BURADA BULUNAN KARDEŞLERİNİ UNUTMA ABİ
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün kaçırıldıktan 48 saat sonra serbest kalınca, kaçırılışı, örgüt elinde kaldığı süre ve serbest kaldığı ana ilişkin olarak kimi açıklamalarda bulundu.
Hüseyin Aygün’ün kaçırılışı gerçek bir muammadır.
Şamil Tayyar bu kaçırılma olayına ilişkin olarak attığı Tweette, yakında bırakırlar, muhabbetiniz bol olsun cinsinden açıklamalar yaptı. Onun yapmış olduğu açıklamalar, bir yönü itibariyle doğru çıktı.
Ben Hüseyin Aygün’ün kendi planı dairesinde kaçırılmış olduğunu elbette söylemiyorum. Ülkemizin 30 seneden beri içerisinde bulunduğu can yakıcı terörün, iki önemli ayağını teşkil eden Alevi ve Kürt meselesinde Hüseyin Aygün, örgüt üzerinden hayatının rolünü oynadı.
Alevi ve Kürt meselesini nerede ise dünya gündemine oturttu.
Zira onun kaçırılışından sonra Türkiye’de artık bu meselenin bir ülke meselesi olmadığı, batı dünyasının, ABD nin olaya bigane kalmasının bundan sonra mümkün olmayacağını, Türkiye’nin elinin daha zora girdiğini falan söylediler.
Yani Hüseyin beye “bu sorunun çözümünde sana şöyle bir rol vereceğiz, oynamak ister misin” denilse idi, eminim seve seve yapardı, hiç de itiraz etmezdi.
Hüseyin Aygün serbest kalınca, bu kaçırılmadan ötürü üzüntü duyduğunu asla açıklamadı, hatta karış karış bildiği Dersim dağlarını bu vesile ile gezmekten mutlu olduğunu söyledi.
Zaten Hüseyin Aygün örgütün kendisine hiç de kötü davranmadığını, silah doğrultmadığını,
Özlediği Dersim dağlarında 6/7 saat yürüdüklerini,
Bir dere kıyısında misafir edildiğini,
Kendisini kaçıranların 25-26 yaşlarında genç insanlar olduğunu,
Karşılıklı olarak sohbet ettiklerini,
Onların da dağda bulunmaktan hoşnut olmadıklarını,
Savaştan bıktıklarını, hak ve özgürlük peşinde koştuklarını, istediklerinin “yöresel özerklik” hakkı olduğunu, bu hakkın batıda birçok ülkede uygulandığını, Türkiye’de uygulanmaması için bir sebep olmadığını,
CHP sinden ayrılarak bağımsız bir Milletvekili sıfatı ile hizmet etmesini kendisinden beklediklerini,
Kendisinin ise, silahların gölgesi altında böyle bir karar vermesinin sağlıklı olmayacağını, ancak Yeni CHP sinde görev yapmasının daha doğru olacağını,
Kürt ve Alevi sorunun çözümü konusunda kendisinden daha fazla hizmet beklendiğini, ayrılır iken kendisine sarılarak öptüklerini ve son olarak Hüseyin Abi burada bulunan kardeşlerini unutma dediklerini söyledi.
Bu arada bir hususun altını özenle çizmekte fayda var, Hüseyin Aygün kendisinin Dr Bahoz Kod Fehman Hüseyin ile örgüt mensuplarının yapmış oldukları telsiz görüşmesi sonucunda serbest kaldığını açıkladı.
Suriye’deki son gelişmeler üzerine Örgütün başına Suriyelilerin geçtiği ve şu anda PKK nın iki numaralı ismi olarak bilinen Murat Karayılan’ın yanında Cemil Bayık gibi Türkiyeli isimlerin. tasfiyeye uğradığı ifade edilmişti. Bunun ne kadar doğru olduğu henüz bilinmiyor. Ancak dün Türkiye’deki gazetelerin tamamı bu yönde açıklamalar yaptılar. Öyle veya böyle Suriye’deki gelişmeler Fehman Hüseyin’in yıldızını iyice parlattı. Gelişmenin bu yönü üzerinde ilgililer artık iyice kafa yorma zamanın geldiğini herhalde düşünüyorlardır.
Hüseyin Aygün’ü kaçıranlar ayrılış esnasında onu öpmüşler ve abi bizi buralarda unutma demişlerdir. Evet durum hala budur ve insanlar hürriyetine kavuşmak üzere olan bir insanın durumuna öykünmüşlerdir.
Çünkü onların esareti 48 saat değil, ölüm gelip çatıncaya kadar devam etmektedir. Bu açıdan Hüseyin Aygün’ün serbest kalıp eşine, çocuklarına, ailesine kavuşmasını, dağdaki bu insanlar “hasretle” ifade etmişlerdir.
Türkiye şu son 10 senede almış olduğu kararları 1990 lı yıllarda hayata geçirmiş olsa idi, eminim Türkiye boğuşmakta olduğu bu sorunu kökten çözmüş kabul edilecekti.
Bu alanda her gecikme paranoyak saldırıları beraberinde getiriyor ve milletin gönlünde şifa bulmaz yaralar açıyor.
Hüseyin Aygün’e dağdakilerin ifade ettiği bir şey var, Parlamentodaki dört siyasi parti bir araya gelsin, tez elden bu sorunu çözsün.
Evet Parlamento bu alanda en köklü değişikliği yapmaya, yani yeni Anayasayı yazmaya çalışıyor.
Yeni Anayasa yazılır iken örgüt eylemlerini durduracağına, akıl almaz biçimde kitlesel ölümleri beraberinde getirecek eylemlerden geri durmuyor.
Onun bu tavrının sebebi çok açık ve basit. Terör yolu ile her istediğimi kabul ettireyim hesabı. Hani savaşların sona ereceği, tarafların barış anlaşması imzalayacağının konuşulduğu günlerde, en şiddetli çatışmalar olur ya, işte o hesap. Savaşan ülkeler barış anlaşması imzalarlar ama, sonunda herkes kendi toprağında hayatını sürdüreceğinden, savaştık ama, bundan sonra kardeşiz ortamını özümseyecek adımlar atmazlar. Fakat bizim durumumuz öyle değil ki. Biz düşmanlar gibi savaşıp, kardeşler olarak bir arada nasıl yaşayacağız. Sanıyorum örgütün en temel yanlışlarından birisi bu.
Hiç olmaz ise şu yeni Anayasa yazım sürecinde örgüt eylemlerine ara verse, Hüseyin Bey dağdaki kardeşlerini unutmamak için Parlamentoda daha temkinli adımlar atabilir, sorumluluğunu yerine getirebilir.