ÇEVİK BİR ŞİKAYETİNDE HAKLI
Çevik Bir, Karadayı hakkında 11 sayfalık suç duyurusunda bulunmuştu. Onun C.Savcılığına verdiği dilekçe basında yer aldı. Çevik Bir, BÇG’nin nasıl ve hangi emirler doğrultusunda kurulduğunu ayrıntılarıyla anlattığı dilekçesinde “Karadayı’nın soruşturulması yasal bir zorunluluk haline gelmiştir ” demiş gerekenin yapılmasını istemişti.
Çevik Bir şöyle diyordu. 28 Şubat sürecinde bütün emirler Karadayı’dan geldi. Onun izni ve haberi olmaksızın hiçbir iş yapılmadı, yapılamazdı da.
Batı Çalışma gurubunun yaptığı bütün iş ve işlemlerden o sorumludur. Biz alt kademede bulunan komutanlar olarak sadece Genelkurmay Başkanının vermiş olduğu emirleri yerine getirdik. Orduda geçerli kuralları herkes bilir, kimse komutandan gelen emirleri geri çeviremez.(Tabii hiç kimsenin kanunsuz bir emri yerine getirme mecburiyeti yoktur, ama… o gün işlerine öyle gelmiş) Çevik Bir dilekçesinde bugün tutuklu bulunan sıralı komutanların hepsi BÇG nun çalışmaları sonucunda aldığı kararlar ile görevlendirilmişlerdir. Dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayının oluşturduğu birimlerin aldığı kararlar, TSK nin ast birimlerine, konusuna göre MİT na ve İç İşleri Bakanlığına ve MGK genel sekreterliğine gönderilmiştir, demiş ve Karadayı’nın soruşturulmasının verilecek kararın sıhhati bakımından önemine işaret etmişti.
Aslında Çevik Bir kendi döneminin ne kadar en güçlü paşası olarak ortaya çıksa, onu bunu kazığa oturtacağını söylese de, o bu yiğitliği! Paşasının havl ve kuvvetine dayandırdığını şimdi ifade ediyor ve bir anlamda masumiyetini ortaya koymaya çalışıyor. Tamam Çevik Bir, paşası İsmail Hakkı Karadayı’dan aldığı talimatları yerine getirmiş, verilen görevlerin ifasına çalışmıştır, ama, paşasının verdiği görevler arasında millete karşı EFELENMEK de, şöyle bir millete bakıp canımı sıkmayın ananızın hatırını sorarım veya açık açık (bu ülkede bakanlık yapmış bir hanımın beyanlarına karşı) ona söyleyin fazla ileri gitmesin, onu Kızılay meydanında kazığa oturturum demek de var mı idi? Asıl yiğitlik müstakim olmaktan geçer, yani dün dediğini bugün de söyleyeceksin ve ben yapmadım, o yaptı tavırları ile tavşan gibi püsmeyeceksin. Çevik Bir’in bugün takındığı tavırların bütünü yanlıştır demiyorum. Zira Çevik Bir C.Savcılığına verdiği 11 Sayfalık dilekçede, emir ve talimatların en üst komutandan geldiğini ve buna dayanarak hareket ettiklerini söylemekte haklı idi. Onun haklılığı İ.Hakkı Karadayı’nın bugün C.Savcılığı tarafından soruşturmaya çağrılması ile ortaya çıkmıştır.
Zaten konuya ilgi duyanlar pek ala biliyorlar ki, İ.H. Karadayı, sadece 28 Şubat sürecini başlatan, devam ettiren, bu amaca yönelik kurumları oluşturan kişisi olarak kalmamış, 27 Nisan öncesinde de TBMM sinin görevini yapmaktan men’e varacak eylemlerde bulunmuştu.
İ.H.Karadayının ortaya çıkan ses kasetlerinde, Abdullah Gül Beyin Cumhurbaşkanı seçilmesinin önüne geçmek için çeşitli kumpaslar kurmuş, dönemin Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu’nun ve ekibi ile dönemin DYP si Genel Başkanı Mehmet Ağar ve arkadaşlarına TBMM sindeki seçim çalışmalarına girmemesi için baskı yapmış ve bu emeline ulaşmıştır. Mesut Yılmaz’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde TBMM sine girmemekle birlikte, Cumhurbaşkanını Halk seçsin önerisine, Ak Partinin balıklama daldığını, bu durumun kabul edilemeyeceğini ve eninde sonunda TSK lerinin bu işi temizlemek zorunda kalacağını öyle sanıyorum ki, Encümeni Daniş toplantısında arkadaşlarına duyurmuştur.
Onun 28 Şubat sürecinde üstlendiği tavır hakkında en yakın çalışma arkadaşları 11 sayfalık suç duyuruları ile gerçekleri ortaya koymuşlardır.
27 Nisan sürecinde yaptıkları ise, zaten kendi ses kasetleri ile ortadadır. Ses kayıtlarında TBMM sinde gurubu bunan bir partinin Genel Başkanını, Meclis çalışmalarına girmekten alıkoyduğunu …..nk cümlesi ile ifade etmiş ve pek tabii en önemli cümle olarak, ola ki, Ak Partinin kendi Cumhurbaşkanı adayını şu veya bu yolla seçmesi halinde, Ordunun bu pisliği!!! Temizlemek zorunda kalacağını deklare etmiştir.
Onun bu eylemleri TCK’ nun 311 nci maddesine tam bir uygunluk taşımaktadır. Madde de “Cebir ve şiddet kullanarak TBMM ni ortadan kaldırmaya veya TBMM sinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar” demektedir. Hiç kuşkusuz burada maddenin ikinci kısmı dikkatinizden kaçmamıştır. İkinci cümle “veya”(yani hangi hal ve yol ile olursa olsun) TBMM sinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar” kısmı İ.H. Karadayı’nın eylemlerine tam uygunluk arzetmektedir.
İşte bu sebeple Çevik Bir verdiği şikayet dilekçesinde haklıdır. Demek ki, Çevik Bir’in de haklı olduğu zamanlar olmuş. Çevik Bir’i bu haklılığı sebebiyle kutluyorum. İ.H. Karadayı’yı da hadi bakalım kolay gelsin diyorum.
Ve sıranın Yaşar Büyükanıt’a gelmekte olduğunu müjdeliyorum.