HADİ Bİ DAHA

Çoğu gitti azı kaldı dersem , inşallah yanılmış olmam.
9 Kasım 2005 te Şemdinli’de Seferi Yılmaz’ın dükkanında patlayan bombanın, Jandarmanın Operasyon elemanı Mutkili Astsubay Ali Kaya ve Astsubay Özcan İldeniz tarafından atıldığı sabit olmuş, bir kişi ölmüş, bir çok kişi yaralanmıştı.
Dünyanın demokrasi ile idare edilen hiçbir ülkesinde görülmeyen bu tür dangalaklıklara bu ülkede çok sık bir şekilde başvuruldu.
Türkiye terörle mücadele ediyordu.
Duyarlı kesimlere eylem yapılır, halk kışkırtılır  ve güvenlik güçleri ile karşı karşıya getirilir ise, ordu "netekim" yapılacak bir şey kalmadı der, idareye daha rahat bir şekilde el koyma imkanına kavuşurdu.
Bu tür operasyonlar ordunun sicilinde çokça kayıtlı bulunuyor. Türkiye’de Ermeni,Rum vatandaşlara karşı yapılan 6-7 eylül eylemleri de, 1960 ihtilali, 1971 muhtırası, 1980 ihtilali, 28 Şubat süreci de hiç kuşkusuz BÜYÜK AĞABEYİN DENETİM VE GÖZETİMİNDE YAPILMIŞ OLAN "özel harp" teknik ve taktiklerinin ete kemiğe bürünmesidir.
Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde, 9 Kasım 2005'te meydana gelen patlamayla ilgili Van 3. Ağır Mahkemesinde yargılama yapıldı. 19 Haziran 2006 tarihinde görülen davada, sanık astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile PKK itirafçısı Veysel Ateş hakkında, ''Adam öldürmek, çete kurmak ve adam öldürmeye teşebbüs'' suçlarından 39 yıl 5 ay 10'ar gün hapis cezası verildi.
Karar temyiz edildi.
Yargıtay 9.Ceza Dairesi şahane  "hukuki!!!"  bir karar ile Van 3.Ağır Ceza Mahkemesinin vermiş olduğu kararı bozdu. Eylemin Askeri suçlar kapsamında kaldığına karar verdi.
Yani Askeri personelin ilçe dışından gelip vatandaşın dükkanına, evine barkına bomba atmasını Askeri faaliyet kapsamında gördü ve davaya bakmaya görevli/vazifeli/ mahkemenin Askeri Mahkeme olduğuna hükmetti. En acılı anlarda bile tebessüm etmek herkesin hakkı…
Konjonktürel koşullar sebebiyle Van 3.Ağır Ceza Mahkemesi kararında direnemedi ve dosyayı Askeri Mahkemeye gönderdi
Askeri Mahkeme Askeri görevini yerine getirdi ve sanıkları derhal tahliye etti. Çünkü bunlar iyi çocuktu, eylemi kötü çocuklara karşı yapmışlardı. Buna hakları vardı.
Askeri Mahkeme kararı görüşmeye devam ederken, Anayasa’nın 28 maddesi değiştirildi.
Bu değişiklikler içerisinde bir çok kez yazdım, en önemlisi, Anayasanın Askerlerin işledikleri suçlar sebebiyle yargılanmalarını düzenleyen 145.maddesi idi. Bu maddedeki değişiklik sonucu Mutkilinin davasına bakan Askeri Mahkeme görevsizlik kararı verdi, dosya uyuşmazlık Mahkemesine gitti, orası da yeni düzenlemeye göre, vazifeli Mahkemenin Van 3.Ağır Ceza Mahkemesi olduğuna hükmetti ve dosyayı Van 3.Ağır Ceza mahkemesine gönderdi.
Bu işlem sırasında hatırlayacağınız gibi yazdım ve dedim ki, Mutkilinin iddianamesini hazırlayan Savcı Ferhat Sarıkaya görevine geri döndü, yakında Mutkili Ali Kaya ve avanesi tutuklanır, bu dava sebebiyle "SERÇE PARMAK BİR ŞEYİ BİLİYOR İSE, BAŞPARMAĞIN HERŞEYDEN HABERİ VARDIR" cümlesini sarf ederek,  yukarıyı, daha yukarıyı işaret eden ben ne olacağım? demiştim.
Aslında ben hakkımın ne olduğunu biliyorum ve artık dünyalıklardan bir talepte bulunmuyorum. Münacaatımı Rabbime yapıyorum ve  Ruzi Mahşer gününü büyük bir sabırla bekliyorum.
Mutkili Ali Kaya, Özcan İldeniz ve itirafçı Veysel Ateş.
Bunlar Şemdinli’ye gidip, vatan için, millet için birilerinin dükkanına kendi başlarına bomba koyabilirler mi?
Mümkün mü?
Şimdi burada yapılması gereken şey, Van Savcılığının harekete geçmesi, Van ve Şemdinli’deki Askeri birimlerin en üst seviyesindeki yerlerden başlayarak arama tarama yapması, Seferi Yılmaz’ın dükkanına bomba konulan gün ve sonrasındaki resmi evrakı incelemesi ve Mutkili Ali Kaya’ya bu emri verenin kimler olduğunu ortaya çıkarması gerekiyor.
Hadi bi daha diyorum, bir adım daha atın ve ellerinden milyonluk arabaları almakla kalmayın, yargı önünde hesap vermelerini sağlayın.
NOT:  Sevgili /okul ve tabii ki siyaset/ arkadaşım TBMM si Başkanı Mehmet Ali Şahin Bey, 27 Nisan Bildirisinin/Muhtırasının/ Genelkurmay sitesinde kalmasını, ibreti alemlik bir iş olarak değerlendirmiş. Sevgili dostum, bu kadar ibret aldığımız yeter. O bildiriyi olduğu yerden kaldırın, biraz da onlar ibret alsın.