DÜŞTE GÖR

Özellikle Doğu ve Güneydoğuda Kürt hassasiyeti taşıyan Müslümanlar arasında şu propoganda yapılıyor. Fethullah Gülen Halepçede Saddam tarafından öldürülen çocuklar için bir şey söylemedi de Yahudi çocuklarının öldürülmesine karşı çıktı diyorlar.

İnsaf dinin yarısıdır. İnsan iftira eder de bu kadarını yapamaz. Eskiden olsa idi kim söyledi, ne söyledi, nasıl söyledi anlaşılmazdı. Şimdi İnternet gibi bir harika sanat eseri var ki, bir tuşa dokununca kimin ne söylediğini anında tespit etmek mümkündür. İşte bir örneği. Enfal ve Halepçe olayları içini çok gözyaşı döktüm, adeta feleğim şaştı diyor Hoca.

Bir ara hizmet hareketi için Milliyetçi damgasını vurmuşlardı. Diyorlardı ki, gidiyorlar dünyanın dört bir yanına Türkçe öğretiyorlar, İstiklal marşını çaldırıyorlar, bunun bizim Kürtlere ne faydası var. Üstelik gelip buralarda bizim çocuklarımıza da aynı duyguları aşılıyorlar. Yani onların ırki mensubiyetlerinin törpülenmesine sebep oluyorlar.

Bu tür lafları Örgüt eskiden beri söylüyordu. İslami hassasiyeti olanların bir kısmı/özellikle Kürt kalkışmasına gizliden gizliye sempati besleyenler/ aşağı tükürsek sakal, yukarı tükürsek bıyık misali alı al, moru mor renklere girerek, sessiz kalmayı tercih ediyorlardı.

Ak Parti ile Cemaat arasına girerek onları biri birine düşürenler, ektikleri şer tohumlarının meyvesini vermesi üzerine, şimdi ortaya çıkmaya başladılar, Fethullah Gülen’in ne İsrail yanlılığını, ne İsrail dostluğunu bıraktılar, ne de Müslüman çocuklarına acımayıp, İsrail çocuklarını himaye etmek için yola çıkan bir Yahudi misyoneri olduğunu söylemekten geri durmamaya başladılar. Va esefa.

Buna bir de Mavi Marmara gemisinin uğradığı felaket sonrasında, keşke öyle yapmasalardı, madem Filistine ihtiyaç maddesi götürüyorlardı, otoriteden izin alsalardı demesini ekleyince; dönüp size alın işte hocaefendi. Ben ona hoca moca da demiyorum, Allah onu ıslah etsin, tez elden tövbe etsin, yoksa akibeti berbattır gibi, gerçekten akıllara ziyan, rastgele, kibirle söylenmiş sözlere şahit oluyoruz. Bizim ona buna, şu veya bu sıfatı vermemizin, yakıştırmamızın hiçbir ehemmiyeti yok. Mühim olan herkesin Allah(c.c) nazarındaki yeridir. Hesabı o görecektir ve o hesap yakındır.

Dünyanın neresinde olursa olsun Allah Resulü şu on sınıf insana savaş ortamında dokunulmamasını istemiştir.

1- Girdiğiniz düşman topraklarında henüz savaş nedir bilmeyen masum çocuklara asla dokunmayın,çocuk öldürmek gibi bir büyük günah,geçmişteki cehalet devrinde kalmış olsun,günümüze taşıma vebalini yüklenmeyin…

2-Kadınları asla katletmeyin. Savaşta karşınıza çıkmayan kadınlar sizin muhatabınız değildir; onları korumanız altında tutun…

3-Size karşı koymaya gücü yetmeyen yaşlılara,hastalara,felçlilere,baktığı hedefi göremeyen körlere dokunmayın…

4-Kiliselerde kendilerini ibadete vermiş din adamlarına da dokunmayın…

5-Düşman arazilerindeki meyveli meyvesiz ağaçları kesmeyin,sebze ve meyve yeşilliklerini tepelemeyin,ekinleri ateşe vermeyin…

6-Düşmanın koyun ve keçilerinden ihtiyacınızdan fazlasını kesmeyin…

7-Elinize geçecek ganimet malından şahsınıza hiçbir şey almayın. 8-Kadınların iffetini ihlal edecek zina fiilinin her yerde haram olduğunu hatırlayın;namus ve iffetin her zeminde koruma altında bulunduğunu unutmayın…

9-Düşmanın savaşamayacak hale gelmiş yaralı askerlerini öldürmeyin, silahını bırakıp kaçanlarını kovalayıp da arkadan vurmayın…

1O-Elinize düşen esirleri koruyun,işkence ve zulüm gibi eziyetlere maruz bırakmayın!..

21. asırda İsrail’in çocuk,kadın,yaşlı,sivil demeyip müslümanları topyekun katletmekten çekinmemektedir. Ancak müslümanlar yahudilerle savaşırken,onlar bize bunları yaptı,biz de onlara aynısı yapalım gibi bir anlayışta bulunamazlar. Çünkü bu insanlık dışı savaş anlayışını İslam,altıncı asırda yasaklamış,insanlığa layık bir savaş hukukunu daha

o asırda dünyaya böyle ilan etmiştir… Hocaefendinin bu gerçeği dile getirmesi vesilesiyle Yahudi lobilerinin müslümanların bu merhamet anlayışı karşısında şaşkına dönmesi ne kadar güzel bir şey. Demek insanlık bugün,İslam’ın baştan koyduğu bu savaş hukukuna muhtaç durumdadır. Varabilirse ona varacak,uygulayabilirse onu uygulayacaktır ki,dengesini yitirmiş bir savaş katliamından çocukları,kadınları,hastaları,yaşlıları,sivilleri kurtarabilsin… Cephede çarpışan askerler arasında yapılacak savaş,savunmasız sivilleri imha vahşetine dönüşmesin…

BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ'YE GÖRE ÖLDÜRÜLEN YAHUDİ ÇOCUKLARI ÖRÜMCEK DEĞİL ŞEHİT HÜKMÜNDEDİR.

Bediüzzaman Hazretleri,bu kanaatleri değerlendirerek şu neticeye varmıştır:‘O musibet-i semaviyeden ve beşerin zalim kısmının cinayetinin neticesi olarak gelen felâketten (I. Ve II. Dünya Harplerinden) vefat eden ve perişan olanlar eğer onbeş yaşına kadar olanlar ise,ne dinde olursa olsun şehid hükmündedir.

Mavi Marmara gemisinin gidişi bir esatiri evvelin değil ki, olan bitenden habersiz olalım, yapılanları yorumlama imkanından yoksun bulunalım.

Bu gemi dünyanın dört bir yanından gelen aktivistlerle/Müslüman, gayrı Müslim/ bir gemi dolusu ihtiyaç maddesini Filistine götürüyordu. Çok güzel bir girişimdi. Ancak İsrail buralar benim denetimimde, bu gemiyi getirin bana ben o malzemeleri ilgililerine ulaştırayım dedi. Hatta Mısır Hükümeti, biz Refah sınır kapısını açalım, malzemeler buradan gitsin dediler. Amaç başka idi. Filistine İsrail ambargosu denilecekti. Amborgoyu delecekken gidip de postu deldirdiler.

Ama aktivistler hayır biz bunları bizzat Gazze şeridine ulaştıracağız dediler. İsrail, gelirseniz buna müsaade etmeyeceğiz ve mallara el koyacağız dedi.

Aktivistler İsrail dünya insanlığının girişimine engel olamaz, biz söz konusu malzemeleri götürüp Batı Şeriadaki Filistinlilere ulaştıracağız diye direttiler.

Akdenizde uluslar arası sularda İsrail gemiyi durdurdu. Direnen 10 Türkiyeliyi öldürdü/şehit etti/.

İsrail’in her türlü yolla gemiyi ele geçireceği belli idi. Aktivistlerin ufak tefek dirençleri olmasa bile İsrail bu gemiyi zorla ele geçireceğini açıklamıştı.

Bizi başkaları ilgilendirmez, mevzuun büyük kısmı/büyük resim/ Türkiye ile ilgili olduğuna göre, Türkiye bu yardım malzemelerinin Filistinlilere ulaştırılması yolunda Askeri bir tedbir alması gerekmez mi idi? Niye yapmadı?Niye Yapamadı? İsrail’in on vatandaşı uluslar arası sularda Türkiyeli Müslümanlar tarafından öldürülse idi, onlar neler yapardı? Bir düşünün. Başına gelen felaketin on misli ile ödetilmesi için elinden gelen hangi imkanı ardına koyardı? Soruyorum söyleyin.

Kur’anı Kerim “Vela tulkuv bieydiykum ile t-tehluke-kendi elinizle kendinizi ateşe atmayın” demiyor mu? Bu bir ilahi emir değimlidir. Ateş böceklerinin intihar etmesi gibi kendilerini silahsız,savunmasız bir şekilde israil’in ateşine hedef edenler gerçekten Cihat etmiş oldular mı? durduk yere ölüme atlayanlar Allah’ın hangi emrini yerine getirdiler. Bunun intihardan farkı nedir?

Fethullah Gülen hocanın “otoriteden izin alınsa idi, bu olmazdı” demesi İsrail’i yüceltmek midir, yoksa İsrail’lin zilletine yeniden katlanmaya heves edenlerin yaptıkları insanlık dışı, İslam dışı harekete bir tariz midir? Akıl ve basiret yolunun niçin kullanılmadığını haklı olarak sormak mıdır?

Bugünler gerçekten çok zor günler. Kara günler.

Vallahi de billahi de her şey aklıma gelirdi de Müslümanların böyle bir halle biri birlerine girmeleri aklıma gelmezdi.

Fırsattan istifade 2008 yılına kadar Kürt meselesinde inisiyatif almadığı iddia edilen, ki kendileri de bu konuda elimizden gelen her şeyi yaptığımız söylenemez diyorlar, Camianın Güneydoğudaki varlığını sona erdirmek için “bakın biz bunlar Türk Milliyetçisi, üstelik İsrailci, aklınız başınıza geldi mi” diyorlar.

Bunlar Ugandalara, Kenyalara, Tanzanyalara, Zanzibarlara, Senegallere Türk Milliyetçiliğini aşılamak için gittiler öyle mi? sayıları Milyonlara ulaşan İslama girişleri bu yolla sağladılar değil mi? Zahir nasıl olsa birisine Türklüğü aşılarsın, ardından o da hemen Müslüman oluverir!!! Ne garip bir duygu, ne garip bir inanış.

Hem hemen söyleyelim Irak Kürt yönetiminde bulunan onlarca okulda ve Işık Üniversitesinde okuyan Kürt öğrenciler sizin gibi düşünmüyor.

Ak Parti ile Hizmet hareketinin bana göre gerçekten anlamsız bir şekilde biri birlerine düşmelerinden medet umanlar, mal bulmuş mağribi gibi çok eski kokuşmuş iftiralara bel bağlayanlar, bilsinler ki, İslama değil, PKK nın Marksist Leninist düşüncesine hizmet etmektedirler.