ERGENEKONUN EKMEĞİ YAĞSIZ KALMIŞTI

Ergenekonun yapamadığını, galiba şimdi siyasetçiler yerine getirmeye başladı. Çoktandır, halkın yoğun bir şekilde bulunduğu mekanlarda, alışveriş merkezlerinde bombalar patlamıyor, okul önlerinde patlayan bombalarla gariban insanların çocuklarının hayatları daha gencecik yaşlarda karartılmıyordu.

İdida edilen ETÖ davası sebebiyle biz bu ülkede kaos yaratmak isteyenlerin oyununa ,nasıl da geldiğimizi şimdi daha iyi anlıyoruz.

27 Mayıs 1960 ihtilali öncesinde,Üniversite öğrencilerinin kaçırılarak öldürüldüklerinin yalan olduğunu,

12 Mart 1971 muhturasının yaratılmasına sebep olan Üniversite Öğrenci hareketlerinin temelinde gizli istihbarat görevlilerinin bulunduğunu,

12 Eylül 1980 ihtilaline gelinen süreçte sağcıların solculara karşı, solcuların sağcılara karşı kullandıkları silahın aynı silah olduğunu,

28 Şubat sürecini bu ülkeye yaşatanların, ETÖ iddianamesinde isimleri geçen kişiler olduklarını,

Ve 2003 yılından beri ardı arkası kesilmeyen ihtilal girişimlerini aynı mahfillerin tezgahladığını ,sonradan öğrendik.

İnanılması güç ama gerçek, ihtilalciler hakkında bunca dava var iken, aynı gurupların 2009 yılı Mart ayında Kafes ihtilal girişiminde bulundukları görmek, hepimizi gerçekten dehşete düşürdü.

Kafes ihtilal girişiminde yapılmak istenenlere bakıldığında, bu eylemlerin faillerinde zerre kadar merhamet , vatan, millet, insanlık sevgisi olmadığını görüyorsunuz. Yüzlerce ,binlerce insanın bulunduğu mekanlar bombalanmak istenmiş, gencecik yavrularımızın tarihi değeri sebebiyle ziyaret edeceği gemilere bombalar yerleştirilmiş ve bombalama eylemi için, çocukların yoğun ziyaret günlerinin seçileceğine dikkat edilmesi kararlaştırılmış…

Ben ABD de 11 Eylül 2001 tarihinde gerçekleştirilen bombalama eylemi sonrasında yapılan spekülasyonlarda,bu eylem gününde neden ikiz kulelerde o gün hiçbir Yahudi ölmedi, Yahudilerin iş yerleri neden kapalıydı ve o eylemi yapanların İslam ve Müslümanlarla bir ilgisi yok denildiğinde;biz de  bazı konularda kendimize toz kondurulmasını istemiyoruz, acaba yanlış mı yapıyoruz diye soruyordum.

Ama Türkiye’de bugüne kadar yapılan ihtilallaller, ihtilal süreçleri, ihtilal planlamaları,bu süreçlerin öncesi ve sonrasında gerçekleşen olaylar ve bunlara ait bilgilere  baktığımda, Türkiye’yi de içerisine alan dünya üzerinde hükümran bir GLADYO YAPILANMASI VAR ve bu yapılanmanın Türkiye ayağı Ergenekon davası ile çok büyük bir yara aldı ise de , tümden yok olmadı, varlığını sürdürmek için canla başla çalışıyor. Ülkemizde yaşayan azınlıkların özellikle dini liderlerine yapılması planlanan eylemler, nasıl bir tezgahın dişlileri arasında olduğumuzu herkes çok net bir şekilde görmeli.

Alt birim elemanları ETÖ davasının soncucunu dört gözle bekliyor. Bu davadan da başarılı çıkarlarsa, ortalık toz tufan olur, göz gözü görmez hale gelir.

Benim bu betimlemelerimi getirmek istediğim bir nokta var.

İster örgüt bağlantılı, isterse ETÖ irtibatlı bombalama eylemlerini ben, bütünü ile Dünya Gladyosunun Türkiye ayağının faaliyetleri olarak görüyorum.

İyice deşifre olan elemanlarının faaliyetleri ile bu defa bir sonuca gidemeyen Gladyonun Türkiye ayağı, bu defa halkı biri birine karşı kırkırtarak gayesine ulaşmaya çalışıyor.

İzmir de DTP Mitinginde yaşananları bu bağlamda değerlendiriyorum. DTP pekala İzmir’de de, Manisa’da da, Trabzon, Hatay,Amasya’da da miting yapabilmeli. Bugüne kadar usulünce yapılan toplantı ve mitinglerde karşılıklı çatışmaya varan bir hareketlenme söz konusu olmamıştı.

Kandil ve Mahmur’dan gelenlerin Habur’da yaptıkları hareketler, bütün Anadolu insanında barış konusunda büyük burukluk yarattı. Hem PKK kamplarından geleceksin, hem örgüt üyesiyim diyeceksin, hem "eylemlere katıldınız mı" sorusuna, "hayır katılmadım" yerine , "sizin elinizde böyle bir delil varmı" gibi muğlak bir cevap vereceksin,hem yasaların aradığı "pişmanlık" deyimi Hakimlerin çabası ile paypas edilecek, yani Anadolu İnsanı bütün bunları "barış için" sineye çekecek, ardından aynı hareketlerin benzerlerini(çocuklara özel kıyafetler giydirerek) TBMM sinde yaptıktan sonra, İzmir’de miting yapılırken sergileyeceksin!!!.

Biz İzmir’de ne yaptık savunmasının en calibi dikkat olanını, kendisinden her zaman sağduyu, basiret beklenen Hasip Kaplan yaptı. Mitingde yaşananları(Örgüt Bayrağı açmak, Örgüt Lideri hakkında slogan atmak gibi) sebebiyet verilen davranışları, Sayın Başbakanın eleştirisine "Başbakan Kafayı Yemiş" gibi gerçekten absürd, gerçekten irrite edici bir cevap verdi. Hasip Bey mitingde açılan sarı , kırmızı, yeşil renkli bayraklar için, bunlar bizim partimizin renkleri dedi. Evet herkes DTP nin bayrağında bu üç rengin hakim olduğunu biliyor. Ama DTP nin bayrağında olan "Gül"ü içermeyen, mücerret 3 renkten oluşan bayraklar, bu toplumda PKK nın bayrağı olarak algılanıyor. İşte bu bayrakların DTP İzmir mitinginde açılması, Sayın Başbakanı haklı eleştirilere itti. Hasip bey tam da bu esnada kimi yanlışlıkların yapılmasına fırsat verilmemesi gekekir , biz de bu hassasiyeti gösteriyoruz diyeceğine,savunmaya geçti, üstüne basa basa Başbakana o lafları etti ve ardından böyle "açılım mı olur, böyle barış mı olur" gibi sözleri çok sert bir uslüp ile terkar etti.

Barış Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek beyin dediği gibi "hep kafa tutmakla mı olur"

Habur’da yaşananların Anadolu insanı üzerindeki olumsuz etkisi tazeliğini korurken, ardından İzmir ilinde bunu çağrıştırır biçimde arının deliğine çomar sokmak, basiretten uzak bir davranış olarak ortaya çıktı, herkesin elini yüreğine getirdi. İzmirli de "otursun oturduğu yerde" diyemiyorsun işte. Üstüne üstlük bir de halkın üzerine araçlar sürülür ise…

Ya Aysel Tuğluk’un,bizim mahalleye bekleriz açıklaması?

Biga’dan sonra Çanakkale Bayramiç’te kız yüzünden tartışan Kürt /Türk gençlerinin sorunu için ,2500 kişinin karakol baskını…

Bütün bunlar Gladyonun,iddia edilen ETÖ üzerinden yaptıramadığını,bu defa halk kitleleri üzerinden gerçekleştirme denemeleri değilse , nedir?

İyiniyetli herkesin bu oyunu görmesi, onun bunun ekmeğine yağ sürmemesi lazım.