CEM EMİR SABAHATTİN YILMAZ
Van depreminde hayatını kaybeden Japon hizmet gönüllüsü Atsushi Miyazaki ile yine depremden çok şükür sağ kurtulan arkadaşı Miyuki Konnai adına Van ilinde iki okul yaptırılmasını içeren yazımdan sonra, niye aynı otelde depreme şehit verdiğimiz gazeteci arkadaşlarımız Cem Emir ve Sabahattin Yılmaz’la ilgili bir talepte bulunmadım diye doğrusu çok hayıflandım.
Cem Emir Tunceli’de, Sabahattin Yılmaz Erzurum’da toprağa verildiler.
Her ikisine de Allah rahmet etsin.
Gazetecilik mesleğinin ne zor koşullarda yapıldığına bütün insanlarımız bir kez daha şahit oldular.
Gazeteci arkadaşlar karda kışta,
Doluda sel baskınında, heyelanda,
Kadın cinayetlerinde, eş katliamlarında, sokak ortasında parçalanmış cesetleri bulunan insanların yakınlarının feryadında,
Trafik kazalarında bölünen ailelerin dramında,
Çeşitli kazalarda aynı aileden birden çok kişinin hayatını kaybederken yakınlarının yaşadığı büyük acıda, onların feryadu figanında,
Başı bedeninden zalimlerce koparılan kız çocuğunun ailesine durumu haber vermede,
Adına toplumsal olay denilen ve çoğu kez toplumsal cinayete dönüşen olaylarda yakılan yerlerin, yanan insanların haberini vermede,
Ve tabiî ki,
Depremlerde görev yaparlar.
Bu arkadaşlar kuvtu la yemut yaşarlar. Ellerine geçen para tabir caiz ise ölmeyecekleri kadardır.
Çoğu zaman maaşlarını bile alamazlar.
Onlar hiç kimsenin gitmeyeceği yere gitmek, hiç kimsenin bakmaya cesaret edemeyeceği kareleri çekmek ve bunları dakika atlamadan genel merkezlerine duyurmak zorundadırlar.
Siyaset haberleri yaparlar. Genel konuşmalar olur. Milimini atlamadan onları kaydederler. Herkes yemeği oturduğu sırada, onlar bir kenara çekilir ortaya çıkacak haberi kaydetmeye çalışırlar. Sonra koştura koştura yorum ilave ettikleri görüntüleri merkezlerine ulaştırırlar.
Çalışma saatleri yoktur.
Tatilleri yoktur.
Bayramları yoktur.
Mesai kavramı nedir bilmezler.
Kar, kış, kıyamet, soğuk, dondurucu soğuk çalışmanın engeli olarak kabul edilmez.
Yaşarlarsa ailelerine, çocuklarına hasret günler geçirirler.
Haberini yaptıkları afetlere kurban giderlerse…
İşte onun ismi yoktur. Olamaz da zaten.
Basın şehidi diye bir isimleri var ama, kim ne kadar ehemmiyet verir bilmiyorum.
Ben bu defa değişik biçimde bu insanlara karşı olan vefa borcumuzu yerine getirelim diyorum.
Öyle 33 köylümüzü cellatlara yem atanların oraya buraya isimlerini vereceğimize, bu büyük felakette bizlere haber ulaştırma adına canlarını feda eden kardeşlerimiz adına iki okul yaptıralım.
Biri Van’da, diğeri Ercişte olsun.
Bu okullarda onlara ait köşeler yapılsın.
Depremi haber yapan bu kardeşlerimizin, hangi aymazlığımız sebebiyle deprem şehidi oldukları yazılı bir metin haline getirilip, ibret için resimlerinin altına konulsun.
Başka bir şey değil.
SAYGI DUYULSUN.