GEZİ RUHU ÖLMÜŞTÜR
Gezi parkında cereyan eden hadiseler hakkında biz de epey kalem oynattık. Gezi olaylarını başlatanların ilk hedefinde, zengin çocuklarının boy gösterdiği, vahşi kapitalizmin elde etmeye çalıştığı yeni bir mevziden, geri dönüşü sağlamaya yönelik çaba olduğunu yazdım.
AVM ler bütün şıklığına, bütün lüksüne rağmen insanların hayatında rüküş duruyor.
Zaten gezi olayını ilk başlatanlar sadece bu rüküşlüğe karşı çıkıyor, güzelim İstanbul’un bu son nadide yerinin betona bulaşmasını istemiyorlardı.
Sağduyu galip geldi. Söz konusu yerde bir AVM yapılması sadece bir niyetti, bir görüştü. Ama biz halkımızın böyle bir şey yapılmasını istemediğini gördük ve bu niyetten vazgeçtik denildi.
Taksim Gezi Parkı çerçevesinde başlatılan bu ilk hareketlenme, daha sonra mecrasından saptı ve esas hedefin Ak Parti iktidarını devirmeye yönelik, Uluslar arası kuruluşlardan da destek alan bir komplo olduğu ortaya çıktı.
Zira hatırladığınız gibi CNN televizyonu aralıksız olarak tam 10 saat taksim meydanından yayın yapmış ve kendince Mısır Tahrir meydanında gerçekleşen halk hareketinin bir benzerinin burada cereyan etmekte olduğunu ihsas ettirmeye çalışmıştı.
Olay bu yönü ile tecessüm etmeye başlayınca, bunun bir halk hareketi olmadığı anlaşılmıştı. Zaten Emniyet güçleri iyi niyetli halka sizin istediğiniz ülkemizde bir kargaşanın çıkması değil. Gezi parkında bir AVM yapılmasının önüne geçmek ise mesele, bu tamamiyle çözülmüştür. Zira en yetkili ağızlar burada böyle bir şeyin yapılmasına karar verilmediğini, bunun sadece bir niyet olduğunu ve halkın bu meseleye yaklaşımının öğrenileceğini, olumsuz bilgi gelmesi halinde bundan vazgeçileceğini izah ettiler. O halde siz aradan çekilin, geride kalacak olan yasa dışı şer örgütlerinin hakkından biz geliriz dediler.
Ve gerçekten halk çekilince, emniyet güçleri dayanaksız kalan yasa dışı örgüt üyelerini kısa sürede taksimden püskürttüler ve geriye kalan çer çöp kısa sürede temizlendi. Olay bitti.
Şimdi ben bunları niye yazdım biliyor musunuz?
Bayramın ilk iki günü Ankara’daydım.
İkinci günü akşamına doğru bizimkiler hadi akrabai taallukatı ziyaret etmek için İstanbul’a gidelim, hem sılai rahm yapmış oluruz, hem de mekan değişikliği hepimize iyi gelir dediler.
Bizim de orada Kadıköy’de 1990 lı yıllarda alınma bir talebe evimiz var. Gidip gelince kalırız.
Bu seyahatte olan gelişmeyi anlatmadan, bundan bir ay kadar önce yine bir seyahatim sırasında eylemcilerin hareketlenmelerine tanık olmuştum. Eylül ayı ile birlikte eylemlerine devam edeceklerini ve her yer taksim, her yer direniş sloganını canlı tutacaklarını açıklamışlardı. Gerçekten o gün Kadıköy 6 yolu, Bahariye Caddesini, Barlar sokağını biri birine katmışlardı. Pencereden seyrediyordum. Önce yüzleri maskeli kişiler ellerindeki Molotof kokteyllerini polise attılar, yerlerdeki kaldırım taşların fırlattılar, çiçeklikleri yollara taşıyıp barikatlar kurdular. Polis de bir süre geride durdu. Arada mesafe var. Tam bir taktik savaşı. Polis eylemcilerin fillerine muhatap olmamak bakımından mesafeli duruyor. Fakat adım adım da ilerliyor. Birden yeni hareketlenmeler başladı. Polis biber gazları ile bir yüklendi. Ortalık toz duman. Eylemciler köşe bucak kaçtılar. Cadde dumana kesti. İn cin kalmadı. Polis kaçakların gidiş noktalarını tutmuş olduğundan yüzlerce göz altı bir anda gerçekleşti.
Bu hareketin iz düşümünü bu Bayramda komşulardan öğrenme fırsatı buldum.
Kendileri iyi tahsil almış, ezelden Kadıköylü iyi bir aile. Ailede Doktor, İngilizce öğretmeni var.
Ve iyi CHP liler.
Bayram da sordum. Gelişmeleri nasıl buluyorsunuz. Geçen günlerde gelmiştim. Eylemcilerin ortalığı biri birine katan hareketlenmelerini nasıl karşıladınız, mutlu oldunuz mu dedim.
Hani bu hareketler Ak Parti iktidarına karşı ya. Nasıl olsa güzel falan olmuştur diyeceklerini sandım.
Ne dediler biliyor musunuz?
Vallahi ne yapsalar Tayip beye yarıyor.
Bakın Gezi eylemleri o ilk halinde kalsa idi, Ak Parti nerede ise İstanbul’da büyük oy kaybına uğrayacaktı. Ama ne yaptılar. Ortalığı yaktılar, yıktılar, arabaları ateşe verdiler, dükkanları yağmaladılar ve bunu İstanbul’un her tarafına taşıdılar. Biz günlerce, onların bu eylemleri ve polisin karşı duruşunu bir kabus gibi yaşadık. Akşam evimizden çıkamaz olduk. Hapsolduk. Biz hak aramayı en büyük bir Demokrasi kurumu olarak görüyoruz. Ama kardeşim böyle hak aranır mı? Yürürsün, fikrini söylersin, yapılan yanlışlıklara vurgu yaparsın sonra dağılır gidersin, varsa daha iyi fikrin siyasi mücadeleni verirsin, seçimlerde sandığa gidersin, oyunu kullanırsın ve eminim galip gelirsin. Ama onlar öyle yapmıyor, terör estiriyor, ortalığı biri birine katıyor, polis de onları dağıtmak için gaz bombası atıyor ve biz evimizde nefes alamayacak hale geliyoruz. Böyle hak arama mı olur kardeşim demezler mi?
Kadıköyün merkezinde CHP ye oy veren bir ailenin sizi haysiyetimle temin ederim görüşü bu.
Haklısınız dedim.
Eylül ayı ile birlikte birkaç Gezi Eylemi oldu, sonra bizde palak alevi gibi söndü derler ya, öylece söndü gitti ve geriye bıraktığı tortuda başta CHP olmak üzere solun büyük zararı oldu.
Ayrıca Kadir Topbaş bey gezi olaylarındaki tutumu sebebiyle çok puan toplamış. Komşular gözünün üstünde kaşın var diyecek durumda değiliz. Düzgün adam, başarılı da, dediler. Haberiniz olsun.