EVLADI KERBELAYİMİ, BE GÜNAYİMİ, AYİBO, ZÜLİMO, CİNAYETO
Dağ taş acımdan tutuşmuş yanıyor.
Bu karanlık delikte hiç sabah olmuyor.
Ağlama yavrum , ağlama,
Düşman sesini duyuyor.
Acıdan, ızdıraptan, açlıktan,susuzluktan, biçarelikten,kimsesizlikten, yanlızlıktan,mağara içindeki karanlıktan, canlı canlı ölümü beklemekten daha beter bir durumda iken, ana, evladına "ağlama yavrum, ağlama, düşman sesini duyuyor" diyor.
Ölümden daha beter bu hallere, bir nebzecik hayat için insan oğlu katlanıyor, tek ki, düşman sesesini duymasın, bulunduğunuz mağaraya gaz bombaları atarak "Olmaya cihanda bir nefes sıhhat gibi" beytindeki bir "nefes"i elinizden almasın.
Yani ki,düşman sesinizi duyup, "nefesinizi" kesmesin.
Dersim Ahalasi, vergi vermedikleri, askere gitmedikleri,müesses devlet nizamına karşı geldikleri , bulundukları yerde bir nevi özgürlük istedikleri gerekçesi ile etrafları sarıldı. 3 yıl kadar süren bu tenkil harekatı sırasında onbinlerce insan öldürüldü. Bu sayının 9 bin ile 70 bin arasında olduğu söyleniyor.(ben o dönemde bu ilimizde 70 bin insanın öldürüldüğüne pek ihtimal vermek istemiyorum. Çünkü bu kadar sayıda insan o dönemde bu bölgede yaşıyormuydu, bunu istatistiki olarak bilmiyorum. Ama görünen o ki, bu iki rakkam arasında insan kırıma uğramış)
Dersim İsyanı olarak tarihe geçen olayların başladığı 1936 yılında zaten tek parti iktidarı vardı. Cumhuriyet Halk Fırkası(CHP) hükümetinin başında İsmet İnönü Başbakan sıfatı ile bulunur iken, Atatürk Cumhurbaşkanıydı. İsmet İnönü ile Atatürk’ün arasının açılması üzerine, Celal Bayar 1937 yılında Başbakan sıfatı ile görev yapmaya başladı.
Dersim isyanı çok kanlı bir şekilde bastırıldı. Nehirlerden günlerce insan kanının akıtıldığını biliyoruz. İsyanın bastırılmasına, Maraşal Fevzi Çakmak bizzat komuta etti.
Hadise druyulur duyulmaz,Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk"bu işi kötünden çözünüz" talimatını verdi.
Dersim harekatı sonrasında Atatürk , Maraşal Fevzi Çakmak’a gönderdiği telgrafta, başarıladından ötürü kendisini ve orduyu kutlamış ve bu ordunun daha çok kişiyi kahredecek kuvvet ve kudrette olduğunu belirtmiştir. Harekata Atatürk’ün manevi kızı Pilot Sabiha Gökçen uçağı ile katılmış ve "asilerin" bombalanmasında görev almıştır.
Dersim isyanı sırasında mağaralara sığınmış olan halka önce gaz bombaları atılarak nefesleri kesilmiş, arıdndan bombalanarak öldürülmüşlerdir. Bunu İhsan Sabri Çağlayangil’in şöyle anlatıyor " Seyit Rıza ve çevresi yakalandı, Mahkemeleri sürüyür, işte bu sırada Atatürk Diyarbakır’daki Singiç köprüsünü açmaya gidecek. Elazığ’a da gelecek. Beyaz donlu 6 bin doğulu Elazığ’a dolmuş, Atatürk’ten Seyit Rıza’nın hayatını bağışlamasını isteyecekler. Buna meydan vermeyelim" talimatını alıyor.
İhsan Sabri Çağlayangil o dönemde Malatya Emniyet Müdürüdür.
Seyit Rıza ve arkadaşları tenkil edilerek Elazığ’a getirilmişlerdir.
İ.Sabri Çağlayangil’e Elazığ Valisi Şefik Bey, Savcı Hatemi Senihi Bey,Emniyet Müdürü Serezli İbrahim bey, Savcı yardımcısı Şükrü Sökmensuer "Emniyet Müdürlüğünün siyasi şubesinden sivillerden istediğini yanına al, Atatürk’ün istasyondan halkevine kadar koruması da size ait" dedi. Bizden istenilen,asılan asılsın ve Atatürk’ün karşısına beyaz donlular çıktığı zaman iş işten geçmiş olsun…
Mahkeme Savcısı bu olaya karşı çıkar. O’na sen bu işe karışmak istemiyor isen, rapor al derler. Öyle de olur. Yerine İ.Sabri Çağlayangil’in sınıf arkadaşı olan Savcı yardımcısı görev alır. İddianame derhal Mahkemeye sevkedilir. Savcı 27 kişinin idamını istemektedir.. Mahkeme gece 24.00 ten sonra toplanır. Karar açıklandığında sanıklar Türkçe bilmediklerinden Hakimin sözünü anlamazlar, ama aralarında sevinç dalgası halinde İdam Tünne diye bir velvele kopar. Ama Mahkeme 7 kişinin idamına karar vermiştir.
İ.Sabri Çağlayangil "Biz Seyit Rıza’yı aldık. Otomobilde benimle Polis Müdürü İbrahim’in arasına oturdu. Jeep Jandarma Karakolunun yanındaki meydanda durdu.Seyyid Rıza sehpaları görünce durumu anladı.
Asacaksınız dedi ve bana döndü.
Sen Ankara’dan beni asmak için mi geldin?
Bakıştık, İlk kez idam edilecek bir insanla yüz yüze geliyordum. Bana güldü. Savcı namaz kılıp kılmayacağını sordu.İstemedi. Son sözünü sorduk.
Kırk liram ve saatim var.Oğluma verirsiniz dedi. Bu sırada Fındık Hafız asılır iken görmesin diye pencerenin önünde durdum. Fındık Hafız’ın idamı bitti. Seyyit Rıza’yı meydana çıkardık. Hava soğuktu ve etrafta kimseler yoktu.Ama Seyyid Rıza,meydan insan doluymuş gibi, sessizliğe ve boşluğa hitap etti.
EVLADI KERBALAYİMİ, BE GUNAYİMİ, ZULİMO, CİNAYETO. Dedi.
Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adam rap rap yürüdü. Çingeneyi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağıyla tekme vurdu"
Onur Öymen’in açılım ile ilgili olarak TBMM si genel kurlunda , "analar ağlamasın diye Dersim isyanı öylemi bırakıldı, bastırılmadı mı" mealinde sarfettiği cümleler gerçekten fincancı katırlarını ürküttü.
Kemal Kılıçdaroğlu Onur Öymen’i gereğini yapmaya davet etti.
Onur Öymen gereğini zaten yapıyorum ve Atatürk’e sahip çıkıyorum dedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal "Atatürk ve eserlerine sahip çıkmak bizde ne zamandan beri parti suçu olarak algılanıyor, bizde böyle bir suç yok" dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu , gelişmeler üzerine CHP gurubunun ilk toplantısına katılamadı.
Ama,Onur Öymen göğsünü gere gere genel başkanı ile birlikte CHP gurubuna geldi.
Kemal Kılıçdaroğlu, bu gelişmeleri CHP sine karşı bir komplo olarak nitelendirdi. Ve Ak Parti ile DTP nin oyununa gelmeyeceklerini beyan etti. Bizde biat kültürü yoktur dedi.
Ama ne yazık ki, o "kültüre" biat etmek zorunda kaldı. Böylece tükürdüğünü yaladı.
Alevileri mi , yoksa Atatürk ve onun yaptıkları mı ile karşı karşıya kalan CHP liler ,Atatürk dediler.
Evladı Kerbelayız, günahsısız, bu yapılan zulümdür, cinayettir diyen Seyyid Rıza ve TUNÇ ELİ’DE KATLEDİLENLER’in CHP ye göre haksız oldukları ortaya çıktı.
Sahipsiz mi kaldılar.
Hayır. Haydi Ak Parti bu konuda da inisiyatif al.
Arşivleri aç.
İdamların nasıl gerçkeleştiğini hepimiz yeniden görme imkanı bulalım.
İsyan var mı yok mu anlayalım.
En azından Seyyid Rızanın, Şeyh Saidi Kürdi’nin, Şeyh Saidi Nursi’nin mezarlarının yerlerini bilelim.
Ölülerden korkan "Devlet" diri olur mu?
(Özel Not: Kemal Kılıçdaroğlu Almanyaya giderken, Tayyip Beye Almanya’da dersini vereceğim demişti. Ama Almanya Alevi Federasyonlarının toplantısında , Başbakanın "Kemal Kılıçdaroğlu , Onur Öymen’in Dersim ile ilgili Mecliste yaptığı konuşmayı alkışlamıştı" sözünün hatırlatılması üzerine "Ben Onur beyin konuşmasının o bölümünü alkışlamadım, böyle bir algılama meydana gelmiş ise Özür dilerim dedi. Hani Başbakana Ders verecekti. Nerede kaldı? Ders aldı. Ders olsun)