DEDİĞİM GİBİ

Allah’a şükürler olsun her işimizi iyi yapmaya çalıştık bugüne kadar. Avukatlığa başladığım 1979 yılından 1982 yılına kadar çok sevmeme rağmen, gazete bile okumadım. Bütün gayretimi mesleki bilgimi arttırmaya verdim. Aman gelene gidene mahçup olmayalım diye.

Geçen Pazar günü gazetenizde çıkan yazımda Cihaner davasında Mahkemelerin "olumlu görev uyuşmazlığı" kararına varabileceklerini ve sonucun uyuşmazlık Mahkemesi tarafından tayin ve tespit edileceğini söylemiştim.

Bu haftaki gelişmeler de o yönde oldu.

Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, Millete Komplo düzenleme eylem planını hzırlayan Albay Dursun Çiçek ile işbirliği içerisinde olduğu,Cemaat evlerine silah ve yasa dışı maddeler koyma girişiminde bulunduğu, bunun belgeleri ile tespit edilmesi üzerine, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldığı, akabinde tutuklandığı hepimizin malumu.

Cihaner hakkında ayrıca Yargıtay 11.Ceza Dairesinde görevi kötüyü kullanmak, sahte belge tanzim etmek suçlarından dava açılmıştı.

Allem kallem görevi kötüye kullanma, sahte belge tanzim etme suçları ile Ergenekon kapsamında Hükümetin görevini yapmaktan men edilmesine yönelik örgüt üyeliği dosyası Yargıtay 11.Ceza dairesinde bireştirildi.

Zaten ortam dinlemesi ile basına yansıyan konuşmalarda, 8.Daire üyesi Hamdi Yaver Aktan 11.Ceza Dairesi Başkanına, "bu iki davayı birleştirirsin, sonra İlhan’ı tahliye edersin, davayı zamana yayarsın, dosyanın gündemden düşmesini temin edersin, işte o zaman Yargıtay Başkanısın" demişti.

Yargılama süreci tamamen bu konuşmalar muvacehesinde gelişti. İlhan Cihaner ikinci duruşmada diğer sanıklarla birlekte tahliye edildi.Zira onu tahliye edip,diğerlerini içeride tutmak iyice sırıtacaktı.

Normal bir vatandaşın asla sahip olamayacağı bu atifet/lütuf-ihsan/ Cihaner bakımından tıkırtıkır işledi.

Peki Cihaner’e bu niye yapıldı.

Cihaner siyasi, mezhebi, örgütsel/Ergenekon/ bağlantıları olmayan bir Savcı olsaydı, yine de bu lütuftan yararlanır mıydı?

Yargıtay 11.Ceza dairesinin vermiş olduğu tahliye kararından sonra/ki ben bunca yıllık meslek hayatımda,hakkındaki delillere göre yüzde yüz tahliye edilmesi gereken müvekkillerim için bile bu rahatlığı hiçbir zaman yaşamadım/Cihaner ve Avukatları öylesine ileri gittiler ki, 11.Ceza dairesinin Cuma günü yaptığı duruşmada,İstanbul Yetkili Ağır Ceza Mahkemesinin Cihaner için verdiği birleştirme kararını yok saymasını istediler.

Adamlar 11.Ceza Dairesinin Cihaner hakkında,yargılamadaki işlemini,hala bir üst Mahkeme sıfatı ile yaptığı aymazlığı içerisindeler. Yargıtay 11.Ceza Dairesi Cihaner hakkında bir üst Mahkeme sıfatı ile değil, Cihaner’e isnat olunan "GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA, EVRAK SAHTECİLİĞİ SUÇLARI" sebebiyle yargılama yapıyor.

Ayrıca TCK’ 312.maddesinde ifadesini bulan Hükümeti görevini yapmaktan men’e ve bu amaçla örgütsel faalilyetlerde bulunmaya yönelik suçlamalardan ötürü 11.Ceza Darisenin yargılama yapma yetkisi yok ki. Bu yetki CUK’ nun 250.maddesi uyarınca kurulmuş, özel yetkili Ağır Ceza Mahkemelerine ait.

Esasen Cihaner’e isnat olunan bu son suçlamada onunla birlikte yargılanan bir sürü sivil, asker sanık var. Onlar bakımından yargılama yerinin  11.Ceza Dairesi olmadığı çok açık.

Geçen hafta gazetinizde çıkan yazımda, Hukukumuzda bir de "Olumlu Görev Uyuşmazlığı" diye bir kurum var. Bir davada iki ayrı Mahkeme kendisini "YETKİLİ VE GÖREVLİ" saymış ise, konu Yargıtay Genel Kuruluna gider, Yargıtay Genel Kurulu da "BİR DAİREYİ" olumlu görev uyuşmazlığını çözmek üzere görevlendirir ve oranın vereceği karara göre artık hangi Mahkemenin Cihaner davasına bakacağı belirlenmiş olur, demiştim.

Cuma günü yapılan yargılamada Yargıtay 11.Ceza Dairesi, Cihaner hakkında İstanbul Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği birleştirme kararının yok sayılmasına yönelik talebi, "bizim verdiğimiz karar kesin değil ki, bir başka Mahkeme de kendisini görevli saymış ise, bu konuda son karar verme yetkisi Yargıtay Genel Kurulunun, işi daha fazla zorlamayın diye" Cihaner ve Avukatlarını uyarmış…Meslektaşlarım olduğu için  böyle söyledim, yoksa azarlamış derdim.

Temennim Yüce Yargıtay’ın hala bu niteliğini koruması. Hukukun dışına çıkmaması,hukuku daha fazla zorlamaması. Sivil kişileri getirip Yargıtay’da ilk derece Mahkemesi olarak yargılamaması.

YARGITAY BAŞKANLIĞINA SEÇİLMEK,CİHANER GİBİ ÖZEL VE GENEL ANLAMDA HUKUKUN DIŞINA ÇIKMAMADA BİR BEİS GÖRMEMİŞ, AÇIK VE NET BİR BİÇİMDE SUÇ İŞLEMİŞ BİR KİŞİNİN YARGILANMASINDA LEHİNE VERİLECEK KARARA KALMIŞ İSE…bizim Elazığlıların o lafını şimdi bir kez daha söyleyebiliriz.

Örtki ölem.