CENGİZ ÇANDAR BAKALIM O ZAMAN NE SÖYLEYECEK

Ak Partinin Genişletilmiş İl Danışma Meclisi toplantısının Ankara Genel Merkezdeki toplantısında Sayın Başbakan, ekonomiden siyasete, iç dış gelişmelerden bölgemizdeki muhataralı konulara ilişkin değişik açıklamalarda bulundu.
Biz bu açıklamaları elbette dikkatle izliyoruz.
Çünkü onun ağzından çıkan bütün sözlerin bir de arka planı olduğunun farkındayız.
Türkiye 1915 yılında Osmanlı döneminde yaşanAn Ermeni Tehciri ile ilgili konuda, son zamanlarda çok sıkıştırıldı.
ABD Kongresinin Dış İlişkilerle ilgili Temsilciler Meclisinde Ermeni Karar tasarısı kabul edildi.
Bu tasarının yasalaşması için alınan kararın Temsilciler Meclisine/Kongre Genel Kuruluna /gelmesi gerekiyor.
ABD nin çeşitli eyaletlerinde sözde soykırım tasarısı kabul edilmişti. Ama Başkanların muhalefeti sebebiyle bu karar tasarıları kongreden geçme şansı bulamamıştı.
Başkan Obamanın seçim çalışmaları sırasında Diasporadaki Ermenilere sözde soykırımı tanıyacığına dair söz verdiğini biliyoruz.
Obama seçildikten sonra ilk iş olarak bir İslam ülkesini ziyaret edeceğini söylemiş, herkes bu ülkenin Suudi Arabistan veya en kötü ihtimalle Mısır olabileceğini düşünmüştü. Fakat O, tüm bu düşüncelerin hilafına Türkiye’ye geldi ve Parlamento’da bir konuşma yaptı.
Obamının TBMM sinin çatısı altında yaptığı o konuşmanın satır aralarında, Türkiye’nin komşuları ile ilişkilerini düzeltmesinden büyük memnuniyet duyduğunu ve bu ilişkilerin siyasi alanları da kapsaması gerektiğinden  kasdının, Ermenistan ile olan sorunların giderilmesi olduğunu herkes anlamıştı.
Zaten o konuşmadan sonra Türkiye ile Ermenisten arasında ABD Dış İşleri Bakanı Hillary Clinton ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrav’un önderliğinde iki ülke arasındaki ilişkileri düzenleyen , ekonomik ve siyasi açılımlar içeren Protokol İsviçre’nin Başkenti Zürih’te Ekim 2009 da imzalandı.
Söz konusu protokolün geçerlilik kazanması için iki ülke parlamentosunda onaylanması gerekiyor/du.
Ermenistan Parlamentosu bugüne kadar Türkiye aleyhine geliştirdiği bütün tezlerininin geçerlik kazanması koşulu ile protokolü imzaladı.
Yani Türkiye’nin bir anlamda 1915 olaylarının bir soykırım/Jenosid/ olduğunu kabullenmesi ve Azerbaycan ile olan Dağlık Karabağ Problemine asla müdahil olmaması genel koşulları ile protokolü kabul ettiklerini ortaya koydular.
Ermenistan Parlamentosunun aldığı bu kararı Türkiye’nin asla kabul etmeyeceğini dünya alem biliyor/du.
Zaten bu sebeple Türkiye ,Ermenistan Parlamentosunun Protokolü kabul ederken ortaya koyduğu çekinceler kaldırılmadığı sürece,kendi parlamentosunda konuyu görüşmesinin mümkün olmadığını, görüşülse bile geçme ihtimalinin sıfır olduğunu münasip bir dille muhattaplarına bildirmek zorunda kaldı.
Düşünün bir kere Türkiye Ermeni Soykırımını oturup kabul edecek, Azeri Topraklarının işgaline göz yumacak, bir milyondan fazla Azeri kardeşimizin kaçkın hale gelmesini makul karşılayacak ve böylece Ermenistan ile münasebetlerini düzeltmiş olacak… Böyle bir durumu hiçbir Türk Hükümetinin kabul etmesi mümkün mü?
Türkiye –Ermenistan arasındaki bu beyzbol topu niteliğindeki gel gitler, belliki ABD nin canını sıktı ve Kongre Dış İlişkiler Komisyonunda "soykırım" yasa tasarısı "kör gözüme şiş" yaklaşımı ile kabul edildi.
Bu gelişme üzerine Sayın Başbakanın Nisan ayı içerisinde Uluslar arası Enerji kongresine katılması yönünde yapılan daveti kabul etmediğini ve Nisan ayında ABD ye gitmeyeceğini öğrendik.
Bu kararın bir tavır olduğunu saklamaya , gizlemeye hiç  gerek yok.
Bu sıkışık ortamda, her bir kelimenin ilişkileri nasıl zedeleyceğinin hassasiyeti zamanında, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Howard Berman, komitelerinin aldığı kararın Temsilciler Meclisinde onaylanmayacağına dair bir bilginin kendilerinde olmadığını söyledi.
ABD nin bu tavrından hemen sonra İsveç Parlamentosu da Ermeni Karar tasarısını onayladı ve ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinin aldığı karara atıfta bulundu.
Bu gelişmeler üzerine Türkiye bu her iki ülkedeki Büyükelçilerini geri çekti.  İsveç Başbakanı,Sayın Başbakanı arayarak gelişmelerden Hükümetinin üzüntü duyduğunu ve Hükümetin Parlamento ile aynı paralelde düşünmediğini söylediğini öğrendik.
Ama ABD den  bu konuda bir ses, sada yok. Ve Büyükelçi hala Türkiye’de.
Ermeni Karar tasarısının onaylanması ile ilgili işlemlerim yarı yolunda Elçinizi geri çekerseniz,Kararın Temsilciler Meclisinde kabul edilmesi halinde ne yapacaksınız…
Türkiye en büyük stratejik ortağı ve müttefikinin Ermeni Karar tasarısını kabul etmesi, iki ülke ilişkilerinde büyük yaralar açacak. İşte Sayın Başbakan böyle bir durumun kendi hükümeti zamanında gerçekleşmesini kesinlikle kabullenemiyor ve muhattaplarının geri atmasını temin için bazı çıkışlar yapıyor.
Sayın Başbakanın bu çıkışlarından birisi Türkiye’de kaçak yollardan çalışmaya gelen 100 bin civarındaki Ermenistan Yurttaşının geri gönderilebileceği açıklaması oldu.
Türkiye’nin yaşamış olduğu sıkışık durumu anlamayanlar, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan önceki döneme ait trajik gelişmeleri gündemde tutarak Cumhuriyetin iflah olmaz sıkıntılarla sürekli biçimde yaşamasını temin edenlerin niyetini kavramayanlar, Sayın Başbakanın bu çıkışını "insani olmayan fevri" bir değerlendirme olarak algıladılar ve onu eleştiri yağmuruna tuttular. Ve Başbakandan özür dilemesini istediler.
Bu aymazlığa karşı Sayın Başbakan "biz kimden özür dileyeceğimizi gayet iyi biliyoruz. Eğer özür dilenecek bir durum söz konusu ise, Roman vatandaşlarımızdan ben Devletim adına bu özrü diliyorum" karşılığını verdi.
Devletler arası ilişkilerde muvazeneyi tutturmak için diklenmeden dik durmayı becerebilmek çok önemlidir.
Ülkenize karşı batı dünyasının en büyük gücünün aldığı olumsuz kararın daha ileri safhalara gitmesini engellemek için büyük bir mücadele içerisine girerken,bu sırada elinizdeki kozların birazcık ucunu göstermeniz, düşünürlerce çok makul bir çıkış olarak algılanması gerekirdi.
Ama her zaman olduğu gibi işi enine boyuna düşünmeden, Sayın Başbakanın Türkiye menfaatleri hususunda gösterdiği büyük hassasiyeti kavramadan, onu 1915 olayına sebep olan İttihatçı zihniyetin adamı olarak göstermek ve onlarla paralellik içerisinde olduğunu söylemek, olayı etrafını mani ağyarını cami bir biçimde değerlendirmemek oldu.
Ben bu stratejik adımı görmeyip, işi salt "insani" boyutta ele alarak,kendi Başbakanınımızı yerden yere vuranların ,ABD TEMSİLCİLER MECLİSİNİN ELİNİ GÜÇLENDİRMEKTEN BAŞKA BİR İŞ YAPMADIĞINI düşünüyorum.
ABD Temsilciler Meclisinden Kanun geçerse, Cengiz Çandar bakalım o zaman ne söyleyecek, bu işte benim de tuzum oldu, yazıklar olsun diye kendini hesaba çekecek mi?