucuların ve köyde yaşayan insanların hayatını kaybettiği bir Türkiye'den bahsediyoruz. Bizim görevimiz Hükümet olarak bununla mücadele etmektir. Türkiye'nin güvenliğini, huzurunu, asayişini korumak hükümetimizin görevidir. Bugünkü terörle mücadele konsepti ve anlayışında başarılıyız. Türkiye, şu kadar yıl içinde bu mücadeleyi yapmıştır ama son 4 aylık mücadele netice vermeye başlamıştır. Bugün inanın, sizi temin ediyorum, Silahlı kuvvetlerimizde kimyasal silah envanteri yoktur. Bir takım STK'lar kimyasal silah kullandı diyorsunuz. Yani Hükümete, askere, bakana, Başbakana inanmıyorsunuz. Oradan ne idüğü belirsiz birisi 'kimyasal silah kulandı' diyor buna inanıyorsunuz. Kullanmadık, kullanmayız. Ne böyle bir silahımız var, ne böyle bir silahımız olsa kullanmayı düşünürüz. Kimyasal silah kullanmak, insanlık ayıbıdır, vahşettir, buna her yerde biz karşı çıkıyoruz.
Yalnız şunu bilin; terörist mi masum vatandaş mı olduğunu tespit edemediğimiz hiç kimseye silah doğrultulmuyor. Önce 'teslim ol' deniliyor, karşılık veriliyor, gene sabrediliyor ama sonunda bir sonuç ortaya çıkıyor. Bırak Mardin'i, Midyat'ı her yeri biliyoruz. Bugün inanın 10 teröristle mücadele ederken askerin, polisin beyanı şudur: 'Tam itimat edemediğimiz için silah kullanmayı bıraktık, 10 metre önümüzdeydiler, kaçtılar gittiler, kaçarken de bir arkadaşımızı vurdular.' Yani asker ve polis şunu düşünüyor: 'Ola ki bunlar terörist değil.' Çünkü, bir masumun hayatı 9 caninin hayatından daha kıymetlidir. Bugün asker yukarıdan uçakla bomba atıyor. En az 2 kilometreye kadar insan unsuru olabilir diye bombalama yok. Bugün siz ne Kuzey Irak'tan, ne bölgeden köy, ev, sivil, masum insanlar vuruldu diye bugüne kadar ciddi şikayet duydunuz mu? Polis, asker hesabını kitabını yapıyor, teröristi, terör eylemini hedef alıyor. O yüzden yanlışlar vardır, sizin söyledikleriniz belki kısmen doğrudur. Ama bu konuşmanızın tamamında 'gerilla var, terörist yok, kafaları, kolları bacakları kopmuş.' Masum vatandaş, asker, polis, yazılanlar, dökülenler, gelen mesajlar, ulaştırılan mesajlar nerede. Bunları yan yana getirin de hakkaniyet içinde yanlış varsa görelim. Bugün koordinasyonda da eylemde de vatanperver güvenlik güçleri hedefleri bulup yakalamaya çalışıyor ve kendi hayatlarını ortaya koyuyorlar. Allah onların yardımcısı olsun.
SON SÖZLER
Buradaki müzakerelerde takınılan tutum, umarım bundan sonra devam etmez. Güzel bir söz diyor ki 'sesini yükseltme, sözünü yükselt. Ses ile söz birbirinden farklı. Dikkat et, gök gürültüsünden fayda yoktur, ince ince yağan yağmur toprağa berekettir.' Yüksek seslerle yüksek sözleri birbirine karıştırmayalım. Yüksek söze ihtiyacımız var. Emin olun, buradan ağzımızdan çıkan yüksek oktavlı seslerin ne konuşana ne Parlamentoya ne de millete faydası var. İnce ince yağan yağmurlar gibi olmalıyız.
Bülent Ağabey siyasetin vazgeçilmezlerinden olduğunu yapmış olduğu bu tarihi konuşma ile bir kez daha ortaya koydu.
Bundan daha güzelini, bundan daha birleştirici olanını kimse söyleyemezdi. O da bunları söylerken, salt bir siyasetçi olarak olaya yaklaşmadığını ortaya koydu.
Onunki tam bir Müslüman feraseti idi.
Konuşmasına hak ile başladı, hak ile bitirdi.
“Hak” Allah’ın adıydı, Bülent Ağabey bundan zerre kadar sapmadı. Elini vicdanına koydu, tüm Türkiye insanına tercüman oldu. Türkiye ve insanlık tarihine örneğine az rastlanır yepyeni bir damga vurdu.
Ben olsam bu konuşmayı keser saklardım.