DEMOKRASİYİ OYLAMAK

Halkın istek ve ihtiyaçlarına çok lazım değilse, ama ille de birileri istiyor ise konunun halkın oylamasına götürülmesinin anlaşılabilir yanı vardır. Mesela Avrupa Birliğine girilsin mi, NATO’ ya girilsin veya çıkılsın mı? gibi konular gerçekten toplumun bir kısmının menfaatini haleldar ettiği için, pekala halk oyuna sunularak onların görüşleri alınabilir. Fakat Demokrasinin standartlarının yükseltilmesi, kişi hak ve özgürlüklerinin arttırılması, insan hakları önündeki engellerin kaldırılması meselesinde, halkın oyuna başvurulması galiba ilk bizde oluyor.
Bizim oylarımıza sunulan maddelerden hangisinin insan haklarına aykırı olduğunu, demokratik hak ve taleplerin önüne engel olduğunu, gerçekten bilsem ve buna inansam, ben de yapılan bu yanlışlığı var gücümle eleştirir ve karşı çıkardım.
Sağına bakıyorum, soluna bakıyorum, inanın getirilen değişikliklerin bir tekinin bile benim hukukumuzda geriye götürüşü sağlayacak bir değişiklik göremiyorum.
Üzerinde en fazla durulan HSYK ile ANAYASA MAHKEMESİNİN yapısının değiştirilmesi maddelerini bir kez daha gözden geçirdim. Bu maddelerdeki değişikliklerin ülkeyi geriye götüreceğini söyleyenler, kelimenin tam anlamı ile hilafı hakikat beyanda bulunuyorlar.
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı mı bizi geriye götürüyor. Şimdi buna da bir kılıf bulmaya çalışıyor Sayın Kılıçdaroğlu. Bakın ne diyor:
Anayasa Mahkemesine Türk Vatandaşlarının bireysel başvuru hakkının getirilmesi AİHM e yapılacak başvuruların önünü kesecekmiş ve insanların haklarını kavuşması daha uzun zaman alacakmış… Vallahi pes doğrusu. Buradan şöyle bir mantık çıkıyor. Nasıl olsa Türk Mahkemeleri hep kararlarını vatandaşlar aleyhine  verir. O halde bu ülkenin hiç Mahkemeleri olmasın, doğrudan doğruya vatandaşlar haklarını Avrupa Mahkemelerinde arasınlar… Bunu mu istiyorsunuz Kemal bey. Anayasa Mahkemesinin  eski "devletçi yapıyı koruyarak" vatandaşlar tarafından açılacak davaları onların aleyhine sonuçlandıracağını nereden biliyorsun?
Ben Anayasa Mahkemesinin yapısının değişmesi ile vatandaşlar tarafından yapılacak bireysel başvuruları BU MAHKEMENİN,AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ STATÜSÜNDE BİR DEĞERLENDİRMEYE ALACAĞINI, İHTİLAFLARIN DAHA KOLAY VE ÇABUK ÇÖZÜME KAVUŞACAĞINI, SON HÜKMÜNÜ VERMEDEN ÖNCE AİHM GİBİ TARAFLARI DOSTANE ÇÖZÜME DAVET EDECEĞİNİ düşünüyorum. Bu mu geriye gidiş? Şu anda AİHM sinde en çok davası olan ülkelerden birisi olarak Türkiye’nin bu ayıptan kurtulması ve kendi çağdaş hukukunu oluşturması birilerini neden tedirgin ediyor?
İnsanlar bilmedikleri için farkında değiller. Anayasa Mahkememiz bundan böyle çağdaş normlarda çalışacak bir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Statüsüne kavuştu/kavuşacak. Tabii ki artık Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurularda vereceği kararlar kesindir, AİHM sine gidişin önü alındı demiyorum. Ancak Anayasa Mahkemesinin bir içtihat mahkemesi olarak vereceği kararların AİHM si kararlarından aşağı olmayacağını ve son kararın AİHM sine götürülmesi ihtimaline binaen, bu Mahkemenin kılı kırk yarmadan karar vermeyeceğini söylüyorum.
HSYK da inanılması zor bir kara düzen vardı. Kurula seçilmeleri ile ilgili bin bir türlü şaibenin dolaştığı 5 kişi bu ülkedeki bütün Hakim ve Savcıların , yani tabir caiz ise ADALETİN İŞLEYİŞYİ hakkında istedikleri kararı veriyorlardı. YARSAV diye bir teşkilat da kurmuşlar, bu tezgahtan geçmeyenlere hiç hayat hakkı tanımıyorlardı. Kenan Evren hakkında iddianame hazırlayan Adana Savcısı Sacit Kayasu’yu, orayı burayı bombalayıp,katliam yapanlara "TANIYORUM, İYİ ÇOCUKTUR" diyen yaşar büyükanıt hakkında gereğinin ifasını isteyen Ferhat Sarıkaya’yı gözlerini kırpmadan görevlerinden atan bu HSYK hangi Adalet düzeninin!!! Temsilciliğini yapıyordu acaba?
Statükonun emir erleri , 5 kişilik politbüro düzenlerinin bozulmasını istemiyorlar.
HSYK da yapılan değişiklik ile bu kurulun sayısı 22 ye çıkıyor. Kurul daireler halinde çalışacak ve bu dairelerin çalışmasına ne Adalet Bakanı ve ne de Bakanlık Müsteşarı katılmayacak. Kurula bu ülkenin her tarafında birinci sınıfa ayrılmış Hakim ve Savcılardan 10 kişi seçilecek.
Üzerinde en fazla durulan ve karşı çıkılan bu iki maddenin yararları bu ise, diğer değişikliklerin hayatımıza nasıl da yenilikler katacağını elbette izan sahibi herkes takdir edecektir.
Ben bu Anayasa değişikliklerinin Parlamentodan çıktığı andan itibaren yürürlüğe girmesini beklerdim. Çünkü bu değişiklikler, gerçek anlamda bir Demokrasi Paketi ve maalesef  sistemimiz bize Demokrasiyi bile oylatıyor.
İnşallah sonuçlar DEMOKRASİYE EVET ile neticelenir de, üzerimize giydirilmiş olan deli gömleğinden kurtulmuş oluruz.
BDP LİLER İÇİN.
Bu ülkede Askeri vesayet düzeninden!!! Doğu ve güneydoğu insanının çektiğini kimse çekmemiştir.
Aynı düzenin!!! Kurum ve kuruluşları ile halk  cebelleşmeye devam ediyor.
ANAYASANIN 145 nci MADDESİNDEKİ DEĞİŞİKLİK ASKERİ VESAYET DÜZENİNE İNŞALLAH SON VERECEK.
Darbe hazırlıklarını,ihtilal girişimlerini,"BUNLAR ÖZEL HARP OYUNU, ASKERLERİN MUHTEMEL BİR SALDIRIYA KARŞI VERECEKLERİ CEVAPLAR" diye millete yutturmaya çalışanlar,bundan böyle karşılarında binlerce Zekeriyya Öz’ü bulacaklar. Sincan da irtica paranoyası ile tank yürütenler, Erzincan da ifadeye çağrıldığı gün tankları caddelere sürerek gösteri yapanlar, bundan böyle bir değil , bin düşünecekler. Program harici, planlama dışı yapılan bu tür hareketler, derhal ihtilal girişimi olarak değerlendirilecek ve soruşturmaya tabi olacak.
SİZ ŞİMDİ GERÇEKTEN BU TÜR YASA DIŞI EYLEMLERİN, KORKUTMALARIN, HALKI PUSTURDUKTAN SONRA ŞAMPANYALI KAHKAHALI TOPLANTILARIN SONA ERMESİNİ İSTEMİYOR MUSUNUZ? BU TÜR EYLEMLERİN SORUŞTURMAYA TABİ TUTULMASINA KARŞI MISINIZ?
Askeri vesayet düzeninin sona ermesi,12 Eylül rejimi sahiplerine yargı yolunun açılması,bunların yaptıkları sebebiyle karakollara çağrılmaları, bu dönem mağdurlarının veya yakınlarının , bu kişilerden hesap sorulmasını sağlamak için ceza, maddi ve manevi tazminat davası açma imkanına kavuşmaları sizi ilgilendirmiyor mu?
Sağda solda bunlar Askerler ile işbirliği yapıyorlar diye millet söyleniyor. Haberiniz olsun.
Çünkü diyorlar, halkı serbest bıraksalar,doğu ve güneydoğu insanı sandığa gittiğinde evet oyu verecek ve bu evet oyları referandum sonuçlarına doğrudan olumlu anlamda tesir edecek. İnsanların sandığa gitmesini "psikolojik baskı" ile de olsa engellemek,evet oylarının azalmasına ve referandumun sonuçlarına doğrudan tesir ediyor. Bu da Askeri vesayetin devamını isteyenlerin işine geliyor.
Hele Osman beyin "katılım % 51 in üstünde olursa,  ben makamımı sorgularım ve giderim" gibi gerçekten demokratik düşünceyi zorlayan tavrı, hiç şık olmadı.