EMEKLER BOŞA ÇIKMASIN
Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner bir süreden beri basının gündeminde olan bir insan. Türkiye’nin 81 vilayeti ,800 küsür ilçesi var. Gerek vilayetlerde ve gerekse Mahkeme teştkilatının bulunduğu yerlerde Başsavcılar var.
Bunların hiçbirisi hakkında şu anda "terör örgütüne üye olmak, evrakta sahtecilik,iftira, tehdit" suçlamaları yapılmış değil.
Peki Erzincan Savcısı İlhan Cihaner’e bu suçlamalar niye yapıldı, niye gözaltına alındı, niye tutuklandı, tutukluluğuna 3 kez yapılan itiraz neden reddedildi?
Savcı Cihaner’in dediği gibi kendisi hakkında soruşturma açan, arama kararı çıkartan, gözaltı kararı veren, tutuklayan Savcı ve Hakimler gerçekten "EŞKİYA" oldukları için mi bunu yaptılar.
Yani Erzurum iline tayin edilen Savcı ve Hakimler, beyefendi!!! Hakkında bu kararları verdikleri için eşkiyadır,
Onun tutukluluğuna yapılan itiraza bakan Diyarbakır Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi Hakimleri , bu bağlamda "eşkiyanın" bir diğer koludur.
Öyle mi?
Dün Cihaner’e kendi makamında arama, el koyma ve göz altı kararları elden tebliğ edilince, "neymiş örgüt üyeliği, neymiş iftira tehdit, kim yapmış bunları" gibi soruları muhattabına iletince,Erzurum Savcısı biz sadece Hukukun gereklerini yerine getiriyoruz. Kimse ile bir alıp veremediğimiz, husumetimiz yok,böyle bir durum söz konusu bile olamaz" deyince , Cihaner " tam da o dediğiniz var, husumet içerisindesiniz, bu bir "eşkiyalık" , kararı aldıranlar da , o kararı verenler de "eşkıya"dır. Eşkiyanın ne zaman ne yapacağı belli olmaz, eşkıya sadece silahlı olmaz, böyle kararlara imza atanlar da o kabiledendir, ben bu karara direneceğim(yani size teslim olmayacağım) dedi.
Erzurum Savcısı Osman Şanal serinkanlılığı koruyarak, kanunun bize verdiği görevi yapıyoruz biçimindeki uyarıcı sözleri gerçekten takdire layıktı.
Ben olsaydım, "eşkiyalık kanuna karşı gelmektir,
Eşkiyalık devletin en önemli makamında oturup terör örgütlerine üye olmaktır, Eşkiyalık masum insanlara suç isnadında bulunmaktır,
Eşkiyalık herşeyden bihaber insanların evlerine silah , mühimmat koyarak, onları silahlı terör örgütü mensubu göstermeye çalışmaktır,
Eşkiyalık Mahkeme kararlarına direnmektir ve bunu tüm insanların gözü önünde yapacağını ifade etmektir" derdim.
Bu şahıs öyle kendisini sütten çıkmış ak kaşığa çevirdi ki, sanki İsmail Ağa cemaatine yönelik basit bir soruşturma yapmaya kalkışmış, onun için başına bu işler gelmiş.
Olay ne idi hatırlayalım.
İsmail Ağa cemaatine mensup kadının birisi Savcı beye gidiyor, eşinden şiddet gördüğünü, kendisinin bu tür bir hayata alışık olmadığını, istemeyerek evlendiğini, evlilikte keramet var denilerek kabul ettiğini söylüyor, elhasıl cemaat hakkında ileri geri konuşuyor.
Her ailede , her toplumda aile içi geçimsizlikler olur. (ben bunları hiçbir zaman normal karşılayan birisi değilim, üstelik bu tür davranışlardan nefret ederim. Sevginin tükendiği yerlerde Saygının devreye girmesi gerekir derim. Bu da bitti ise, en makulünün hoşlukla ayrılmak olduğunu düşünürüm)
Baş Savcı beye böyle bir şikayet gelince, onun görevi evrakı, bir Savcı’ya havale etmek ve şiddet gören kadını doktora sevkedip raporunu aldırmak, darp v.s gibi bir eylem var ise, ilgilisi hakkında ceza davası açmak,hepsi bu değil mi?
Ama beyefendi!!! Öyle yapmıyor. Türkiye’de kendi hallerinde, sadece ve sadece İslami bir hayat yaşamayı hedef haline getiren, kimselerle kötü bir alışverisi olmayan, ufak tefak ticaret yapan bir cemaati bütünü ile "inceleme" ye tabi tutuyor. Yetmiyor, toplantılar yaparak evlerine silah, mühimmat v.s bıraktırıp onları Fethullah Gülen Cemaati ile birlikte silahlı suç örgütü haline getirmeye çalışıyor.
Peki bunları kim söylüyor?
Kim söyleyecek , kendisi gibi aynı isnattan ötürü tutuklu bulunan Erzincan İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Jandarma Üsteğmen Ersin Ergut söylüyor. Bu kişi isnat sebebiyle gözaltına alınınca evinde ve işyerinde yapılan aramalarda bir ajanda ele geçiriliyor. Bu ajandada "GÜLEN CEMAATİNİ SUÇ ÖRGÜTÜ GİBİ GÖSTERMEK İÇİN DELİL UYDURULACAK. F.G. CEMAATİNİN SUÇ ÖRGÜTÜ OLDUĞU İSPATLANACAK,BU KONUDA DELİL YARATILACAK" notları bulunmuş. Üsteğmen Ersin Ergut bu el yazısını ve içeriğini kabul ediyor. Üstelik toplantılara Savcı Cihaner’in başkanlık yaptığını söylüyor ifadesinde.
Gizli tanık Erzincan(kod adlı) Cemaat evlerine silah bırakmak için 800 bin Tl para teklifi aldım. Bir gün Savcı Hüseyin diye birisi ile beni tanıştırdılar.Resimden bu kişinin Savcı Cihaner olduğunu tespit ettim. İlk görüşmemizde "bu işin içine giren herkes mezara kadar bizimle gelir. Şayet sana verdiğimiz görevlerle ilgili olarak bize en ufak biçimde zarar gelirse, ucu dokunursa,senin bütün sülaleni bitiririz, yok ederiz" dedi,diyor.
Kim bilir dosya arasında daha ne deliller var. Bunlar ileriki aşamalarda ortaya çıkacak. Yani Savcı Bey!!! Öyle sütten çıkmış ak kaşık değil. Ve bu durumu sebebiyle tutuklanmış bulunmuyor.
Gözaltı sırasında HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek ile yaptığı konuşması da ibretlikti. Çünkü o konuşmada, "Başkanım dün akşam sizinle konuştuğumuz" gibi bir tabir kullanıyor. Yani gözaltı işlemin yapılabileceğinden kendisinin ve Kadir beyin bir gün önceden haberleri var. HSYK Başkan vekili , kamunun yararını koruyarak, soruşturmayı yapan Savcılarla irtibat içerisinde olacağına, suç isnadı altında olan kişiyi korumak için kolları sıvıyor. Yetmiyor, soruşturma Savcılarının derhal görevlerine son verilmesini sağlıyor, kuruldaki diğer üyeler de ona destek oluyor. Böyle anlarda eskiler ne günlere kaldık YARABBİM derler ya, işte o hesap.
Şimdi sağda solda duyuyoruz.
12 gizli tanık şehir şehir dolaştırılıp,ifadelerini değiştirmeye zorlanıyorlarmış.
Şimdi Erzurum Savcılarına ve Hakimlerine dönüyorum.
Bu nasıl iş? Bu kişiler neden koruma altına alınmıyor? Bunların kimlikleri nasıl oldu fahşoldu? Bunlar nasıl gizli tanık oldular? Kendiliklerinden mi gelip ifade verdiler, yoksa birileri bunları bulup getirdi, hadi şunları şunları söyleyin diye baskıya mı aldı? Böyle bir şeyin olmadığını az çok tahmin ediyorum da. Bunların ifadeleri alınır iken, kamera görüntüleri alınmadı mı ki, şimdi bu kişilerin ifade değiştirecekleri söyleniyor?
Kamu adına harcadığınız emekler boşa çıkmasın.