CİZRE LİCE HATTI

Birkaç gün yazmadığım oluyor. O anlarda bilin ki, tembellikten veya mevzu yokluğundan değil, ya bir sosyal etkinliğe katılmak üzere il dışında oluşumdan veya bir başka ildeki duruşmalarıma katılmak üzere yine il dışına çıkmak mecburiyetimden. Antakya Kırıkhan, İstanbul gidiş gelişleri bu sebeplerden kaynaklandı. Ve tabii yazılar çıkmadı.

Bu arada Cizre ve Lice olaylar patlak verdi.

Cizre olaylarının öncesinde Gezi Parkı hadisesinden ötürü Hükümet zaten çok gergindi. Gezi parkı olayları sebebiyle Akil adamlardan Murat Belge heyetten çekildiğini açıkladı. Gezi parkı olaylarında yaşananlardan rahatsızlık duyduğunu, iki işi biri biri ile bağdaştırmada zorluk çektiğini ifade etti. Murat Belge’ye göre gezi parkında yaşananlardan Hükümet sorumlu idi. Sabahın bir saatinde derme çatma çadırlarda insanlara biber gazı sıkılmaması lazımdı.

Murat Belge’ ye göre Taksim Gezi parkında AVM yapılacağı yönünde ortaya çıkan görüşle yangın start almış, insanların gözüne orantısız bir şekilde biber gazı sıkılması ile ateş körüklenmişti.

Yönetimin çok sıkıntılı olduğu bu günlerde bir de Akil Adamların raporları ortaya çıkmış ve bu raporlardan Ana Dilde eğitim, seçim barajları, kimlik sorununun yeni Anayasa yapımı ile çözülmesi, Abdullah Öcalan’a serbestiyet ve siyaset yapan KCK gibi oluşumlardan tutuklu bulunanların serbest kalması gibi isteklerin bir kez daha tebeyyün etmesi, ve bu münasebetle her birisi gerçekten devasa olan sorunlarla yüzleşmek, sıkıntı ve kaygıları arttırdı.

Diğer bütün isteklere karşı, seçim barajının düşürülmesi ve ana dilde eğitim verilmesi gibi daha bir ehven olan isteklerin bile karşılanmasının mümkün olmadığı yönünde açıklamalar geldi.

Ben önce Cizre ve sonra Lice olaylarının patlak vermesinin sebeplerini buna bağlıyorum.

Evet bu taleplerin, esasen birinci aşama olan Türkiye dağlarındaki PKK militanlarının çekilmesinin tamamlanmasından sonra bu defa devletin atması gereken ikinci adımda, yani barış sürecinin T.C.Devletine düşen ikinci aşamada yapılacağı öngörülmüş, PKK lıların çekilmesi neticelenmedi, o nedenle ikinci aşama harekete geçmedi demek başka, ama ana dilde eğitim olmaz, baraj düşmez gibi hüküm ifade edecek tarzda açıklamalar yapmak başkadır.

Siyasetin bir iç bir de dış yapısı var. Bunu biliyoruz.

Siyaset iç dünyasında atacağı bazı adımları dışarıya yansıtmaz, bu anlaşılabilir bir şeydir. Ancak dışa yansıyan şeyler de iç tarafın olmaz ise olmazlarının önüne set çekiyor ise, yani hüküm cümlesi niteliğinde ise, işte o zaman “barışı” sorgulayanlar, Cizre ve Lice’deki olaylara sebebiyet verirler.

O açıdan Cizre’de başlayan, Lic’de büyüyen olayları mücerret uyuşturucu işine bağlamak, işin özünü kaçırmamıza sebep olmaz mı?