EYVALLAH

Allah’a yemin ederim ki, ayne öyle,senin dediğin gibi, doğru söylüyorsun, teslim oldum anlamlarına gelir Eyvallah. Aslı İy Vallahi’dir.

Şimdi isimlendirmeyeyim, ama zamanı gelsin, işin neticesine bakalım sonra tamı tamına yer, mekan isim vererek değerlendirmeye alırız. Olay şu.

Güneydoğu illerimizden birisinde vatandaşın çok kıymetli bir arsası üzerine Devlet tarafından 40 Metrekarelik bir tesis yapılır.

Tesis şu anda bölgeye hizmet veren teknik cihazlarla doludur.

Vatandaşın da arsası kıymetli ve üzerine Otel, İş merkezi gibi önemli tesisler yapmak için ruhsat almıştır.

Ancak idarenin o arsa üzerindeki tesisi hem görüntü kirliliği yaratmakta, hem taşınmazın tam da köşe başına gelen bölümünde yer aldığından yapılacak tesisin kıymetini önemli ölçüde azaltmaktadır.

Vatandaş idareye müracaat eder ve söz konusu tesisin arsası üzerinden kaldırılmasını ister.

Ancak idare bana yeri bir yer bul, tesisi oraya taşıyayım, nakil masrafını da sen karşıla der. Vatandaşın eli böğründe kalır.

Ben Devlete yer bulacağım, tesisin taşınması masraflarını ödeyeceğim, bu olacak iş mi der.

Hadi tesisin taşınması için gerekli masrafı 5-10 neyse vereyim, ama ben tesis için nereden yer bulayım, çünkü arsamın olduğu alan çok kıymetli, kimse bana durduk yere arsasını verir mi? hem devlet hangi fasıldan benden para alarak yeni tesisi yapacak, devletin bir sürü kurumu var orada onlardan birisinin bahçesine götürsün tesisini kursun, neden bunu yapmıyor da işi benim üzerime yıkmak istiyor, anlamıyorum der. (Sen vatandaşsın her şeyi anlaman gerekmez, devletin hikmetinden sual olunmaz)

Vatandaş konuyu yargıya taşır.

Uzatmayayım, yargı, tesisin yapılışının üzerinden 20 sene geçmiş olduğundan sonucu itibariyle davayı reddeder, ancak mal sahibinin yerin bedelini talep etmeye hakkı olduğunu belirtir.

Vatandaş tanıdığı bildiği bütün insanlara müracaat eder ve derdime çare bulun, amacım arsamın bedelini Devletten tahsil etmek değil, yerim kıymetli ama ben arsamın bütününü rantabl olarak kullanmaya çalışıyorum, bu sorunuma bir çözüm bulun der.

Ama istediği sonucu bir türlü elde edemez. Konuyu eski bir siyasiye götürürler, o da eski arkadaşlarına aktarır.

En son Genel Müdürle görüşme yapılır ve o görüşme şu minvalde geçer. Eski siyasiyi ES olarak belirleyelim, Genel Müdürü de GM olarak.

ES: Sayın Genel Müdürüm hayırlı akşamlar.

GM:Hayırlı akşamlar.

ES:Sayın Genel Müdürüm ben şu ilimiz, şu parseldeki taşınmaz üzerindeki tesisiniz için arıyorum, diyecektim ki…

GM:Tamam vekilim ben olayı biliyorum, vatandaş bizi Mahkemeye verdi, biz davayı kazandık. O nedenle…

ES:Sayın Genel Müdürüm ben zaten size telefon açtığımda, sizin olayın bu yönünü öne çıkaracağınızı biliyordum, önemli olan işin “hak ve hakikat” noktasında hallidir, yargı makamı 20 yıl geçtiği için vatandaşın davasını kabul etmemiş, yoksa vatandaş bütünü ile haksızdır dememiş, üstelik arsanın bedelini istemeye hakkı olduğunu belirtmiş. Şimdi vatandaş Mahkemeye gitse, arsanın bedelini istese ve geriye doğru 20 yıllık süre için ecri misil talep etse, devletin bir sürü kaybı olsa bu hoş bir şey mi? Tabii hukuku iyi biliyorsanız, ecri misili geriye doğru ancak 5 yıl için ister demeniz lazım, onu da ben hatırlatayım, elde edilecek sonuç ne olursa olsun, kamu vicdanı rahatlamış olacak mı, bir çok şey kanuni ama, hukuki değil.

GM:Eyvallah ama, ne yapalım sonuç böyle. Biz en üst makama kadar aktarılan konu ile ilgili olarak görüşmeler yaptık, maalesef yapacak bir şey yok.

ES:Sayın Genel Müdürüm bakın sözünün bu bölümünde Eyvallah dediniz, yani yeminle, kasemle Allah’ın dediğinin daha doğru olduğunu ve buna teslim olduğunuzu ifade ettiniz. Arkasından maalesef durum böyle deyip,kestirip atmayın, size yine hatırlatıyorum, siz inançlı bir insansınız, tebliğ etmedi demeyin, Hz.Ömer efendimizi hatırlayın, Yahudinin arsası üzerine taşan bitmiş Camiyi nasıl yıktırdığını düşünün, bugünkü iktidar hakkı üstün tutmak, hakikatın yüzüne durduk yere çalınan zelleleri söküp atmak için iş başına geldi. Millet hala onun bu yönünü öne çıkararak oyunu veriyor, lütfen bu erkin bir temsilcisi olarak vatandaşı yokuşa sürmeyin, doğru olanı yapın, Allah katında kazancınız büyük olur, insanın kanunu ile Allah’ın kanunu bir tutmayın, insan zulmeder, kader Adalet eder, demiş.

GM: İşi bir de o yönü itibariyle yeniden incelemeye alalım, diye cevaplamış.