GÜNDEMİN SICAKLIĞI
Gümdemin sıcaklığı el yakıyor. Bir taraftan siyasi partiler 12 Eylül de yapılacak olan referanduma evet, hayır mitingleri, toplantıları düzenleniyor, diğer taraftan Irak sınır boyundan habire ölüm haberleri geliyor.
PKK rerefanduma kadar “çatışma sürecini” olabildiğince yükseltecek.
Referanduma “EVET” demek “siyaset” ile “uyuşmak” anlamına geliyor.
LEGAL SİYASİ OLUŞUMLAR “SİYASET” İLE “UYUŞMAK” ARZUSUNDA DEĞİL İKEN, PKK nın bir uyuşma içerisine gireceğini kimse beklemiyordu.
O sebeple PKK çevreleri her gün biraz daha çatışmayı tırmandırmak için elinden geleni yapıyor/yapacak.
Kürt sorunun çözümünde gidin Abdullah Öcalan ile görüşün, Kandil ile görüşün politikasını “siyasetlerinin” ana çıkış yolu olarak gören DTP nin de her çatışma sonrasında “bakın sizin politikalarınızın sonucu” budur teranasi ile yoluna devam edeceği ve ne kadar asayişi muhil tırmanma,o kadar “politika”diyecekleri artık bütün yönleri ile ortaya çıkmış bulunuyor.
Anayasa referandumuna CHP hayır diyor,
MHP hayır diyor,
BDP hayır diyor,
Kandil Hayır diyor,
Abdullah Öcalan hayır diyor,
Ergenekon davasından yargılananlar hayır diyor,
İşçi Partisinin tutuklu Genel Başkanı Doğu Perinçek hayır diyor,
Prof Dr Yalçın Küçük hayır diyor,
Sol sendikalar, vakıflar,Atatürkçü düşünce dernekleri hayır diyor.
Askerlerin ne dediğini bilmiyorum. Ama çoğunun CHP paralelinde siyaset yapmaları sebebiyle, onların da hayır dediklerini, tercihlerini gösteren oylarını attıkları sandıklar açılınca göreceğiz.
Manzaraya bakarmısınız Allah aşkına.
Solcular, sağcılar,Kandilciler, Apocular,Ergenekoncular,Sendikacılar,ADD ciler, Askerler , MENFİ SİYASETİN ülkede hüküm sürmesi için el ele vermiş vaziyetteler.
Hep birlikte Anayasa değişikliğine hayır diyecekler.
Onlar bu Anayasa değişikliğine hayır diyerek, 12 Eylül rejiminin hayatta kalmasını, o rejimin ülke içerisinde açmış olduğu travmaya devam etmesini, çatışmalı ortamın sürmesini istiyorlar.
12 Eylül rejimi devam etsin, bu sürecin sahipleri yargı önüne çıkmasın,Memurlara sendika hakkı verilmesin, kadınlara, çocuklara, yaşlı ve hastalara pozitif ayırımcılık tanınmasın,Ombudsmanlık/Halkın Avukatlığı-Hakemliği/ müessesi kurulmasın,isteyen istediği gibi yurt dışına çıkışları engellesin,isteyen Amir,memuruna istediği gibi uyarma, kınama cezası versin,Anayasa Mahkemesine vatandaşların başvuru hakkı eskisi gibi olmasın,Yüksek Askeri Şura’nın almış olduğu kararlar yargı denetimi dışında kalsın, Askerlerin askeri suçları haricinde kalan suç ve eylemleri yine eskisi gibi Askeri yargının alanı içinde kalsın, Askeri Hakim ve Savcıların “Hakim” sınıfından olmayan Asker üstleri bulunsun, onlar Askeri Hakim ve Savcıların tayin,terfi gibi işlemlerini ellerinde tutarak, istedikleri Mahkeme kararlarını alabilsinler,HSYK yine bildiği gibi al gülüm ver gülüm imkanına sahip olsun,bu kurumun yıllardan beri oluşturduğu “KAST” SİSTEMİ VARLIĞINI DEVAM ETTİRSİN,mezhebi ve siyasi oluşumla tayin ettikleri Hakim ve Savcılar ilanihaye yerlerinde kalsınlar, ekonomik ve sosyal konsey hükmünü icra etmesin ve Anayasa Mahkemesi, halkın idaresinin temsil yeri olan TBMM sini, adeta vesayeti altında tutmaya devam etsin,
Ortam gerginleşsin, saflar iyice belirgin hale gelsin,
Kimse kimseyi kabullenmesin, sevgi , saygı ortadan kalksın, son büyük bir çatışma ile ortalık cehenneme dönsün, galip gelen yönetime mührünü bassın.
Bu mu istenen? sorusunu sormaya hiç gerek yok. Görünen köy kılavuz istemez,çok açık ve net bir şekilde bu sonucun alınmasına çalışıyorlar.
Bir de gerek Kürt meselesinde, gerek Avrupa Birliğine katılım sürecinde ve gerekse İnsan Hak ve Hürriyetlerinin en üst seviyede gerçekleştirilmesinde atılacak adımlara, en büyük takozu koymayı hedefliyorlar.
Hiç kimseye değil, BDP ye soruyorum, siz bu değişikliklerin nesine karşısınız?
Bir maddeye verdiğiniz 5 oy ne olacak. O 5 oyu niye verdiniz, sonra neden oylamalara CHP gibi katılmadınız. O 5 oyu hiç kimse kendi başına veremez mi diyelim, bilmiyorum. Ne oldu da geri adım attınız, anlamak mümkün değil.
Hem sabah akşam demokrasinin, insan haklarının stantardının yükseltilmesini isteyeceksiniz, hem de insanların demokratik haklarını kullanmalarına engel olacaksınız, sandığa gitmeyin, sandığı boykot edin diyeceksiniz… Bundan büyük çelişki olamaz.
İnsanlara baskı yaparak, oy kullanmalarının önüne geçeriz, böylece kullanılmayan oylar bizim hanemize yazılır, gücümüz ortaya çıkar diyorsanız,bu şark kurnazlığını kimse yutmaz.
Bir kere referandumda Avrupa Birliği gözlemcileri hazır bulunacak. Onlar sandıklara müdahale edilip edilmediğini kontrol edecek ve bunu raporlarına yarsıtacaklar.
Batı dünyası insan haklarından, özgürlüklerden yana olan gelişimini her geçen gün daha üst seviyeye çıkarıyor.Şurası gayet iyi bilinmeli ki, bu ülkeler/insanlar/ın hiç tahammül edemedikleri şey, OY HAKKINA MÜDAHALE.
BDP siyasi hayatının en büyük gaflarından birisine imza atarak, demoktarik sürecin gelişimine takoz koyanlardan oldu.
Demokratik açılımlarının önünü kesmek için atılan bu adımlarla Ak Partinin iktidardan uzaklaştırılmaya çalışıldığı açıkça görülüyor.
Referandumu kaybeden, ardından gelen genel seçimleri ve 2012 yılında yapılacak olan Cumruhbaşkanlığı seçimini de kaybeder.
Hafta sonu ilçem Çermik ve Diyarbakır da idim. Çok değişik kesimlerle sohbet etme imkanım oldu. En yüksek evet oylarından birisi Çermik’te çıkacak.
Diyarbakır’da BDP li bir işyeri sahibi arkadaş, BDP liler için,yanlış yaptılar,zarar görecekler dedi.
Bu sıcak hava içerisinde güya, Karacadağ’da düzenlenen bir etkinliğin serinliğinden söz edecektim. Yer kalmadı, yarına İnşa-e-Allah.