DİYARBAKIR SPORA DAİR

Diyarbakır Spor Süper ligden düşünce tabiiki her Diyarbakır'lı gibi ben de çok üzüldüm. Bu kaçıncı düşüş dedim. Spor, özellikle Futbol Milli heyecanları ayakta tutan, toplumları arkasından sürükleme istidadında olan, hemen herkesin kendisinden bir parça bulduğu önemli spor dalı.

Çok yakın zamanda İspanya'da ayrılıkçı KATALANLAR( ki bunların en önemli takımı  dünyaca meşhur Barcelona'dır) yeniden tedhiş eylemlerine yöneldikleri sırada, Barcelona takımının Avrupa Şampiyon takımlar şamniyonu olması üzerine, ülkede çok büyük sevgi dalgalarının esmesine, insanların kıvançta müthiş birlikteliklerine şahit olmuş ve ayrılıkçı terör eylemleri bir anda bıçakla kesilmişti.

Futbol'un bu çok büyük gücünü kimse görmezden gelemez.

Diyarbakırspor Süper Liğde oynadığı sırada insanlar, hele gençler bir hafta boyunca takım ile yatıyor,takım ile kalkıyor.

Takımın başarısı dalga dalga şehir üzerinde yayılıyor. İnsanlar aynı başarıyı kendi özel hayatlarında da gösterebilecekleri inancına ulaşıyorlar.

Ben de başarabirilir, ben de yapabilirim, ben de sorunların üstesinden gelebilirim güveni geliyor.

Son zamanlarda daha az olmak kaydı ile, bendeniz de  özellikle Diyarbakırspor'un durumu ile ilgileniyorum.

Takım süper liğde oynamaya başladığı anlarda sorunları bir ise nerede ise bine çıkıyor.

Oysa süper liğde onmaya başlayınca gelirlerinin daha çok olması, takıma ilginin daha ön plana çıkması sebebiyle , sorunların azalması gerekirken, neden takım sorunlar yumağına dönüyor anlamam mümkün olmuyor.

Bildiğim bir şey var.

Diyarbakırspor'a hangi yönetim gelirse, gelsin, birden bire takım yöneticilere borçlanıyor...

Bu gerçekten nasıl oluyor, şehrin takımı da olsa, çok büyük oranda güç sahibi değilseniz, çok büyük sermayeniz yoksa milyon dolarlar nisbetinde bir parayı nasıl verirsiniz...

Ben isim vermek istemem ama, takım yönetimine gelen bir çok insan nana/ekmeğe/muhtaç iken, bir de bakıyorsunuz, çok büyük paraları Diyarbakırspor'a vermiş, böylece güya takımın borçlarını kapatmış!!!

YÖNETİME GELİP DE TAKIMA BORÇ PARA VERMEYEN YOK.

20 ve 21. Yüzyıl dünyası insanlık tarihinin en büyük hırsızlığının yapıldığı çağlar olarak tarihe gececektir.

Gerçekten dünyanın her tarafında, paranın döndüğü yerlerde muhakkak birileri elini harama uzatıyor, yolsuzluğa bulaşıyor.

İnsanlık neden bu duruma düştü, neden böylesine iflah olmaz bir hastalığa düçar oldu?

Ahlaki ve insani değerler sukut edince, para, zevk, eğlence,safa, vur patlasın, çal oynasın durumları öne çıkıyor, hanım kızımızın cebi para dolu ise, ailevi baskılar veya geleneksel davranışlar sebebiyle başını örtüyor,ama ortalık yerde ya göbek atıyor veya elleri zil çalarken arkadaşı ile omuz tokuşturuyor.

Her asrın bir hastalığı var. 20 . yüzyıl ile daha başında olduğumuz 21 yüzyıl ise  nerede ise tarih boyunca yaşanan bütün insani rahatsızlıkları bünyesinde taşımaya başladı.

Oturup kalktıklarında ahlaktan, erdemden,iyiliğin ve güzelliğin en mükemmel insani hasteler olduğundan söz eden insanların eline imkan geçtiğinde, harama ve hileye bulaşması nerede ise kaçınılmaz bir hale geldi.

Özelimiz olan Diyarbakır Spor olayına gelince, geçen gün Ak Parti il başkanının odasında iken, üç kişi, yana yakıla takımın durumundan söz ediyor, yönetimin yaptıklarından halkın zarar gördüğünü, bunun bir an önce değiştirilmesi gerektiğini anlatıyorlardı.

Takımın Futbol Federasyonuna borcu varmış, futbolcuların lisanslarını almaları o sebeple mümkün olmamış, eğer lisanslar alınamaz ise, maça Paf takımı ile çıkmak zorunda kalınacakmış, bunun büyük bir vebal olduğunu ve kimsenin böylesine büyük ağırlığı, Diyarbakırlıların sırtına yüklemeye hakları yokmuş... diyorlardı.

Konuyu birazda Gazetemiz Genel Yayın yönetmeni Sevgili Ömer Büyüktimur ile görüştük.

Diyarbakır Spor'un başta yönetime 6,5 Milyar olmak üzere 24-25 milyar lira federasyona ve piyasaya borcu varmış.

BİZİM HALEP ORADA İSE ARŞIN BURADA DİYE ÇOK GÜZEL BİR SÖZÜMÜZ VAR.

BU HALEP'İN UZUNLUĞU ARŞIN İLE ÖLÇÜLMEZ İSE, UZAKLIĞIN NE KADAR OLDUĞUNU ANLAMAMIZ MÜMKÜN OLMAZ.

Bağımsız bir denetleme kurulu/müfettişler/ Diyarbakır'a gelsin ve bu işe el koysun.

Onların vereceği rapora da hepimiz saygı duyalım.

BU İŞ YAPILMAZ İSE SİYASİ ERK İLE BİRLİKTE İL YÖNETİCİLERİ BÜYÜK SORUMLULUK ÜSTLENMİŞ OLURLAR.

Siyasi Erkten söz edince, bir çok insan Çetin Sümer'in Sayın Bakanımızın yakını olması sebebiyle, oradan destek aldığı yolunda spekülasyonlar yapıyor.

Siyasilerin kaderidir. Yedi sülale uzağınızda da olsa bir yakınınız hasbel kader bir yanlış işe bulaşmış ise, sorumluluk getirilip kucağınıza konuluyor.

BÖYLE BİR YANLIŞLIKLA İTHAM EDİLDİĞİNİ DUYAN SAYIN BAKANIMIZ, GAZETEDE BİR ÇOK İNSANIN YANINDA EN BÜYÜK YEMİNLERİ ETMEK SURETİYLE, ÇETİN SÜMER'İN DİYARBAKIRSPOR BAŞKANLIĞINA GETİRİLİŞİ DAHİL OLMAK ÜZERE, YAPILANLARLA BİR İLGİSİNİN OLMADIĞINI BEYAN ETMİŞ.

Mehdi bey inançlı bir insan.

İslami kültürün iyice harman olduğu bir aile ve toplum içerisinde yaşadı.

Haramı, helali bilir.

Durduk yere de yemin etmez. Benim bu işlerle bir ilgim yok der , geçer giderdi.

Onun bu hassasiyeti göstermesinin sebebi, hem kendisinin tezkiye edilmesini sağlamak, hem de kendisi üzerinde Ak Partiyi yıpratma girişimlerinin önüne geçmek.

Sayın Başbakanın 3 Eylül günü İstasyon Meydanında saat 15.30 da yapacağı mitingde birilerinin bir araya gelerek bu durumu protest edecekleri haberlerini alıyorum.

Böylesine hassas bir gündemde, böylesine ajitasyona müsaat bir hareketlenmenin zararlarını şimdiden herkesin görmesi lazım diye düşündüm.

Ve son olarak Diyarbakırsporun başta yöneticiler olmak üzere piyasaya olan borçlarının bağımsız bir denetleme kurumu tarafından mercek altına alınması ve bu takımın gerçek borcunun ortaya çıkarılması lazım.

Aksi takdirde bu takım Bank Asya liğinde de tutunamaz. Gitti geder ve Diyarbakır'a gerçekten yazık olur.