CARİ AÇIK
Türkiye’nin ekonomisi konuşulduğu zaman çok sık kullanılan bir deyim önümüze çıkar.
CARİ AÇIK.
Siyasetin konuşulduğu her ortamda Cari Açık sözünü diline pelesenk etmeyen yoktur.
Peki Cari Açık nedir.
Ülkemize bir yıl içerisinde giren her türlü emtia, mal, hizmet gelirlerinin toplamı ile çıkan her türlü mal, hizmet, emtia giderlerine ödediğimiz döviz cinsinden paranın arasındaki farktır.
Türkiye’nin 2011 yılı itibariyle dışarıya ihraç ettiği malların toplam değerinin 135 Milyar Dolar, ithal ettiği malların değerinin ise 235 Milyar dolar olması beklenmektedir.
İhracat ile ithalat arasındaki farkın 100 Milyar dolar olması halinde, cari işlemler açığının 70 Milyar dolara ulaşacağı ifade ediliyor. Şu andaki miktarın 55 milyar dolar olduğu söyleniyor.
İhracat ile ithalat arasındaki 100 Milyar dolarlık fark büyük bir rakam mıdır, evet hem de çok büyük bir rakamdır.
Türkiye’nin son çeyrekte % 11 ler seviyesinde bir kalkınmayı yakaladı. Bu mükemmel bir sonuç.
Bu orandaki bir büyüme, keşke ithal ikamesine dayalı olmasa idi.
Eğer söz konusu büyüme ithal ikameli bir büyüme ise, yani dış dünyanın üretmiş olduğu yarı mamul malları getirip, burada mamul hale getirip satıyor isek, bu büyüme, işsizliğin kısmi azalmasına neden olmasına rağmen, sağlıklı değildir.
Yok sözü edilen büyüme üretimimize dayalı ve ihracat eksenli ise iyidir.
Aslında hala bir tarım ülkesi olarak bilinen Türkiye’nin dış ülkelerden 3.4 Milyar Dolarlık Pamuk ithal ettiği bir gerçek olarak karşımızda durduğuna göre, burada ciddi bir değerlendirme yapmak mecburiyeti vardır.
Türkiye’nin ihracatı çift haneli artıyor ancak ithalatındaki artış daha yüksek oranları buluyor.
Bu kronik durum cari açığı besliyor.
İhracatın ithalatı karşılama oranı 2009 yılında, yüzde 72.5 ile 2001 yılından sonraki ikinci en yüksek düzeye ulaşmıştı. Aradaki bant % 27.5 a düşmüştü.
Ancak 2010_da bir gerileme yaşanmış ve ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 61.4_le dokuz yıl önceki düzeyin altına düşmüş durumda.
Böylece ihracatımızın ithalatımızı karşılama oranı Türkiye aleyhine bir gelişme göstererek aradaki farkın % 38.6 ya yükselmesine neden olmuş.
Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı ürünler hangileri?
a)Hazır giyim,
b)Otomotiv,
c)Demir Çelik.
En çok hangi alanlarda ithalat yapıyoruz.
a)Hazır giyim(Örülmemiş veya örülmüş giyim eşyası/Çinden gelen mallar/, aksesuarlar, pamuk )
b)Otomotiv(Türkiye bir çok otomobil, kamyon, traktör, bisiklet markasının montaj ülkesi konumundadır)
c)Demir Çelik(Hurda halinde Türkiye’ye dış ülkelerden gelen demir çelik, burada mamul hale getiriliyor)
O zaman Türkiye büyük bir ihracatçı ülkemidir?
Evet 135 Milyar Dolarlık ihracat miktarına ulaşmak büyük bir ekonomiye sahip olmayı gösterir, fakat bu ithal ikamesine dayalı ise, yani başkasının yarı mamul maddelerini alarak montajlamak ve böylece ihracat yapmak şeklinde gerçekleşiyor ise,bu durum ekonomistlerce hoş karşılanmamaktadır
İhracat ile ithalat arasında aleyhimize 100 milyar dolarlık bir fark önümüzde dağ gibi duruyor.
Bu 100 Milyar dolarlık farkın 30 Milyar dolarını belki öz kaynaklardan karşılayabiliriz, faizleri yükseltiriz, ek vergi koyarız, kayıt dışındaki ekonomiyi kayıt içine almaya çalışırız, ancak 70 Milyar dolara ulaşması beklenen 2011 sonu Cari Açığını kendi öz kaynaklarımız ile kapatamayız.
Cari Açığın esas ismi nedir, bu iki kelimeden ne anlamamız gerekir?
Cari Açık olarak ifade edilen o iki kelimenin tekbir kelime ile karşılığı vardır.
BORÇ.
Cari işlemler dengesi ocaktaki 5.9 milyardan sonra şubatta da 6.1 milyar dolar açık verdi ve böylece iki aydaki açık 12.1 milyar doları buldu. "Görünen köy kılavuz istemez" misali, dış ticaret açığının belli olmasından sonra cari açığın bu düzeylere çıkacağı zaten üç aşağı beş yukarı tahmin ediliyordu.
Dolar Kurunun yukarı çekilmesi Cari açığı önlemek için atılan önemli bir adımdı. Bu yol ile ithalatı kesip, ihracatın arattırılması hedeflendi.
Dolar kurunun yakarı çekilmesi ihracatçıyı sevindirir, ithalatçıyı üzer. Amma bizde ekonomi ithal ikamesine dayalı olduğundan , yarı mamul maddeler getirilip mamul hale getirildikten sonra ihraç edildiğinden çok fazla sorun yaratmaz.
Alan razı, satan razı.
Peki Türkiye 70 milyarlık bir cari açığı finanse edebilir mi! Etmemiş olsa, zaten bu açığı veremezdi değil mi… İşin doğrusu henüz bilmiyoruz.
Daha doğrusu borç çarkının dişlilerinin hep sağlam olması lazım. Çark dönerse problem yok.
Başımıza fevkalade bir kötü durumun gelmemesi şart.
Yani bizden alışveriş yapan ülkelerden birisinin tökezlemesi, bizden aldıkları malların paralarını ödeyemez hale gelmeleri veya kendilerine mal sattığımız batılı tüccarların iflas etmeleri, bizi yeni mal satamaz, alacağımızı tahsil edemez hale getirebilir.
Veya ülke içerisinde ekonomik bir dalgalanmaya sebep olacak gelişmeler,Uzanlar olayında olduğu gibi birilerini batırırsa, kar topu yuvarlanmaya başlar. Bir sel gibi, önüne ne gelirse siler süpürür.
Yani batan batana.
Ak Parti hükümetlerinin başarısının altında yatan ana sebeplerden birisi ekonomide gösterilen başarıdır.
Ak Parti, ekonominin en büyük canavarı olan Enflasyonu tarihe gömdü.
Şimdi kamudan ziyade, özel teşebbüsün sebep olduğu büyük orandaki Cari Açık problemi ile karşı karşıya.
Bu problemi de aşmak için özel gayret gösterdiğini biliyoruz.
Borç yiğidin kamçısıdır özdeyişi ile hareket ediliyor.
Ama bizim bir başka ata sözümüz var.
Alacakla verecek ödenmez.
Başka bir şey için değil, inanın kaygımdan yazdım.