DÜNDEN DEVAM

                                  MHP mi?
Bu tür konuları konuşmak için yanlarına bile yaklaşmak mümkün değil.
BDP mi?
Özerk yönetim talepleri,
Federasyona varan istekler,
İran'daki pastaranı anımsatan öz savunma güçleri,
Kürt Milletvekillerinden oluşan, Merkezi Diyarbakır olan bir Parlamento,
Bayrak,
Ve
İsmi Kürdistan olan bir bölge isteğine Ak Parti yanaşabilir mi?
Ak Parti tek başına Anayasayı değiştirecek bir çoğunluğa ulaşsa idi, hiç olmaz ise diğerlerini de bir şekilde yanına katar veya diğerleri en azından kaçan trenin en son vagonunda bizim de bir yerimiz olsun derlerdi.
Ama işte olmadı.
Şimdi geçmişe sünger çekme, başta CHP olmak üzere diğer partilerle bir konsensüs aramı zamanı.
Öyle ama, işler eskiye göre daha zor.

                           İKTİDARA DÜŞEN

Kabul edelim etmeyelim, Kemal Kılıçdaroğlu seçimlerden başarı ile çıkmıştır.

Kılıçdaroğlu seçkin, zadegan, elitist kesimin insanı olarak değil,

çeşitli alanlarda kendisini yetiştirmesi,

bununla kalmayıp sivil siyaset ile yakın diyaloğ içerisine girmesi,

1999 da olmasa da 2002 seçimlerinde kendisine yakın bir parti olan CHP sinden Milletvekili seçilmesi ve bugünlere gelmesi küçümsenmemelidir.

Kılıçdaroğlu özelliğlinde bir halk çocuğunun  CHP si gibi kara kutu bir partinin içerisine girmesi,

Orada gurup başkan vekilliğine gelmesi,

Ardından gösterdiği performans sebebiyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterilmesi,

CHP nin büyük tökezleme içerisine girdiği bir sırada en önemli Genel Başkan adayı olarak ortaya çıkması ve yapılan kongrede sorunsuz bir şekilde Genel Başkan seçilmesi azımsanacak bir başarı değildir.

Kemal bey Genel Başkanlığa geldiğinin hemen ertesinde yapılan genel seçimlerde hem oy oranını ve hem de Milletvekili sayısını arattırmıştır.

Kimileri Baykal'ın ortaya çıkıp, ben partiyi bıraktığım zaman anketlerde CHP nin oyu % 29 du, şimdi alınan oy ortada diyerek parti içerisinde bir hizip organizasyonuna imza atacağını söylemekte ise de, 12 Haziran Seçimlerinin sonuçları Baykal'a bu imkanı vermiyor. Zira Baykal kendi ili olan Antalya'yı Ak Partiye kaptırmış bulunuyor.

 

Ak Partinin % 50 civarında oy nispetini yakalamış olmasına rağmen, Anayasa'yı bir başına değiştirebilecek sayıda Milletvekilliğini elde edememesi nedeniyle, Sayın Başbakanın yapmış olduğu Balkon konuşmasında diğer tüm siyasi partilerin olduğu gibi, öncelikle CHP sinin kapısını çalacağını açıklaması, bu partinin Anayasa değişikliğinde vereceği desteği inanılmaz derecede önemli kılıyor.

CHP sinin bu desteği verebilmesi için, başının gözünün rahat olması lazım.

Bana göre bundan sonra Ak Parti, CHP sinin seçimlerde beklenen sıçramayı yapmamış olması sebebiyle, başarısız kaldığını v.s gibi partiyi içine gömecek söylemlerden uzak kalması gerekmektedir.

Kimi çevreler CHP nin % 30 dolayında oy alması bekleniyordu, bunu elde edemedi, o halde Kemal Kılıçdaroğlu başarısızdır ve parti bir iç çekişme içerisine girecektir söylemine, Ak Parti asla itibar etmemeli ve CHP de başlatılacak muhtemel yangına körükle gitmemelidir.

CHP sinin istikrarsızlığa sürüklenmesinin ne Türkiye'ye ve ne de Ak Partiye bir yararı yoktur.

Huzurlu bir CHP si, Türkiye'nin yapacağı sivil bir Anayasa için olmaz ise olmaz bir güç olarak karşımıza çıkmıştır.

TEBESSÜM: Bendeniz Binali Yıldırım beyi pek sevdim. Sevgimde, saygımda en küçük bir azalma yok. O siyasetin en sıkıntılı anlarında zeka fışkıran ve iki kelime ile izah edilen sözleri ile bize "sakin olun" dedirtmeyi başardı.
CHP İzmir'in kalesidir sözüne "Gıcık Oluyorum" atışından sonra, şimdi de seçim sonuçlarının açıklanması üzerine "İzmir'de artık tek kale maç yok, çift kale maç var" sözü çok hoşuma gitti.