CENNET UCUZ, CEHENNEM BOŞUNA DEĞİL
Cehaletin kol gezdiği her yerde en küçük meseleler dağlar mesabesine çıkarılıyor.
Bir çocuk kavgası, bir ağız dalaşı anında yaka paça tutmalara dönüşebiliyor.
Trafikte üç saniyelik tahammülsüzlük, silahların çekilmesine "ulan sen benim kim olduğumu biliyor musun" efelenmelerine yol açıyor.
İnsanlar menfaatlerine dokunan en küçük bir saldırıya maruz kaldıklarında, gadabi kuvvetler hemen harekete geçiyor ve pişmanlıkların bini bir para olan eylemler sonucunda yaralamalar, ölümler biri birini izliyor.
Adamın tayini Muğla’dan Milasa çıkmış.
Sanırsın ki, cehenneme gönderilmiş.
Herkesin sabah mahmurluğunun üstünde olduğu, insanların bir bardak çaydan başka bir şey düşünmediği bir anda, vay sen misin benim tayinimi Milas’a çıkaran.
Ne haber Naci deyip, henüz 35 inde iki çocuk babası Müdürünün kafasına silahı dayıyor ve tetiğe basıyor.
Gümmm.
Beyin darman duman.
Naci Beyin yanında bulunan diğer Müdürler şok içerisinde.
Diğerlerini de öldürecem, beni kimse dikkate almadı gibi aşağılık laflar ediyor.
Maktülün gencecik eşi ve 2 oğlu perişan.
Bin yıl düşünseler akıllarına gelmeyecek şey gerçekleşiyor.
Hanım, sevincinde boynuna sarılacağı, tasasında başını yaslayacağı "YARİNDEN", çocuklar bir ömür boyu dayanakları olan BABALARINDAN artık yoksunlar.
Naci’nin Yozgat’ta oturan babası "daha evvelisi gün aradı, baba hakkını helal et, seni 15 günden beri arayamadım, dünya halleri işte, işimiz çok yoğundu, şimdi arama fırsatı buldum" diyor ağlayarak.
Oğul helallik isteyecek de, babanın kalbi yerinden fırlamış gibi olmayacak!!! Mümkün mü?
Babanın o gün dolan gözleri, Naci’nin öldürüldüğü haberi üzerine çağlayana dönüyor.
Adam hapse atılıyor.
Üç gün beş gün deyip çıkacak.
Aramıza karışacak.
Cezaevi anılarını anlatacak.
Komik şeyler söyleyecek.
Etrafındakiler gülecek.
O da.
Hahahahah , keh kah kaahhh.
Evet iyi ki de ahret var.
Cennet ucuz , cehennem boşuna değil.