GÖRDÜM GÖRDÜN GÖRMEDİ

“Ben, dün akşam o döneme ait bazı dosyaları incelerken, “Genç subay yerleştirme planı” başlıklı bir belgeyi arşivimde gördüm.

Bu belgede şöyle ifadeler vardı.

“Ergenekonun derin PKK’sı” başlığıyla başlayan bu belge nereden bakarsanız 6–7 sayfadan ibaret..

Hepsini buraya alamayız.

Ancak özetleyerek bir iki paragrafını sizinle paylaşabilirim.

“PKK’nın ETÖ ile derin ilişki içinde olduğu açığa çıktı.

Peki, bu bağlantıyı kimler sağladı, derin PKK, neler yaptı?

PKK taraftarları, her yıl belirli günlerde sokaklara dökülüyor.

15 Şubat Öcalan’ın yakalanışı, 21 Mart Nevruz, 4 Nisan Apo’nun doğum günü, 15 Ağustos PKK’nın Eruh'a ilk baskını, 9 Ekim Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması ve 27 Kasım PKK’nın kuruluşu.

Bu tarihler onlar için çatışma günleri demekti.

Bunlara son üç yılda yenileri de eklendi.

12 Haziran 2007’de başlayan Ergenekon soruşturması örgüt sempatizanları için adeta yeni bir eylem dönemi oldu.

Emniyet verilerine göre Ergenekon terör örgütü soruşturmasının başladığı tarihten sonra, PKK taraftarları da korsan gösterileri yoğunlaştırdı.

Her ETÖ operasyonundan sonra onlar da “araç yakma” eylemleri için sokaklara döküldü.

Örneğin; 22 Ocak 2008’deki ETÖ soruşturmasının 3. dalgasından sonra İstanbul’un 6 ilçesinde 26 araç yakıldı.

22 Şubat’taki 4. dalga sonrası 32, 1 Temmuz’daki 6. dalga sonrası 4, 26 Ekim’deki 9. dalga sonrası 37, 7 Ocak 2009’daki sonuncu dalga sonrası…

Böyle devam etti.

Fazla uzatmadan özetlenmesi gerekiyorsa, neticede bunu elde ediyoruz.

Emniyete göre ETÖ soruşturmasıyla PKK’nın yaptırdığı eylemler arasındaki paralellik hiç de tesadüfî değil.

ETÖ iddianamesinin ek klasörleri içinde yer alan ve 273 sayfalık bir rapor PKK-Ergenekon arasındaki derin bağlantıları gözler önüne seriyor.

Raporda geçen gizli tanık itirafçı ve sanıkların ifadeleri ile şüphelilerde ele geçirilen belgeler, Ergenekonun PKK’yı nasıl kullandığını ortaya koyuyor.

Raporda yazılan, örgütün başı Öcalan ve üst düzey örgüt mensuplarının Ergenekon’la bağlantıları da irdeleniyor.

“Genç subay yerleştirme planı”

PKK’nın Ergenekon tarafından yönlendirildiğini gösteren en önemli delil, tutuklu sanıklardan Veli Küçük ve Ümit Oğuztan’ın evinde ele geçirilen “Panzehir” isimli belgeye göre ETÖ, Öcalan’ın tutukluluk halinden faydalanarak örgütü AB ve ABD hamiliğinden kurtarıp, kendi emri altına sokmayı planlıyor.

Bunun için Örgüt liderinin vereceği mesajların özel kuryelerle Kandil’e iletilmesi gerektiği belirtiliyor.

PKK’yı tamamen tasfiye etmek yerine, Başkanlık konseyine “Genç subayların yerleştirilmesi” uygun görülüyor.

Eski terörist Selim Çürükkaya, son on yıldır Apo’nun iki asker tarafından kullanıldığını söylüyor.

Bu isimlerin tutuklu sanıklardan Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur olduğunu iddia ediyor.

Ersöz, İmralı Cezaevinin inşaatından sorumluydu, Uğur ise Öcalan’ın ifadesini alan komutanlar arasındaydı.

Çürükkaya, Öcalan’ın bu iki isimden aldığı talimatla hücresinden hem örgütü hem de sempatizanları yönlendirdiğini öne sürüyor.

Bu kapsamda Türk-Kürt halkını karşı karşıya getirmek ve Kürt gençlerinin dağa çıkmasını kolaylaştırmak için 2002–2008 arasında Öcalan’ın isteği doğrultusunda toplam 525 korsan gösteri ve Molotof kokteylli saldırı düzenlenmiş.

2002’de “Önderliği sahiplenme ve demokratik Serhildan’ı (Başkaldırma) geliştirme” kampanyasıyla başlayan gösteriler serisi devam ediyordu”

Bu satırlar Sayın Mehmet Ali Altındağ’ın dünkü yazısından alındı.

Yazılanlar öyle yenilir yutulur şeyler değil.

Her bir cümlesi üzerinde BU ÜLKENİN GELECEĞİ İÇİN, AK PARTİ İKTİDARININ SELAMETİ İÇİN, özenle durulması gerekiyor.

Bilgi ve belgeye dayalı bu beyanlar, özellikle istihbarat kuruluşları etrafında dönen, dolaşan gelişmeleri hükümet çevrelerinin masaya yatırması lazım.

“ÖRGÜT LİDERİNİN VERECEĞİ MESAJLARIN ÖZEL KURYELERLE KANDİLE ULAŞTIRILMASI”

cümlesi çok yakın geçmişteki gelişmelere ışık tutacak nitelik taşıyor. Ne var bunda, örgüt lideri MİT ile barış sürecine ilişkin olarak ayda birkaç kez görüşüyor ve pek tabii arada BDP olmaksızın bazı mesajların ulaştırılmasının hayati önemi olabilir. İşte bu yapılmıştır diyerek işin içinden çıkamayız.

Zira,

Yazının başından itibaren söylenenlere bakıldığında; ERGENEKON örgütünün yargılanmasına paralel olarak, her operasyon sonrası veya yargılamada örgütün ileri gelenlerinin eylemlerinin bir bir fahş olmasının ertesinde, PKK nın sokak eylemlerinin arttığına işaret edilmesi ne demektir?

YANİ PKK İLE ERGENEKON BU SÜREÇTE HEP AL GÜLÜM VER GÜLÜM MÜ DEMİŞLER?

Bunu kim sağlamış.

Develer/DEV ANLAMINDA/ tepişirken, karıncalar olarak figüranlaştırılan halkın çocuklarının MİLİTAN/ASKER ne suçu vardı ki, gencecik cansız bedenleri Kürdistan veya Vatan Millet Sakarya uğruna feda edildi.

İmralıdan Kandile ulaştırılan mesajlar arasında Aktütün, Üzümlü v.s gibi karakol baskınlarının planları da var mı idi?

17 Askerin şehit düştüğü, onlarcasının yaralandığı Aktütün karakol baskınında, karakolun yukarısındaki mevzide nöbet tutan ve Cuma günü öğlen üzeri karakola dönen bir yakınımız, Abi biz hiçbir şeyi görmedik. Örgüt meğer karakolun 3 yüz 5 yüz metre yakınına gelmiş, mevzilenmiş. Bizi ateş altına aldılar. Karnımdan giren kurşun sırtımdan çıktı. Sonra karakolun içine kadar sızdılar demişti de, gece görüş dürbünleri bozuk olduğu için gelenlerin farkına varılmamış sözüne, ya ne dürbünü, mürbünü, adamlar gündüz gözü ile sızmışlar demiştik de kimse doğru dürüst bir cevap verememişti.

Oslo görüşmeleri için MİT müsteşarının ifadeye çağrıldığı ve böylece bu görüşme iznini veren siyasi iradenin zan altında bırakıldığı ifade edildi.

Bu değerlendirme doğru mu idi?

Şimdi son cümlemizi söyleyelim o halde.

Asker Ergenekon örgütü kurmak suretiyle, ülkeyi, siyasi iradeyi pespaye bir hale getirmek istiyor ve akıl almaz atraksiyonlara girişiyor ise, MİT biz onlardan geri kalmayalım dedi ve nedenle yıllardan beri anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan geldi de Savcılar kendilerine ulaşan belgelere göre bu bilgilere ulaştılar ise…

Şimdi pirincin taşına aklama sırası sizde. Hadi bakalım kolay gelsin.