GELİN REFERANDUM YAPALIM(1)
Dershanelerle ilgili herhalde bugünlerde yazacağım son yazı olur. İlerisi için Allah kerim.
Biliyorsunuz bu konuda asla taraf tutmadım. Ancak dershanelerin kapatılmasının da asla bir zaruret olduğuna inanmadım. Dershane kapatılmada lüzumsuz bir ayak diremenin olduğunu ve işin içerisine haramilerin çokça elleri, kolları, hatta bacakları ile daldığını söyledim.
Dershaneler mevzuunda en çok ses hiç kuşkusuz Cemaatten geldi.
Bu kişilerin dershanelerin kapanmasından ötürü esas derdinin ticari kayıplar olmadığını ifade ettim.
Görünen köy kılavuz istemez, kimsenin olan biteni gizlemesine de gerek yok.
Dershaneler sayesinde Cemaat, ülkenin, hatta dünyanın geleceğine hizmet insanlarını devşiriyor.
Buralarda eğitim alanların tümü ile birer hizmet eri olarak çıktığını söylemek elbette çok zor. Basından izlediğimiz kararı ile bu dershanelerde okuyup da kimi zaman hizmete muhalif insanlar da oldu. İnsan bu, konmadığı şey yok.
Ama umumiyet itibariyle İslam inancı, Allah sevgisi, Peygamber ve Peygamberane anlayışla tanışan gençler, buralarda bir de müspet ilimlerde mesafe kat edince, Üstat Bediüzzamanın “Vicdanın ziyası, ulûm-u diniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecellî eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit, birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder.” dediği noktaya geldi gençler.
Yani vicdanı parlatan din ilimleridir. İnsan, vicdanına yön veren din olmadan, kendi başına yanlışlardan kurtulup en doğru yolu bulamaz.
İnsanın vicdanı haricinde bir de aklı var. Akla aydınlık veren fen ilimleridir.
Din ilimleri ile Fen ilimleri bir araya geldiğinde hakikat tecelli eder ve bu noktaya gelmiş olan talebelerin iyiliği, güzelliği adeta havalara uçar.
Bunlar biri birlerinden ayrıldıklarında, yani vicdan kendi yolunda, akıl kendi cehanında hareket ettiği takdirde birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe ortaya çıkar. Tabir yerinde ise, insan darman duman olur.
Biz İslam ümmetleri olarak son 4-5 yüz yıldır böyle bir açmazın içerisine düştük.
Vicdanımızın ziyası olan din ilimleri ile aklımızı parlatan fen ilimlerini aynı noktada hareket ettiremedik.
Hatta şu çok yakın zamana kadar içimizden bazıları ABD li Astronot Neil Armstrong’un onca delile rağmen Aya gittiğine, ayak bastığına inanmadığına şahit olduk.
Çünkü ona göre Ay bir nurdu ve o nura, asla ayak basılamazdı.
Oysa Kur’anın, Güneşin ışık veren Ayın bu ışığı alan anlamındaki sarih beyanını bizimkisi anlayamamış ve taassuba düşerek kaybetmişti.
Azim bir Kur’an tefsiri olan Risailei Nurları bu manada en iyi özümseyen, içselleştiren Hocaefendi ve talebelerinin son 20 yıllık süre içerisinde din ilimleri ile fen ilimlerini bir potada eritmeleri ve dünyanın her tarafından büyük başarılara imza atmalarını birçok kimse hazmedemedi.
Ortalarda dolaşıp hizmetin geldiği noktaya şapka çıkartmak mecburiyetinde olan insanlar, eski alışkanlıklarını devam ettiremeyeceklerini anlayınca, pustular.
Ak Parti ile cemaat arasında uç veren ihtilaflar sebebiyle, aynı yolun yolcularının bir anlamda yaka paça olmaları, inlerinde uyuyan yaban ayılarına gün doğmasına sebep oldu.
Şimdi ortaya çıkmışlar, evet dershaneler bir gerçektir, eğitim hakkına kimse dokunamaz, amma çeşitli komplikasyonlarla! Eğitim sistemini ele geçirenlerin, buralarda başarılı olan gençleri İdareye, Adliye ve Emniyete sokması, buralarda bir nevi iktidar mücadelesi vermeleri kabul edilemez.
Ak Parti bu durumun farkına vardı ve kendisine paralel bir iktidar erkine izin vermedi, milli iradeyi çiğnetmedi. Ak Parti bu bağlamda haklıdır ve Cemaate bir çeki düzen vermekle en doğru hareketi yapmıştır diyorlar.
Hizmet hareketini övenler,
Dünyanın dört bir yanında açılan okullardan gurur duyduklarını ifade edenler,
Bu okullardaki öğrencilerin milli gururumuzu okşayacak bir gelişme içerisinde olduğunu anlatanlar, gidip gezdiklerinde göğsümüz kabardı açıklamalarını yapanlar,
Bırakın bir cemaati, dünyanın hiçbir ülkesinin başaramadığını bunlar başardı, eğitimde, sağlıkta, kültür ve ticarette bizim fahri elçilerimiz oldular diyenler,
Cemaatin dershanelerinin kapatılması girişiminden çıkartmış olduğu yüksek ses için, bu kadarı da olmaz yavesini yumurtluyor,
Aynı yolun yolcularının ayaklarının biri birine sürçmesinden ötürü, vallahi de, billahi de hey Müslüman farkında değilsin, Bayram yapıyorlar, bayram. Yarın devam edelim.
GELİN REFERANDUM YAPALIM(2)
Ne demek paralel iktidar talebi? Nedir Milli iradenin bu insanlara karşı koruma altına alınması yönündeki açıklamalar.
Bizim yük akı olan gençlerimiz Ak Parti iktidarı için oy kullanmadılar mı?
Milli iradenin o yönde tecellisi için canla başla mücadele vermediler mi?
Tanzanya’dan, Zanzibar’dan, Filipinlerden, Meksikadan, Rusyadan, Arjantinden, Maldiv adalarından ceplerindeki son kuruşu uçak parasına vererek, gelip Ak Parti için oy kullanmadılar mı?
Mezarda ölü değilseniz, gelip oy vereceksiniz emrine imtisal etmediler mi?
Milli irade sadece gelip oy kullanmak, ötesine karışmamak mıdır?
Milli iradenin tecellisine buradaki kardeşleri ile işbirliği yaparak oy kullananların, emniyete, adliyeye, idareye talip olmaları, açılan sınavları kazanarak yer yurt edinmeleri, milli iradenin hangi tarafına aykırı?
2011 den itibaren başlayan ve 2013 yılında ayyuka çıkan fişlemelerden İslami cemaat ve cemiyetlerde görev yapanların, isimleri öne çıkıyor. Bunu istihbarat kuruluşlarımızın yaptığına zerre kadar şüphe yok.
Zira istihbarat birimleri şimdi Başbakanlığa bağlı bir kuruluş tarafından idare ediliyor ve bütün bilgiler buralarda toplanıyor.
İnsanlar pek haklı olarak yasa dışı bir eylemi söz konusu olmayan kişiler takibat altına alınamaz, fişlenemez, eğer yapılmış ise, bu durum yasalara aykırıdır diyorsa,
Bu düşünceyi, bu gönül kırıklığını bir kara propaganda gibi niteleyenlere, asıl siz, karanlık kafaların yönetimindeki gizli mahfillerin esiri olmuşsunuz derlerse (basında kalem oynatan yardakçılara, yalakalara söylüyorum) hata mı etmiş olurlar.
Kaymakam adayı kurban kesmiş, yurt dışındaki okulları gezmeye gitmiş fişlenmiş.
Kurban kesmek, yurt dışındaki okulları gezmeye gitmek niçin fişlemeye konu olur.
Bunu Ali Bayramoğlu yaparsa veya ona, sen ehli vicdan insanların çocuklarının kursağından keserek kurdukları gazetede yazı yazıyorsun, buraları da gez dolaş, görgüye ait bilgin artsın, yapacağın yorumlarda elini vicdanına koyarsın denilirse, o fişlemeye pek ala konu olmaz.
Ama bir Kaymakam adayı böyle yaptı diye fişleniyor ise, açık ve net görülüyor ki, bu göreve atanmasın, bunun tedbiri alınsın anlamında verilen görevin gereği yerine getiriliyor. Bu tür göreve gelecek olanlardan kumar oynayanlar, fuhuş yapanlar, bohem bir hayatın pençesinde debelenenler niye fişlenmemiş?
Demek ki, olay sadece bir dershane kapatmak istemine karşı koymaktan kaynaklanmıyor. Hizmet hareketi, bu eylemlerle önü kesilmek istendiği için direniyor.
Hizmet hareketi ile Partiyi karşı karşıya getirmenin yolunu bulduk diye ortaya dökülen mürtedler; milli iradeyi elinde bulunduranlar için, bu paralel yapılanmaları, yok etmekte haklıdır diyorlar.
Hak bunun neresinde, hukuk bunun neresinde.
O milli iradenin oluşumunda önemli katkıları olanlar, parti üzerine gelen salvoları defetmek için gecesini gündüzüne katanların emeği ne olacak, verdikleri oy nereye gidecek?
İktidarlar çok önemli meselelerde, mesela TBMM sindeki 550 Milletvekili sayısının 2/3 oyunun alınmasını icap ettiren Anayasa değişikliği gibi konularda, böyle bir oy nispetine ulaşılmadığı zamanlarda, referanduma giderler.
Parlamentodaki 2/3 aşmayan oy çokluğu, mesela 367 o oranı, halkın çıkarılan bir yasayı onayladığı anlamına gelmediği için, bu defa Referanduma başvurulur.
Demokrasi ile idare edilen ülkelerde hükümetler, çıkardıkları bir yasa veya herhangi bir konuda aldıkları kararın, halkın isteğine uygun olup olmadığını test etmek için, referanduma başvururlar, bu çoğu zaman hukuki ve genel anlamı ile ahlaki bir mecburiyettir.
Yani parlamentodaki oy çokluğu ile alınan kararlar, her zaman hukuki ve ahlaki olmayabilir.
Hemen hatırlasanıza, İstanbul Gezi Parkına AVM yapılmasında tepkiler öyle bir aşamaya geldi ki, idare, biz yasal yollara başvurduk, buradan çıkacak karar bizim için önemli, ama buradan lehimize de bir karar çıksa, biz yine de konuyu İstanbul
halkının görüşüne sunacağız, halk yapın derse yapacağız, yapmayın derse vazgeçeceğiz denildi.
76 Milyon Türk İnsanının dershane meselesinde nerede ise karpuz gibi ortadan ikiye bölündüğü göz önüne alındığında, hala ben yaptım oldu, olacak, noktasından fazlaca bir geri adım atılmamış olması, her iki tarafı da çok iyi bilen bir insan olarak beni derinden yaralıyor.
Onca iş için referandum yapıyoruz, ülkedeki tüm aileleri ilgilendiren bu konuda bir referandum yapamaz mıyız, çıkaracağımız kanuna referandum şartını koyamaz mıyız, demokrasimiz bu yolla çok önemli bir sorununu halka sorarak çözmüş olursa, ne kaybeder?
Son bir söz. Şu anda TBMM sine bir mabet muamelesi yapılması beni gerçekten çok ürkütüyor.
O meclis bir çok güzel iş yapmıştır. Ama yine o meclis tevhidi tedrisat kanununu çıkartarak Kur’an okumasını yasaklamış, İslamın en önemli kurumu olan halifeliği ortadan kaldırmış, Müslümanları başsız bırakmış. Çok uzaklara gitmeye gerek yok, yakın zamanda İmam Hatip Okulları kapatılmış, başörtülü bir hanım Meclisten miting yapılarak atılmış v.s. v.s.