GEÇ KALINMASIN

Sen neredesin, 28 Mart 2014 te yapılacak yerel seçimler nerede. Daha çok zaman var, hele seçimlere üç beş ay kalsın, o zaman gardımızı alır gerekli çalışmaları yaparız denilmesin.

Bu cümleler tabii ki yerel yönetimlerin çoğunda iktidarı elinde bulunduran Ak Parti için.

Özellikle de İstanbul için.

Çünkü seçimlere az bir zaman kala yapılacak anketler birden bire gardların düşmesine sebep olabilir ve gelecek salvoları def etmede zorluk yaşanabilir.

İstanbul düşerse, Türkiye düşer.

Ben aklı başında insanların İstanbul gibi bir ili götürüp  CHP sine ikram edeceğine asla inanmıyorum. Çünkü İstanbul halkı CHP si belediyeciliğinin ne menem bir şey olduğunu gördü.

Zaman zaman gidip geliyoruz, insanlarla konuşuyoruz, insanlarda bir ülfet oluşmuş, özellikle Ak Partililerde. Bir bıkkınlık, bir bezginlik almış başını gidiyor.

Camiadan bir insan dedi ki, kardeşim ben Ak Parti iktidarından önce de şimdi de aynı durumdayım. Benim için değişen bir şey yok. Bizi kapılarına yaklaştırmıyorlar. Beraber Milletvekilliği yaptığımız bakan arkadaşlarımız telefonlarımıza çıkmıyorlar, o an müsait olmayabilirler, ben bunları anlayabilirim, ama sonra dönmek gibi bir “incelik” gösteremezler mi, çok mu zor dedi.

Olayı kişiselleştirmeyelim diye cevapladım.

Ama hemen dönüp dedi ki, hesaplar hep kişilerin etrafında dönüyor.

Ben gördüğüm hizmetleri nazara vermemiz lazım dedim ve ekledim.

İstanbul İstanbul olalı böyle bir hizmet görmedi.

Köprüler,

Otoyollar,

İçme suyu barajları,

Haliç’in temizlenmesi,

Trafiğin daha akıcı hale gelmesi için yapılan çalışmalar,

Metrobüs yolu

Yeni Adliye binaları,

Stadyumlar,

Toplu konut projeleri ile ev sorununun çok ciddi manada hal yoluna girmesi,

Şehrin yedi tepesi altına yapılan tünel geçişleri,

Kadıköy Kartal arasındaki metronun bitirilerek hizmete konulması,

Trafikte denizin daha aktif bir şekilde kullanılmasını sağlayan İDO seferleri,

Şehre yepyeni yeşil alanların kazandırılması

Ve hepsinden önemlisi tertemiz bir İstanbul.

Bitme aşamasına gelen boğaz tüp geçişi.

Yerel seçimlere çok değil, 15 ay kaldı.

Çok sık olmamak ve insanları bıktırmamak kaydı ile İstanbul’a şu son 10 yılda yapılanlar televizyonlar aracılığı ile lirik bir lisanla MUKAYESELİ OLARAK anlatılmalıdır.

Zihinler şimdiden 28 Mart 2014 e hazır hale getirilmelidir.

Tabii bunlar yapılır iken, biz yaptık oldu, daha sonrası mı olurmuş anlamına gelen beyanlardan da kaçınılmalı, daha yapacak çok işimiz var ve yaparsak “ALLAHIN İZNİ İLE BİZ YAPARIZ” Sloganı ile yola çıkılmalıdır.

Ve tabii

Siyasi elitin geneli açısından söylüyorum, tevazu asla elden bırakılmamalıdır, üç sene önce istenen randevu için, her tesadüfi görüşmede, görüşme talebin aklımda denilip, insanlarla dalga geçilmemelidir.

KIYAMET İÇİN: Cebrail Aleyhisselam Efendimizin sahabelerle toplantı halinde olduğu bir sırada geldi, Mel İslamu(İslam nedir), Mel İymanu(İman Nedir), Mel İhnasu(İhsan nedir) Metassaati( Kıyamet ne zamandır) gibi sorular sordu.

Efendimiz de ona Müslüman olmanın ve ardından İman etmenin hükümlerini, dahası hayatta insanlara nasıl davranılacağının kurallarını anlattı. Efendimizin her cevap verişinde karşısındaki “Saddakte” doğru söyledin diye cevapladı. Gelen kişi Peygamberimize kıyamet saatini de sormuştu. O, bu soruyu soran sorulandan daha iyi bilir veya sorulanın soran kadar bilgisi yok anlamına bir cevap verdi.

Gelen kişi kalktı ve gitti. Yoldan gelmiş olmasına rağmen, bembeyaz elbisesinin üzerinde en ufak bir çöl izi(kum veya kirlilik) yoktu.

Sahabeler merakla gelen kişinin kim olduğunu efendimize sordular. Ya Resulallah, hem soruyor, hem de verilen cevaplara “sadakte-doğru söyledin” diye cevap veriyor. Bu garip yolcu kimdi diye sordular.

Resulullah Efendimiz, Cebrail Aleyhisselam size dininizi öğretmeye geldi dediler.

Bunun üzerin Sahabe efendilerimiz dışarı çıkıp  Cebrail Aleyhisselamı görelim dediler, ama o çoktan uzun yolları kısa sürede kat etmiş ve gitmişti.

Şimdi Maya takvimine göre bugün kıyamet kopacak ve dünyada sadece İZMİR’DE Şirince denilen yer, oradaki insanları ile birlikte hayatta kalacak!!!

Bu düşünce sakat bir inanıştan başka bir şey değildir.

Diyelim ki bugün kıyamet koptu, dünya battı ve sadece şirince ayakta kaldı.

Bir anda Şirincede yaşayanlar!!! Kıyametin beteri ile karşı karşıya kalırlar.

 Bulundukları duruma 10 gün dayanamaz, ölür giderler.

Ekmek yok, su yok, meyve yok, yakacak yok, giyecek yok,  dünyada kaldıklarına kalacaklarına bin pişman olurlar. Bir anda tabir caiz ise buzul çağına geri dönerler. Kısa sürede de kafayı yerler.

21 Aralık 2012 de kıyametin kopacağı ve sadece Şirince’de yaşayanların hayatta kalacağı yolundaki Mayaların Asteklerin düşünceleri ve oluşturdukları takvim sapık Reenkarnasyon düşüncesinin bir başka versiyonudur.

Bütün dünya yok olacak ve sadece Şirince’de yaşayanlar hayatta kalacak diye, buraya koşturanlar, ne kadar da bencil insanlar. Sanki Şirince’ye koşmak ebedi hayatta kalmanın bir yolu imiş gibi. İster Şirincede ol, ister Derincede ol, istersen yerin en mahrem mağaralarına gir ve üzerine binlerce, on binlerce çelikten kapı yaptır, merak etme Azrail Aleyhisselam yine gelir seni bulur, canını alır.

Ölümden şimdiye kadar kim kurtulmuş?

Çünkü Rabbimiz “Kullu Nefsin Zaiketul Mevt” her nefis ölümü tadacaktır”,  “Sümme İleyna Turceuvn” sonra dönüşünüz banadır diyor.

YANİ YENİDEN DİRİLİŞ ANCAK O ZAMAN.

Efendimiz “kıyamet koptuğunda,yer kurşuni bir renge bürünür ve dümdüz olur, yeriniz başka bir yer, göğünüz başka bir gök halini alır, siz çırılçıplak, baş açık,yalın ayak hesap verme yerine gelirsiniz” diyor.

Şimdi Şirince’de kıyamete bir iki, haydi şarabınız bizden, oraya ayık gitmeyelim diyenler, artık Şirince’yi değil, Hanyayı, Konyayı o zaman görür. Bizden hatırlatması.