ERKEN SEÇİM
Erken seçimlere çoğu zaman biz, siyasetçilerin karar verdiğini düşünürüz. Aslında iş öyle değildir. Çok net söylüyorum Halk, iktidarını kimse ile paylaşmak niyetinde olmayan en önemli siyasi "realite" dir.
Demokrasilerin bu kadar tutmasının ve şu anda dünya üzerinde benimsenen en önemli siyasi rejim olmasının sebebi budur. Demokrasi ile idare edilen ülkelerde şu an için "temsili" bir sistem söz konusudur.Seçimler sırasında halk sandıklara gider, temsilcilerini seçer, seçilen kişiler Parlamentoda halk adına bu siyasi iradeyi kullanır.
Demokrasilerin var sayılan bundan daha ileriki aşaması, halkın temsili idareyi aşarak kendi kendisini idare etmesi anlamına gelen doğrudan demokrasi sürecidir ki, bunun şu anda dünya üzerinde uygulaması yoktur.
Demokratik irade, belirli sürelerde yapılan seçimlerle sürekli yenilenmeyi, gelişmeyi, daha iyiye, daha güzele gitmeyi temin etmeyi arzular.Ancak süreç içerisinde demokratik idarelerde,sosyal, siyasi , ekonomik ve hukuki gelişmeler öyle bir noktaya gelir ki belirlenen süreyi erkene çekmek büyük ihtiyaç haline gelir. O zaman da erken seçim yapmaktan başka çareniz kalmaz.
Erken seçimler çoğu zaman iktidarların aleyhine olsa da veya erken seçim yapmak mecburiyetinde kalmak iktidarları zor duruma düşürse de, bu her zaman böyle olmaz.
Halk iki şekilde siyasi temsiliyetin değişmesini ister.
Bunlardan birincisi, iktidara getirdiği kişi, kuruluş veya partilerin bu işi iyi götürememesi, isteklere cevap verememesi, temsilde acziyete düşmesi halidir ki, Türkiye’de şimdiye kadar yapılan erken seçimlerin nerede ise tamamında bu durum söz konusu olmuştur. Böyle dönemlerde halk siyasi iktidar erkini elinde bulunduranların işi iyi götürmediğini, emaneti getirip sahibine teslim etmelerini ister.
Bu isteklerin tavan yapmasından sonra iktidarların erken seçim yapma kararı almaktan başka umarı kalmaz ve yapılan seçimler sonrasında bu iktidarlar tası tarağı toplayarak yönetimi terketmek zorunda kalırlar.
Halk ikinci olarak siyaset erkini tevdi ettiği kişilerin işlerini yürütmede yoğun müdahaleye maruz kalmaları halinde seçimlerin erkene alınmasını ister.
Demokrasiyi özümsememiş, doğrudan değil, temsili demokrasinin sürdürülmesinde bile yetkin bir anlayışa sahip olamamış,despot, ben merkezci, halk yığınlarının istek ve iradelerinin yönetime yansımasından rahatsız kişi ve kuruluşların ki, bunlar genelde atanmış olanlardır, seçilmişleri işlerini yapamaz hale getirdiği dönemlerde halkın, erken seçim isteklerinin yoğunlaştığını görürüz.
3 Kasım 2002 seçimleri Anayol M, Anasol D gibi tuhaf iktidarların iş yapamaz hale gelmesinden sonra yapıldı.
Çeşit çeşit, desen desen iktidarcıklar Türkiye’yi akıl almaz ekonomik,sosyal ve siyasi badirelere sürüklediler. 1999 yılında APO’nun yakalanması ile, siyasi iktidarsızlığın en önemli kaynağı olan terörün bir anda bıçak gibi kesilmesini değrelendiremeyen koalisyon hükümetleri, ekonominin en önemli çarkı olan Bankaların sabah akşam batmasına sebep oldu.
Hastalığı sebebiyle adım atamaz bir hale gelmiş olan Ecevit’in Başbakan’lık görevini sürdürdüğü, Mesut Yılmaz ve Bahçeli’nin Başbakan yardımcılığı görevini üstlendiği Anasol D hükümetinin siyaset tablosuna yansıyan yüzünde sonsuz acziyet,beceriksizlik, yolsuzluk, yoksulluk vardı.
Bir kabile devletinde bile görülmesi insanın moralini sıfıra indiren görüntüler,maalesef bu iktidar döneminde her gün sergilenir oldu.
O günlere biraz sizi götürelim mi?
Yer Cumhurbaşkanlığı köşkü.
Siyasetten zerre kadar anlamayan, halk arasına bir gün olsun çıkmamış, yeri geldiğinde yaşlı Hasan amcanın taleplerini cebinden çıkardığı "Unutmayınız" kartlarına yazmamış,ilgilisini arayarak bu isteğin yerine getirilmesinin mümkün olup olmadığını araştırıp, geri Hasan Amcaya dönmemiş bir insan,Anayasa Mahkemesi Başkanlığı yapmış diye, getirilip Cumhurbaşkanlığı köşküne oturtulmuş.
Ne gülüyor ki, gülesin, ne ağlıyor ki,ağlayasın.
Milli Güvenlik kurulu toplantısı yapılıyor köşkte.
Cumhurbaşkanı Başbakana Anayasa kitapçığı fırlatıyor.
Başbakan Yardımcılarından Hasan Hüsamettin Özkan,kitapçığı aldığı gibi Ahmet Necdet Sezer’in karşısına dikiliyor ve ona "seni gidi nankör kedi, seni buralara o getirdi, nasıl böyle bir iş yaparsın" diyor.
Başbakan Ecevit, yardımcıları Mesut Yılmaz ile Bahçeliyi iki yanına alarak,Başbakanlıkta basın toplantısı düzenliyor.Ağlamaklı bir şekilde "Cumhurbaşkanı bana Anayasa kitapçığı fırlattı, bu gerçek anlamda bir Devlet Kaosu"dur" diyor ve işlerin bu şekilde gitmesinin imkansılığını vurguluyor.
İşte bu minvaldeki bir ülkede 3 Kasım 2002 seçimleri yapıldı.
Halk Ak Partiyi tek başına iktirada taşıdı.
Ak Parti tek başına iktidar iken birkaç ay erkene alınmış olan 2007 seçimlerini yaptı.
Halk erkene alınmış bu seçimi bir acziyet ifadesi olarak görmedi ve Ak Partiye % 47 gibi büyük oy verdi.
Bu hızla Ak Parti Türkiye’yi Avrupai anlamda bir demokrasi ile tanıştırmak için yeni bir Anayasa metni hazırladı. Ortam çok müsaitti ve bu gerçekleşmek üzere idi ki, birden bire ortaya Anayasa’nın 10 ve 42.maddelerindeki değişiklik gündeme geldi , ardından kapatma davası.
Kapatma davasından kıl payı kurtulan Ak Parti, biraz soluklandıktan sonra, ülkeyi 1980 rejiminin karanlık gölgesinden kurtarmak için yeni bir Anayasa Paketini TBMM sinden geçirdi.
Çok yakın bir zamanda halkın kendisine seçim yolu ile verdiği yasama ve idare erkini elinde bulunduran iktirarın, atanmışların gazabına uğrayıp uğramıyacağını göreceğiz.
Anayasa Mahkemesi milleti şoke eden bir çok karara imza attı bu iktidar döneminde.
Halk iktidarının elinden alınmasına sebep olan yeni bir Mahkeme kararı ile karşı karşıya kalır ve Yargıtay Başsavcısı yeniden hareketlenirse… hiçbir şey yokmuş gibi oturmak olur mu?
GÖRÜŞME/GÖRÜŞ.
Meclis Başkanının ortaya attığı fikir üzerine Siyasi Parti Genel Başkanlarının terör konusunu yüz yüze görüşmesi gündeme geldi. MHP dışında taraflar olaya sıcak baktılar.Ancak görüşmenin sizin evde mi, bizim evde mi olsun kısmında anlaşmazlık çıktı. Ben görüşme TBMM sinde olsun diyeceğim ama, bu defa da sizin odada mı, bizim odada mı olsun tartışması yaşanacak. Bunu aşmanın bir yolunu söyliyeyim mi?
Madem fikri TBMM si başkanı ortaya attı. En iyisi görüşme de onun odasında olsun.