ETİN ISMARLANMASI SOĞAN DOĞRAMANIZA KAFİ DEĞİL Mİ?

"Bu ülkeyle ilgili önemli konularda, sağduyulu olmamız gereken meselelerde, artık hepimiz neredeyse bilincimizi kaybedip futbol takımı tutar gibi taraf tutuyoruz. Yapmamız gereken iyiye iyi, kötüye kötü demek. Doğru bildiğimizi söylemeye, kim ne der diye düşünmeden devam etmek.

Şimdi Genelkurmay Başkanımızın veya görevdeki komutanlarımızın ben ne yapması gerektiğini, alttan gelen taleplere nasıl davranması icap ettiği üzerine bir şey söyleyemem. Bu takdir tamamen kendisine ve komuta kademesine aittir. Doğrusunu onlar bilir.

Emekli komutanlar olarak biz görevimizi tamamladık, yani son kullanma tarihimiz geçti. Ama bu yaşananlara tabii ki hassasiyet duyuyorum. Memleketin bu halinde yaşananları, gerginlikleri gördükçe çok üzülüyorum, uykularım kaçıyor. Üzülmemek elde mi? Bu kadar meslektaşımızın, silah arkadaşımızın yaşadığı durumla ilgili bir hassasiyetimizin olmaması mümkün mü? Olmazsa ayıp"

Eski Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün söyledikleri bunlar.

Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanlığı döneminde yaşanan olaylar sebebiyle haklarında tutuklama kararı verilen üst rütbeli askeri görevliler, şimdi yaptıklarının hesabını veriyorlar.

Aslında envai çeşit darbe girişimlerinin yaşandığı süreçte, Hilmi Özkök Paşaya iki şey atfediliyor.

Bunlardan birincisi demokrat duruşu ile şu anda tutuklu bulunan Askerlerin darbe yapmalarına engel olduğu,

İkincisi darbe girişimlerinden haberdar olduğu halde görevini layıki vechiyle yerine getirip, hükümetle iş birliği yaparak, bu kişilerin hakkında dava açılmasını sağlamadığı.

Biri birinden bağımsız gibi gözükse de, tamamıyla biri biri ile ilintili bu iki konuda, Hilmi Özkök paşaya atfedilenler, aynı anda doğrudur.

Artık herkes net olarak biliyor ki, Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanlığı döneminde, onun zayıf, kendilerinin güçlü bir iradeye sahip olduğunu düşünen Kuvvet Komutanları, gemi azıya almışlar ve darbe girişimlerini son safhaya getirmişlerdir.

Gölcük Donanma Komutanlığında ele geçirilen 9 çuval dolusu belgelerden elde edilen delillerden birisinde, tutuklanacak olan Sayın Başbakan ve o dönemin Dış İşleri Bakanı Sayın Abdullah Gül’ün, Hilmi Özkök ile birlikte  Güvercinlik Askeri üssüne götürülecekleri, ancak Askerlerle Sivillerin biri birleri ile görüştürülmeyecekleri hususu bile kararlaştırılmış.

BU BİR SEMİNER PLANI MI? JENERİK Mİ?

Genelkurmay Başkanının karşı duruşu darbe girişimcilerinin elini ne kadar bağladı bilmiyoruz, ancak bildiğimiz biri şey var, çok şükür darbenin yapılamadığıdır.

Ama aynı zamanda gerçek olan bir şey var ki, Hilmi Özkök, bu kişilerin yaptıklarının suç olduğunu bile bile, bunlar hakkında işlem yapmamıştır. Bu da görevi kötüye kullanmak değil midir? Onları çağırıp, beni Güvercinlik’e mi gönderecektiniz, diye niye sormamış, uykularını kaçırmamış ta, şimdi tutuklandılar diye kendi uykusu kaçıyor.

O halde mevzuya tam olarak girebiliriz.

Hilmi Özkök paşa son verdiği beyanatında "kendileri ile birlikte görev yapmış olduğum arkadaşlarımın maruz kaldıkları duruma çok üzülüyor, uykularım kaçıyor, bu kadar yakın çalışmış olduğumuz arkadaşımızın maruz kaldığı durumla ilgili olarak hassasiyetimizin olmaması mümkün mü, olmazsa ayıp, bundan sonra Genelkurmay Başkanımızın, Kuvvet Komutanlarımızın ne yapması gerektiğini, alttan gelen taleplere karşı nasıl davranması icap ettiği hususlarını ben bilemem, bu takdir kendisine ve komuta kademesine aittir" demiş.

İnsan, bırakın çok yakından tanıdıklarını, çok uzaktan bildiği kişilerin de başına bir şey geldiğinde doğal olarak üzülür. Bu insani bir şeydir. Hele o kişiler bir haksızlığa maruz kalmışlar ise ve siz bunu kesin olarak biliyorsanız, üzüntünüz kat be kat artar.

Şimdi Sayın Komutana soralım bakalım.

1-Allah ve Namusunuz üzerine söyleyin, siz görevinizin başında iken bu arkadaşlarınızın darbe planları yaptıklarını duydunuz mu duymadınız mı?

2-Bu konularda elinize belgeler geçti mi geçmedi mi?

3-Elinize geçen belgeler ile ilgili olarak şu anda tutuklu bulunan komutanlardan herhangi birisini sözlü olarak uyardınız mı, uyarmadınız mı?

4-Şimdiye kadar verdiğiniz beyanatlarda, ben bu arkadaşlarıma kefilim, asla böyle bir şey yapmadılar niye demediniz?

5-Sizin bu suskunluğunuz dolaylı kabul değil mi?  Soğan doğramanız için ille de etin hazır olması mı lazım. Etin ısmarlarmış olması, soğan doğramanıza kafi değil mi?

6-Hal böyle iken uykularınız niye kaçıyor. Milletin bahtı kara "Maderinin" gözlerinin yaşla dolmaması, daha güzel uyku çekmenizi icap ettirmiyor mu?

7-Tanıdığım insanlar, üzülüyorum, ama yaptıkları sebebiyle cezalarını çeksinler neden demiyorsunuz?

8-Bu "ALTTAN GELEN TALEPLER" de neyin nesi?

9-Alt yan, üst yana, "komutanlarımız darbe yapacaktı, muvaffak olamadılar, iş fahş oldu hapse girdiler, biz onların hapse girmesine razı değiliz, Sayın Genelkurmay Başkanımız,Kuvvet Komutanlarımız, hadi ne duruyorsunuz mu diyorlar? Çok ayıp vallahi çok. Millete en mutedili bu ise lafını söyletmeyin.